Anamızı Öpen
Kadı...
Eski
bir söz vardır bilirsiniz; “et kokarsa tuzlanır ya tuz kokarsa” der...
*
Son
çare olarak başvurulanın da bozulması halinde, her şeyin mahvolacağını ifade
eder...
*
Parlamenter
demokrasilerde sistemin” tuzu” da yargıdır; o bozulmuşsa, siyasallaşmışsa, hukukun
üstünlüğünü değil de üstünlerin hukukunu referans alarak işliyorsa, ne
demokrasiden söz edilebilir, ne de sağlıklı bir düzenden...
*
Ne
yazık ki, uzundur ülkenin hali budur...
*
Ne
tadı vardır ne de “tuzu”...
*
Yargı
çürümüş, ortalık iyice karışmıştır...
*
Önceki
gün, Anayasa mahkemesince verildiği söylenen, ama hala ortalarda görünmeyen ve
mahkemece işin ivediliğine binaen her hangi bir açıklama yapılmayan dershanelerle
ilgili kararı, bugün de Danıştay 6. Dairesince, Gezi eylemlerine neden olan, “Taksim
Yayalaştırma Projesi” diğer adıyla “Topçu Kışlası” konusunda daha önce verilmiş
olan iptal kararının, örneğine çok az rastlanır şekilde, karar düzeltme
aşamasında kaldırılması, Urla’daki villalar olduğu bölgeyi 1. Dereceden 3. Derece sit alanına düşüren kararın
yürütmesinin durdurulması bunun en son örnekleri...
*
Sanki
Gezi’de onlarca insan yaşamını yitirmemiş, sanki Dershaneler kapatılınca eğitim
öğretim durmuş...
*
Yargı’nın
hantal çalışıp, iş işten geçtikten sonra karar vermesi yetmezmiş gibi ayakları
havada...
*
Referans
alması gereken hukuk, toplumun ortak menfaatlerini, iyiliğini gözetmek için
oluşturulmuş bir sistem değilmiş de gökten zembille inmiş günün koşullarına ve
ihtiyaca göre yorumlanamaz “kutsal” kaideymiş...
*
Tuz
kokmuş!
*
Kadı anamızı öper olmuş, kimi kime şikayet edeceğiz...
Mustafa Tuğrul
Turhan