Demokrasi
İçin Parti İçi Demokrasi... (MHP Üzerine...)
Siyasi
partiler diktatörlüklerde yoktur; demokrasilerde vardır; izatihi demokrasinin
ürünü örgütlerdir...
*
Elbette
siyasi partilerin olduğu her rejimi de demokrasi saymamak gerekir...
Bugün
bizim ülkemizde olduğu gibi, bazen siyasi partiler var olsa da demokrasiyi
mumla aramak gerekebilir...
*
İşin
bu tarafı ayrı bir meseledir...
*
Özünde
siyasi partiler demokrasilerin vazgeçilmez unsurlarıdır...
Demokrasinin
önemli bir parçası olan bu örgütlerin de haliyle demokratik ilkelere göre
işlemesi beklenir ki, demokrasinin kökleşmiş olduğu batı toplumlarında durum
tam da böyledir...
Ülkede
demokrasi vardır, buna paralel olarak, bu demokrasinin temel taşı olan siyasi
partilerde de “parti içi demokrasi” vardır...
Buna
göre, yönetimler seçimle iş başına gelir, partiyi başarıya taşıyan seçim
kazanan devam eder, başarılı olamayan, seçim kaybedense istifa eder...
Batılı
ülkelerin demokrasi tarihine bakıldığında bunun birçok örneğine rastlamak
mümkündür...
*
Bizdeyse
siyasi parti örgütlenmesi, genel başkanlık müessesesi, delegelik, genel kurul
v.s hepsi şahsımıza münhasırdır; Türkçesi bize özgüdür...
Genel
başkan, genel başkan değil, değişmez “lider”, delege, özgür iradesiyle parti
organlarını seçen değil, çoğunlukla genel başkanın vereceği işarete göre
hareket eden parti üyesidir...
Ve
en önemlisi, genel başkanın partinin başında olmasının ölçütü partiyi başarıya
taşıması, seçim kazanması değil, her yenilgiye bir kılıf uydurma becerisine
sahip bulunması ve tabi ki, delegelere hakim olmasıdır...
Böyle olunca ne kadar seçim kaybederse etsin, genel
başkan ve yanındaki şürekası hiç değişmez;
başkan doğal liderdir, ne yaparsa yapsın eli öpülür baş üstünde
tutulur...
Bizimki
gibi “çarpık demokrasiye” de bu tip bir parti örgütlenmesi yakışır...
Tencere
yuvarlanmış kapağını bulmuştur...
Tencere
ve kapaklar o kadar uyumludur ki, bu uyumu sağlayan Siyasi Partiler Yasası,
yıllardan beri değiştirilmemektedir...
*
Bazıları
son yıllarda milletvekili adaylarının birkaçını “ön seçim” yaparak belirlemek
suretiyle demokrat görünmeye çalışsa da özünde parti içi demokrasi meselesinde
hiç birisinin diğerinden farkı yoktur...
Partilerimizin
genel başkanları, sözde “liderleri” bırakın bir seçimi defalarca seçim
kaybetseler de istifa etmemekte, yenilgi sonrası, bir kongre yapmak zorunda
kalsalar da allem edip kalem edip hiç sıkılmadan o koltuğa oturmaya devam
etmektedir...
*
Bunun
onlarca, hatta yüzlerce örneğini saymak mümkündür; ancak hiç kuşku yok ki, en
somut ve en yenisi, MHP genel başkanı Devlet Bahçeli ve yakın adamlarının, son
1 Kasım hezimetinden sonra istifa etmedikleri gibi, parti kongresini
toplamamaları, toplanmasını isteyenleri de hain ilan etmeleridir...
*
MHP
Genel Başkanı Bahçeli, kongrenin toplanması için partinin Tüzüğünde yazılı olan
imza sayısına ulaşıp çağrı yapanlara, “kongre toplanmayacak” diyerek, mahkemeye
gitmelerini söyleyebilmiştir...
*
Bu
pişkinliği sözcüklerle anlatmak mümkün müdür?
*
Tüzük
ne günler için vardır, kongre hezimetle sonuçlanan bir seçimden sonra
yapılmayacaksa, ne zaman yapılacaktır...
MHP,
sanki siyasi bir parti teşkilatı değil, Bahçeli ve arkadaşlarının dükkanıdır...
*
Nitekim
daha dün parti genel merkezi, dükkan sahibi gibi davranarak, kongre talep eden
imzaları veren dört il ve bir de merkez ilçe teşkilatını seçimle gelmiş
olmalarına bakmaksızın feshetmiştir...
Bu
yaşananların, normal, orta halli bir demokraside yaşanması imkansızdır...
*
Her
şeye rağmen koltuklarını koruma telaşında olan Bahçeli ve arkadaşlarının bundan
sonra da İl ve ilçe teşkilatlarını feshetmeleri sürpriz olmayacaktır...
*
Bahçeli
ve arkadaşları, mahkemeden kongrenin yapılması gerektiği yolunda bir karar
çıkar da kongre yapmak zorunda kalırlarsa, hiç değilse bu “imzacı” il ve
ilçelerin yeni atanacak yönetimleriyle kongre yapıp yeni delegeler
belirlenmesini veya bu il ve ilçelerin kongrede hiç temsil edilmemesini sağlama
telaşı içindedir...
*
Defalarca
seçim kaybetmiş olmalarına rağmen, kendi partisi içinde demokratik
mekanizmaların işlemesini engelleyerek, koltuğa yapışanların, ülkeye
demokrasinin yerleşmesine ne kadar katkıları olabilir...
*
Demokrat
olmak bir karakter meselesidir; gerçekten demokrat olan, partide, dernekte,
şurada, burada her ortamda demokrattır, demokrat davranır...
Bugün
partide demokrasiyi askıya aldım ama yarın iktidara gelirsem ülkede demokrasiyi
uygulayacağım diyenlere kim inanır...
*
Artık
çok net olarak ortaya çıkmıştır ki, gerçek demokrasiye kavuşmak için AKP’nin
iktidardan gönderilmesi yeterli değildir; bunun için diğer partilerin başına “çöreklenmiş”
“ağalardan” da kurtulmak, bunun için de başta siyasi partiler yasası olmak
üzere anti-demokratik tüm yasaları değiştirmek gerekmektedir...
*
Öyleyse
gerçek manada demokrasiye varmak için önce demokratik parti teşkilatları için
uğraş verilmelidir...