27 Ekim 2014 Pazartesi

Çözüm Süreci, Validebağ Korusu ve Ahmet Hakan...

Açık açık yandaşlık yapan gazeteler var...
Çaktırmadığını zannederek yapan gazeteler var...
Hürriyet, ikinci kategoriye giriyor...
Uğur Dündar, Bekir Coşkun ve son olarak Yılmaz Özdil’in işine, iktidara şirin görünmek için son verdiler...
Çaktırmadan yandaşlık yapmanın ustaları kaldı köşelerinde...
Bunlardan birisi de Ahmet Hakan...
*
Bugün köşesinde, Validebağ Korusu ve Çözün Süreci üzerine ince tarife yapmış...
“Barış var, süreç var, çözüm var.”  Ve adamlar, böyle bir dönemde çarşının ortasında sivil giyimli askere kurşun sıkıyor diyerek, şehit askerlerimizin katillerine “çakıyor” önce...
Bunların maksatlarının hepimize, olmaz olsun böyle barış, böyle süreç, böyle çözüm dedirtmek istediğini olduğuna işaret ediyor...
Barış, süreç ve çözüm umudu biterse, 90’lı yılları mumla arayacağımız söylüyor...
Öfke duysak da barıştan, süreçten ve çözümden vazgeçmememiz gerektiğini ifade ediyor...
Hükümeti süreçte şeffaf olmadığı için tabiî ki eleştireceğiz diyor...
Ama öfkemiz barışa sürece ve çözüme yönelik olamaz, akan kanı, “doğru dürüst bir çözüm, doğru dürüst bir süreç ve doğru dürüst bir barış dindirir.” Diye bitiriyor...
Bunları söyleyerek hem nalına hem mıhına vuruyor, ama şu çözüm sürecinin ne olduğuna, çözümün ne olduğuna ve kimin kiminle ne barışı yapacağına, dair tek laf etmiyor...
PKK terör örgütünün nihai hedefinin ne olduğunu bilmezden geliyor...
Vatanın bölünmezliği, devletin tekliği, milletin birliğini ağzına bile almıyor...
İşin özünü, ruhunu pas geçiyor...
*
Validebağ Korusu sorununda da aynı tutumu sergiliyor...
Diyanet işleri başkanı Mehmet Görmez’in, ne şiş yansın ne kebap türünden olan ve bu nedenle de ne manaya geldiği anlaşılamayan, “Bir tarafta mescit inşa etmek üzere olan insanları görüyorsunuz, bir tarafta ise ağaçlar kesilmesin diye gösteri yapan insanları görüyorsunuz; ibadet sevgisi ile tabiat sevgisi karşı karşıya gelecek sevgiler değildir; ibadet sevgisi ile tabiat sevgisini karşı karşıya getirmek ve birbirimizi üzmek, birbirimize bu sevgiler üzerinden öfkemizi göstermek bize yakışıyor.” Şeklindeki sözlerini aktarıyor...
Ve “Validebağ konusundaki tartışmada benim durduğum yer, Diyanet işleri başkanı Mehmet Görmez’in durduğu yerdir.” Diyor...
İmar planında orada mescit bulunmadığına, mescit inşaatı ile ilgili idare mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararının bulunduğuna, buna rağmen Üsküdar belediyesinin buraya ısrarla mescit yapmakta ısrarcı olduğuna, “Tabiat sevenlerin” durup dururken gösteri yapmadıklarına,  belediye zabıtalarının hak arayan halka şiddet uyguladığına, hiç değinmiyor...
İbadet sevgisiyle hareket edenlerin aynı zamanda hukuka saygılı olması gerektiğine, ibadethaneleri daha uygun yerlere yaparak, tabiat sevgisini karşılarına almamaları gerektiğini söylemiyor...
Kısacası Validebağ sorununu kimin yarattığına ve özellikle,”tarafsız” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, vatandaşların bu koruluğun yapılaşmaya açılmaması için verdiği mücadeleyi, "Orada mescid var ya, kimileri bundan rahatsızlık duymuş olabilir" sözleriyle farklı mecralara taşıdığını görmezden geliyor...

Yine işin özünü, ruhunu pas geçiyor;  arkadan dolanıyor...
E bu da ona çok yakışıyor...

Mustafa Tuğrul Turhan




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder