İlkesiz Siyaset Yarışı...
İlkeli
siyaset, bu ülkenin her zaman özlemi oldu...
Çünkü
siyaset, hep parayla yapıldı, para kazanma aracı olarak görüldü ve böyle olunca da dün başka, bugün başka, yarın başka konuşanlar en önlerde yer aldı...
Kuşkusuz
istisnalar vardı, ama bu, genel kural olduğu üzere kaideyi bozmadı...
Hep
var olan ilkesizlik, ne yazıktır ki, bugünlerde tavan yaptı...
*
*
İktidar
partisi, muhalefete, “dün Silivri
mahkemelerini tanımıyordun, savcıları, hakimleri eleştiriyordun, bugün bırak
yargı işlesin diyorsun” mealinde sözlerle eleştiri yöneltiyor...
Muhalefette,
iktidar partisine, “dün bırak yargı
işini yapsın diyordun, şimdi neden engellemeye çalışıyorsun” şeklinde
yükleniyor...
Kavga,
gürültü yolsuzluk iddiaları ve yargı üzerinden sürüp gidiyor...
İktidar,
yargının devlet içinde örgütlenmiş “çetelerin”
elinde olduğunu, yolsuzluk operasyonlarının hükümete yönelik bir komplo olarak
tezgahlandığını söylüyor...
Bu
bağlamda, Adli Kolluk Yönetmeliği değişikliği idari yargıda görüşülecekken, bir
bildiri yayınlayarak, bunun Anayasa’ya aykırı olduğunu söyleyen HSYK’ya ve
İstanbul Adliyesi önünde soruşturmanın kendisinden alınmasını bir bildiri
yayınlayarak duyuran savcıya ateş püskürüyor...
Suç
işlediklerini iddia ediyor...
Muhalefetse,
bu “çete” meselesi üzerinde hiç
durmayıp, bırak yargı işini yapsın diyor...
HSYK’ya
ve savcılara arka çıkıyor...
Mesele
yolsuzluk olunca da muhalefetin dediği “bırak
yargı işini yapsın” söylemi, kamuoyunda daha çok yankı buluyor...
*
Lakin
tam da bu noktada bir kafa karışıklığı olduğu görülüyor...
Günü
birlik hesaplarla yapılan siyasetin ilkesizliği adeta sırıtıyor...
İlksizlikte,
iktidar ve muhalefet başa baş yarışıyor...
Nasıl
mı?
Tamam,
iktidarın dün Ergenekon ve Balyoz gibi soruşturmalar yapılırken takındığı tavır
ile bugün yolsuzluk operasyonuyla ibre kendisine dönünce takındığı tavır aynı
değildir, bu konuda bir tereddüt yoktur...
Peki,
muhalefetin, özellikle de ana muhalefetin dün Ergenekon ve Balyoz
soruşturmalarında takındığı tavırla, bugünkü yolsuzluk soruşturmalarında
takındığı tavır aynı mıdır?
Herhalde
buna evet demek de mümkün değildir...
*
Daha
üç yıl önce AKP’nin hazırladığı Anayasa değişikliği paketinde HSYK ve Anayasa
Mahkemesinin üye sayılarının değiştirilmesi de öngörülünce, buna şiddetle karşı
çıkan, bu değişikliğin yargının ele geçirilmesi operasyonu olduğu mealinde
eleştiriler getiren, hatta bu iddialarla paketin tümden iptali için Anayasa
Mahkemesinde dava açan ana muhalefet, bugün, bu yönde iddialarda hiç bulunmamış
gibi, yargıda hiç kadrolaşma olmamış gibi HSYK’nın arkasında duran ana
muhalefet, aynı ana muhalefet değil midir?
Paket
referanduma sunulmadan kısa bir süre önce HSYK’nın o günkü üyelerinin bir kısmının
istifa etmesini vesile yaparak, iktidara, yargıda kadrolaşmak için Anayasa
değişikliği yapıldığı eleştirilerini yönelten muhalefet bugünkü HSYK’ya kol
kanat geren muhalefet başka mıdır?
*
O halde bu muhalefete sormak gerekir, o gün yargının belli bir kadro tarafından ele
geçirileceği yönündeki endişelerinde yanılmışlar mıdır, yargıda kadrolaşma olmamış
mıdır?
Eğer böyleyse, Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları ile davalarında neden yargıya güven duyulmamıştır?
Eğer böyleyse, Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları ile davalarında neden yargıya güven duyulmamıştır?
Yok,
yanılmamışlar kadrolaşma olmuşsa, bugün izledikleri siyasetin ilkeli bir tarafı
var mıdır?
Yolsuzlukların
üzerine gidilmesini istenirken, gerek AKP’ye gerekse, yargıdaki herkesin
bildiği kadrolaşmaya birlikte karşı çıkılması pek ala mümkünken, bunun sadece
bir tarafını yapmak ilkesizlik değilse nedir?
Unutulmamalıdır
ki, “bugün işime geleni yapayım, yarın
yeni duruma göre tavır alırım” anlayışı oportünizmdir ve böyle bir
siyasetin uzun dönemde başarılı olduğu görülmemiştir...
İktidarı
eleştirirken, aynı yöntemleri uygulayanlar, kendileri iktidar olduklarında geçmişte
eleştirdiklerinden farklı olamazlar...
O
nedenle, önce iktidarı ele geçireyim sonra ilkelerimi uygularım diyerek,
iktidarla ilkesizlik yarışı içinde olmak en büyük yanılgıdır...
Ne
yazık ki, muhalefet bugün bu yanılgı içindedir...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder