29 Aralık 2013 Pazar

İlkesiz Siyaset Yarışı...

İlkeli siyaset, bu ülkenin her zaman özlemi oldu...
Çünkü siyaset, hep parayla yapıldı, para kazanma aracı olarak görüldü ve böyle olunca da dün başka, bugün başka, yarın başka konuşanlar en önlerde yer aldı...
Kuşkusuz istisnalar vardı, ama bu, genel kural olduğu üzere kaideyi bozmadı...
Hep var olan ilkesizlik, ne yazıktır ki, bugünlerde tavan yaptı...
*
İktidar partisi, muhalefete, “dün Silivri mahkemelerini tanımıyordun, savcıları, hakimleri eleştiriyordun, bugün bırak yargı işlesin diyorsun” mealinde sözlerle eleştiri yöneltiyor...
Muhalefette, iktidar partisine, “dün bırak yargı işini yapsın diyordun, şimdi neden engellemeye çalışıyorsun” şeklinde yükleniyor...
Kavga, gürültü yolsuzluk iddiaları ve yargı üzerinden sürüp gidiyor...
İktidar, yargının devlet içinde örgütlenmiş “çetelerin” elinde olduğunu, yolsuzluk operasyonlarının hükümete yönelik bir komplo olarak tezgahlandığını söylüyor...
Bu bağlamda, Adli Kolluk Yönetmeliği değişikliği idari yargıda görüşülecekken, bir bildiri yayınlayarak, bunun Anayasa’ya aykırı olduğunu söyleyen HSYK’ya ve İstanbul Adliyesi önünde soruşturmanın kendisinden alınmasını bir bildiri yayınlayarak duyuran savcıya ateş püskürüyor...
Suç işlediklerini iddia ediyor...
Muhalefetse, bu “çete” meselesi üzerinde hiç durmayıp, bırak yargı işini yapsın diyor...
HSYK’ya ve savcılara arka çıkıyor...
Mesele yolsuzluk olunca da muhalefetin dediği “bırak yargı işini yapsın” söylemi, kamuoyunda daha çok yankı buluyor...
*
Lakin tam da bu noktada bir kafa karışıklığı olduğu görülüyor...
Günü birlik hesaplarla yapılan siyasetin ilkesizliği adeta sırıtıyor...
İlksizlikte, iktidar ve muhalefet başa baş yarışıyor...
Nasıl mı?
Tamam, iktidarın dün Ergenekon ve Balyoz gibi soruşturmalar yapılırken takındığı tavır ile bugün yolsuzluk operasyonuyla ibre kendisine dönünce takındığı tavır aynı değildir, bu konuda bir tereddüt yoktur...
Peki, muhalefetin, özellikle de ana muhalefetin dün Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarında takındığı tavırla, bugünkü yolsuzluk soruşturmalarında takındığı tavır aynı mıdır?
Herhalde buna evet demek de mümkün değildir...
*
Daha üç yıl önce AKP’nin hazırladığı Anayasa değişikliği paketinde HSYK ve Anayasa Mahkemesinin üye sayılarının değiştirilmesi de öngörülünce, buna şiddetle karşı çıkan, bu değişikliğin yargının ele geçirilmesi operasyonu olduğu mealinde eleştiriler getiren, hatta bu iddialarla paketin tümden iptali için Anayasa Mahkemesinde dava açan ana muhalefet, bugün, bu yönde iddialarda hiç bulunmamış gibi, yargıda hiç kadrolaşma olmamış gibi HSYK’nın arkasında duran ana muhalefet, aynı  ana muhalefet değil midir?
Paket referanduma sunulmadan kısa bir süre önce HSYK’nın o günkü üyelerinin bir kısmının istifa etmesini vesile yaparak, iktidara, yargıda kadrolaşmak için Anayasa değişikliği yapıldığı eleştirilerini yönelten muhalefet bugünkü HSYK’ya kol kanat geren muhalefet başka mıdır?
*
O halde bu muhalefete sormak gerekir, o gün yargının belli bir kadro tarafından ele geçirileceği yönündeki endişelerinde yanılmışlar mıdır, yargıda kadrolaşma olmamış mıdır?
Eğer böyleyse, Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları ile davalarında neden yargıya güven duyulmamıştır?
Yok, yanılmamışlar kadrolaşma olmuşsa, bugün izledikleri siyasetin ilkeli bir tarafı var mıdır?
Yolsuzlukların üzerine gidilmesini istenirken, gerek AKP’ye gerekse, yargıdaki herkesin bildiği kadrolaşmaya birlikte karşı çıkılması pek ala mümkünken, bunun sadece bir tarafını yapmak ilkesizlik değilse nedir?
Unutulmamalıdır ki, “bugün işime geleni yapayım, yarın yeni duruma göre tavır alırım” anlayışı oportünizmdir ve böyle bir siyasetin uzun dönemde başarılı olduğu görülmemiştir...
İktidarı eleştirirken, aynı yöntemleri uygulayanlar, kendileri iktidar olduklarında geçmişte eleştirdiklerinden farklı olamazlar...
O nedenle, önce iktidarı ele geçireyim sonra ilkelerimi uygularım diyerek, iktidarla ilkesizlik yarışı içinde olmak en büyük yanılgıdır...
Ne yazık ki, muhalefet bugün bu yanılgı içindedir...


Mustafa Tuğrul Turhan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder