İdare-i
Maslahat...
AKP
hükümeti, paralel devlet ve paralel yargı suçlamalarıyla, Hakimler Savcılar Yüksek
Kurulu yasasını değiştirmeye kalkınca, cumhurbaşkanı bu konunun Anayasa
değişikliğiyle çözülmesi gerektiği yönünde kanaat belirtti...
“Anayasa değişikliğiyle daha sağlam bir
şekilde bu işi çözebilirler, ben hala bu kanaatimi koruyorum.” Dedi...
Lakin
sonunda iktidar partisi Anayasa değişikliğini göze alamayıp, yasa değişikliği
yoluna gitti ve kavgalı gürültülü tartışmaların ardından yeni düzenleme
meclisten geçti...
Şimdi
cumhurbaşkanının önünde...
Aynı
şekilde şiddetli tartışmalara konu olan İnternet’e yayınlarına, yargı kararı
olmadan müdahale edilmesinin önünü açacak olan yeni düzenleme de
cumhurbaşkanının önünde...
*
Ve
özellikle HSYK düzenlemesinin Anayasa değişikliğiyle yapılması kanaatini
taşıdığını söylemiş olan o cumhurbaşkanı şimdi farklı konuşuyor...
“Cumhurbaşkanı
olarak kendimi Anayasa Mahkemesi yerine koyamam. Ancak çok aleni gördüğüm
noktalarla ilgili itirazlarımı yaparım. Muhalefet partisi zaten başından beri
AYM’ye götüreceğini açıkladı. Geleneğimiz de bu şekildedir. Benden önceki
cumhurbaşkanları da lehinde ve aleyhinde tartışmalar olan yasalar konusunda
Anayasa Mahkemesi karar verir diyorlar.” Diyor.
Oysa
cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini düzenleyen Anayasanın 104. Maddesinin,
yasama ile ilgili olanlar başlıklı (a) şıkkında “Kanunları tekrar görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine
göndermek.” Hükmü yer alıyor...
*
Bu
durumda, Sn. cumhurbaşkanının yaptığı yasama ile ilgili görevini yerine
getirmekten ve yetkisini kullanmaktan kaçınmak değilse nedir?
Yaptığı
açıklamanın başkaca bir izahı var mıdır?
Yoktur!
*
Bir
cumhurbaşkanının, incelemek ve tereddütleri olması halinde yeniden görüşülmek
üzere TBMM’ye iade etmekle yükümlü olmasına karşılık, Anayasa değişikliği
gerektirdiğini kanaatine olduğunu açıkladığı bir düzenlemeyi nasıl olsa
muhalefet partileri Anaysa Mahkemesine götüreceğini söyledi diye onaylaması
kabul edilebilir bir uygulama değildir...
Bunun adı aradan çekilmektir...
Bunun adı aradan çekilmektir...
Bu,
ancak adı Anayasa’da tarafsız olduğu yazsa da açıkça taraf olan bir
cumhurbaşkanınca yapılabilir...
*
TBMM’ce
kabul edildikten sonra onayına gönderilen yasaları inceleyip yeniden görüşülmek
üzere TBMM’ye geri göndermek, bilinen adıyla “veto” etmek, cumhurbaşkanının
kendisini Anayasa Mahkemesinin yerine koymak değildir...
Bunu
en iyi bilmesi gerekenlerden birisi, AKP hükümetinin gönderdiği bütün yasaları
bekletmeden onayladığı halde bir istisna olarak kamuoyunda şike yasası olarak
bilinen yasayı veto ederek TBMM’ye geri gönderen Sn. Cumhurbaşkanıdır...
*
Onun
için hiç kimse kusura bakmasın; açıkça
söylemek gerekirse, Sn. cumhurbaşkanının şimdi yaptığının adı aradan
çekilmektir...
Eski
tabirle, “İdare-i maslahattır.”...
Vaziyeti
kurtarmaktır...
İçinden
geldiği AKP iktidarının, yolsuzlukları örtbas etmek için yaptığı hukuk
tanımazlıklara göz yummak, yol vermektir...
*
Bu
aslında başından beri böyledir ve bugün olanlar bir sürpriz de değildir...
Hiç
kuşku yok ki, kamuoyunun gördüğü bu tabloyu herkesten önce, eski ve yeni genel
başkanları iki de bir de ceketlerinin bütün düğmelerini ilikleyip,“Sn. cumhurbaşkanım”
diyerek AKP’yi şikayet etmeye koşan ana muhalefet partisi ile diğer muhalefet
partileri görmelidir...
Zira bu “orta oyununa” meşruiyet kazandırmak, iktidarda olanların sorumluluğuna ortak olmak demektir...
Zira bu “orta oyununa” meşruiyet kazandırmak, iktidarda olanların sorumluluğuna ortak olmak demektir...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder