1 Ocak 2017 Pazar




Masumiyet İlkesi ve Tutuksuz Yargılama...


Yürürlükteki Anayasamızın Suç ve Cezalara İlişkin Esaslar başlıklı 38. Maddesinin 4. Bendinde “ Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.” Hükmü yer almaktadır...
*
Bu hüküm aslında masumiyet karinesi veya suçsuzluk karinesi olarak adlandırılan evrensel bir hukuk prensibidir...
*
Buna göre, kendisine suç isnat edilen kişi, masumiyet karinesi gereğince suçu mahkeme kararıyla sabit olana kadar suçsuzdur...
*
Suç isnat edilen kişinin, gerçekten suçlu olduğunu kanıtlamak ona suç isnat eden tarafa aittir; suç isnat edilen kişinin suçsuzluğunu kanıtlama külfeti yoktur...
*
Yani eski tabirle, müddei iddiasını ispatla mükelleftir, yeni tabirle, savcı, iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür...
*
Madem ki, suçlu olduğu mahkeme kararıyla sabit olana kadar herkes suçsuzdur, o halde yargılama usulünün de bu esasa uygun olması ve buna göre, tutuksuz yargılamanın esas olması gerekir...
*
Zira özellikle uzun tutukluluk sürelerinden sonra, insanların kendilerine isnat edilen suçu işlemediği ortaya çıktığında telafisi güç zararların ortaya çıkacağı kuşkusuzdur...
*
Sonunda suçsuz olduğu anlaşılan kişinin tutuklu kaldığı sürenin, fiili bir cezalandırma olduğu açıktır...
*
Öyleyse tutuklama ancak, yasayla belirlenen, delilleri karartma veya kaçma şüphesinin kuvvetli olduğu durumlarda yapılmalıdır...
*
Ama ne yazık ki, özellikle son yıllarda birçok insanın suçsuz olduğu, uzun tutuklu yargılama süreçlerinin sonunda anlaşılmış olmasına ve bu durumun, toplum vicdanında derin yaralar açmış bulunmasına rağmen, hala mahkemelerimiz kolayca tutuklama kararları verebilmekte ve insanlar suçsuz olduklarını ispatlamak zorunda bırakılmaktadır...
*
Mesela, yazdığı bir makaleden, kitaptan veya attığı bir tweet, yaptığı bir paylaşımdan dolayı kendisine suç isnat edilen bir gazetecinin veya yazarın tutuklanmasına ne gerek vardır, hukukta veya yasa da bunun ne yeri vardır...
*
Yazılmış bir yazının, yayınlanmış bir kitabın, atılmış bir tweetin ve yapılmış bir paylaşımın değiştirilerek delilin karartılması mümkün olmadığına göre ve eğer kaçma şüphesi kuvvetliyse de çok çok yurt dışına çıkış yasağı konularak, yargılamanın tutuksuz yapılması gerekir...
*
Hal böyleyken, bugün yüzlerce gazeteci ve yazar maalesef tutukludur ve birçoğu hakkında daha iddianame bile düzenlenmemiştir; dolayısıyla isnat edilen suçun ne olduğu bile değildir...
*
Bunların yaygın olarak yaşandığı bir ülkede hukuk ve demokrasiden söz edilebilir mi?...
*
Kendi Anayasasında yazan, “suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” hükmünü bizzat kendisi fiilen ortadan kaldıran bir ülkede hangi Anayasa’yı yaparsanız yapın, hukukun üstünlüğünü ve adaleti tecelli ettirmek asla mümkün değildir...
*
Çünkü Anayasa ve yasalarda ne yazarsanız yazın, eğer bunlar içselleştirilmiş değilse, hiçbir şey güvende olmayacaktır...

                                                                - -0- -