18 Şubat 2014 Salı


İdare-i Maslahat...

AKP hükümeti, paralel devlet ve paralel yargı suçlamalarıyla, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu yasasını değiştirmeye kalkınca, cumhurbaşkanı bu konunun Anayasa değişikliğiyle çözülmesi gerektiği yönünde kanaat belirtti...
 “Anayasa değişikliğiyle daha sağlam bir şekilde bu işi çözebilirler, ben hala bu kanaatimi koruyorum.” Dedi...
Lakin sonunda iktidar partisi Anayasa değişikliğini göze alamayıp, yasa değişikliği yoluna gitti ve kavgalı gürültülü tartışmaların ardından yeni düzenleme meclisten geçti...
Şimdi cumhurbaşkanının önünde...
Aynı şekilde şiddetli tartışmalara konu olan İnternet’e yayınlarına, yargı kararı olmadan müdahale edilmesinin önünü açacak olan yeni düzenleme de cumhurbaşkanının önünde...
*
Ve özellikle HSYK düzenlemesinin Anayasa değişikliğiyle yapılması kanaatini taşıdığını söylemiş olan o cumhurbaşkanı şimdi farklı konuşuyor...
“Cumhurbaşkanı olarak kendimi Anayasa Mahkemesi yerine koyamam. Ancak çok aleni gördüğüm noktalarla ilgili itirazlarımı yaparım. Muhalefet partisi zaten başından beri AYM’ye götüreceğini açıkladı. Geleneğimiz de bu şekildedir. Benden önceki cumhurbaşkanları da lehinde ve aleyhinde tartışmalar olan yasalar konusunda Anayasa Mahkemesi karar verir diyorlar.” Diyor.
Oysa cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini düzenleyen Anayasanın 104. Maddesinin, yasama ile ilgili olanlar başlıklı (a) şıkkında “Kanunları tekrar görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine göndermek.” Hükmü yer alıyor...
*
Bu durumda, Sn. cumhurbaşkanının yaptığı yasama ile ilgili görevini yerine getirmekten ve yetkisini kullanmaktan kaçınmak değilse nedir?
Yaptığı açıklamanın başkaca bir izahı var mıdır?
Yoktur!
*
Bir cumhurbaşkanının, incelemek ve tereddütleri olması halinde yeniden görüşülmek üzere TBMM’ye iade etmekle yükümlü olmasına karşılık, Anayasa değişikliği gerektirdiğini kanaatine olduğunu açıkladığı bir düzenlemeyi nasıl olsa muhalefet partileri Anaysa Mahkemesine götüreceğini söyledi diye onaylaması kabul edilebilir bir uygulama değildir... 
Bunun adı aradan çekilmektir...
Bu, ancak adı Anayasa’da tarafsız olduğu yazsa da açıkça taraf olan bir cumhurbaşkanınca yapılabilir...
*
TBMM’ce kabul edildikten sonra onayına gönderilen yasaları inceleyip yeniden görüşülmek üzere TBMM’ye geri göndermek, bilinen adıyla “veto” etmek, cumhurbaşkanının kendisini Anayasa Mahkemesinin yerine koymak değildir...
Bunu en iyi bilmesi gerekenlerden birisi, AKP hükümetinin gönderdiği bütün yasaları bekletmeden onayladığı halde bir istisna olarak kamuoyunda şike yasası olarak bilinen yasayı veto ederek TBMM’ye geri gönderen Sn. Cumhurbaşkanıdır...
*
Onun için hiç kimse kusura bakmasın;  açıkça söylemek gerekirse, Sn. cumhurbaşkanının şimdi yaptığının adı aradan çekilmektir...
Eski tabirle, “İdare-i maslahattır.”...
Vaziyeti kurtarmaktır...
İçinden geldiği AKP iktidarının, yolsuzlukları örtbas etmek için yaptığı hukuk tanımazlıklara göz yummak, yol vermektir...
*
Bu aslında başından beri böyledir ve bugün olanlar bir sürpriz de değildir...
Hiç kuşku yok ki, kamuoyunun gördüğü bu tabloyu herkesten önce, eski ve yeni genel başkanları iki de bir de ceketlerinin bütün düğmelerini ilikleyip,“Sn. cumhurbaşkanım” diyerek AKP’yi şikayet etmeye koşan ana muhalefet partisi ile diğer muhalefet partileri görmelidir...
Zira bu “orta oyununa” meşruiyet kazandırmak, iktidarda olanların sorumluluğuna ortak olmak demektir...


Mustafa Tuğrul Turhan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder