İkibin
Mantığı...
Siyaset
yapanların önemli bir bölümünün çapsızlığı yolsuzluğa bulaşması nedeniyle bu
ülkede siyasetçiye pek de iyi gözle bakılmıyor artık...
Gerek
bu nedenle ve gerekse kendi partisince gösterilecek bir adayın seçimi kazanmasının
neredeyse imkansız olduğunu gören kimileri, yeni seçilecek cumhurbaşkanının “siyasetçi”
olmaması gerektiğini söylüyor...
Lakin
devlet yönetimi, en azından kötü siyasetçilerle mücadele edebilecek kadar da
olsa siyasetin raconunu bilmeyi gerektiriyor...
*
Hatırlayın
ikibin yılını 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in görev süresi uzatılmamış, parlamentoda
grubu bulunan partiler bir türlü cumhurbaşkanı adayı bulup çıkartamamış, meclis
kendi içinden belli bir isim üzerinde uzlaşamamış ve benim adayım olmayacaksa
onun ki de olmasın mantığıyla hareket edilerek, yüz sene düşünülse akla
gelmeyecek bir isim olan Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer üzerinde
mutabakat sağlanmış ve Sezer, rüyasında görse inanamayacağı makama
oturtulmuştu...
Ve
sonunda Sezer, kendisini öneren ve o makama oturtan başbakana Anayasa kitapçığını
fırlatmış, zaten pamuk ipliğine bağlı ekonomik kriz siyasi krize dönüşmüş,
erken seçime gidilmiş ve AKP tek başına iktidar olmuştu...
Sezer’in
icraatları da kırmızı ışıkta durmak, gönderilen görevden alma kararnamelerini
imzalayıp yerine yapılan atamaları imzalamamak gibi özünde hiçbir mana ifade
etmeyen işler yapmaktan öteye gitmemiş, AKP vekalet atamalarla devlette
kadrolaşmış, veto edilse de ikinci kez göndermek suretiyle istediği yasayı da
çıkartmıştı...
Oysa
olması gereken parlamentonun kendi içinden bir isimi cumhurbaşkanı
yapmasıydı...
Dolayısıyla
Sezer’in cumhurbaşkanı yapılması, aslında parlamentonun kendi varlığını
reddetmesi demekti...
*
Şimdi
cumhurbaşkanını halk seçecek...
Ama
işin özünde değişen pek bir şey yok aslında...
Çünkü
seçilecek cumhurbaşkanını mecliste grubu bulunan partilerden en az 20
milletvekili önerecek...
Halk,
siyasi partilerin önerdiği adayı o makama getirecek...
*
İşte
CHP ve MHP “çatı adayı” dedikleri ismi açıkladı...
İslam
İşbirliği Teşkilatını eski başkanı Ekmeleddin İhsanoğlu...
Bu
ismin, cemaat ve ABD’nin de desteklediği bir isim olup olmadığı, kesin aday
olup olmayacağı ve kazanıp kazanamayacağı ayrı konu...
Ama
aday tayinindeki mantık yine “ikibin” mantığı...
Benim
adayım tek başına seçimi kazanamayacaksa, onun ki de olmasın, siyaset dışından
birisi olsun...
Tayyip
Erdoğan olmasın da kim olursa olsun...
Kısacası,
on dört yıl sonra tarih tekerrür etti...
Hem
öyle etti ki, bu defa AKP adayının karşısına çıkartılacak ismin AKP tabanından
da oy alması için İslam dünyasına yakın bir isim bulunup çıkartıldı...
Oysa
tarih, eğer hatalar tekrar edilmezse tekerrür etmez...
Aynı
hatalar yapılınca tarihin tekerrür etmesi de elbette tarihin değil, o hataları
yapanların suçudur...
*
CHP
ve MHP’nin, siyaset üstü ve de özellikle İslam dünyasına yakın bir isim
üzerinde uzlaşı araması, AKP’ye karşı duydukları kompleksin olduğu kadar, kendi
içlerinden bir adam çıkartamayacak kadar yetersiz olduklarının da
göstergesidir...
Siyaset
üstü bir ismin, cumhurbaşkanı seçilse bile güçlü bir iktidar partisi ve onun başbakanına
karşı duruşunun ne olacağı çok tartışmalı değil midir?
Bu
durum, Sezer ve AKP ile onun başbakanı R. Tayyip Erdoğan ilişkisinde açıkça
görülmemiş midir?
*
Elbette
zaman her şeyi çok net bir şekilde gösterecektir...
Lakin
İslamcılara yakın bir ismi öneren CHP’nin bunun bedelini ödeyeceğini söylemek
kehanet olmasa gerektir...
CHP,
Tayyip Erdoğan’ın, cemaat ile işbirliği içinde hareket ettiği iddiasını adeta
doğrulayan bir siyaset izlemektedir...
Ekmeleddin
İhsanoğlu isminin, aday açıklanmadan önce defalarca telaffuz edilen ilkelerle,
özellikle de “herkesi kucaklayan” ifadesiyle
örtüştüğünü söylemenin inandırıcı hiçbir yanının olmadığı ortadadır...
CHP
bunu, herkesten önce tabanına ve hatta kendi içinde birçok milletvekiline
anlatamayacaktır...
Sağa
kaymayı siyaset yapmak sanan CHP yönetimi, sonunda İslam dünyasına yakın bir
ismi önererek duvara toslamıştır...
Unutulmamalıdır
ki, bir şeyin aslı varken taklidine itibar edilmesi eşyanın tabiatına aykırıdır...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder