Çözüm Süreci, Validebağ
Korusu ve Ahmet Hakan...
Açık
açık yandaşlık yapan gazeteler var...
Çaktırmadığını
zannederek yapan gazeteler var...
Hürriyet,
ikinci kategoriye giriyor...
Uğur
Dündar, Bekir Coşkun ve son olarak Yılmaz Özdil’in işine, iktidara şirin
görünmek için son verdiler...
Çaktırmadan
yandaşlık yapmanın ustaları kaldı köşelerinde...
Bunlardan
birisi de Ahmet Hakan...
*
Bugün
köşesinde, Validebağ Korusu ve Çözün Süreci üzerine ince tarife yapmış...
“Barış var,
süreç var, çözüm var.” Ve adamlar,
böyle bir dönemde çarşının ortasında sivil giyimli askere kurşun sıkıyor
diyerek, şehit askerlerimizin katillerine “çakıyor”
önce...
Bunların
maksatlarının hepimize, olmaz olsun böyle barış, böyle süreç, böyle çözüm
dedirtmek istediğini olduğuna işaret ediyor...
Barış,
süreç ve çözüm umudu biterse, 90’lı yılları mumla arayacağımız söylüyor...
Öfke
duysak da barıştan, süreçten ve çözümden vazgeçmememiz gerektiğini ifade
ediyor...
Hükümeti
süreçte şeffaf olmadığı için tabiî ki eleştireceğiz diyor...
Ama
öfkemiz barışa sürece ve çözüme yönelik olamaz, akan kanı, “doğru dürüst bir
çözüm, doğru dürüst bir süreç ve doğru dürüst bir barış dindirir.” Diye
bitiriyor...
Bunları
söyleyerek hem nalına hem mıhına vuruyor, ama şu çözüm sürecinin ne olduğuna,
çözümün ne olduğuna ve kimin kiminle ne barışı yapacağına, dair tek laf
etmiyor...
PKK terör örgütünün nihai hedefinin ne olduğunu bilmezden geliyor...
Vatanın
bölünmezliği, devletin tekliği, milletin birliğini ağzına bile almıyor...
İşin
özünü, ruhunu pas geçiyor...
*
Validebağ
Korusu sorununda da aynı tutumu sergiliyor...
Diyanet
işleri başkanı Mehmet Görmez’in, ne şiş yansın ne kebap türünden olan ve bu
nedenle de ne manaya geldiği anlaşılamayan, “Bir tarafta mescit inşa etmek üzere olan insanları görüyorsunuz, bir
tarafta ise ağaçlar kesilmesin diye gösteri yapan insanları görüyorsunuz; ibadet
sevgisi ile tabiat sevgisi karşı karşıya gelecek sevgiler değildir; ibadet
sevgisi ile tabiat sevgisini karşı karşıya getirmek ve birbirimizi üzmek,
birbirimize bu sevgiler üzerinden öfkemizi göstermek bize yakışıyor.” Şeklindeki
sözlerini aktarıyor...
Ve
“Validebağ konusundaki tartışmada benim
durduğum yer, Diyanet işleri başkanı Mehmet Görmez’in durduğu yerdir.” Diyor...
İmar
planında orada mescit bulunmadığına, mescit inşaatı ile ilgili idare
mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararının bulunduğuna, buna rağmen Üsküdar
belediyesinin buraya ısrarla mescit yapmakta ısrarcı olduğuna, “Tabiat sevenlerin” durup dururken gösteri
yapmadıklarına, belediye zabıtalarının hak
arayan halka şiddet uyguladığına, hiç değinmiyor...
İbadet
sevgisiyle hareket edenlerin aynı zamanda hukuka saygılı olması gerektiğine, ibadethaneleri
daha uygun yerlere yaparak, tabiat sevgisini karşılarına almamaları gerektiğini
söylemiyor...
Kısacası
Validebağ sorununu kimin yarattığına ve özellikle,”tarafsız” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, vatandaşların
bu koruluğun yapılaşmaya açılmaması için verdiği mücadeleyi, "Orada mescid var ya, kimileri bundan
rahatsızlık duymuş olabilir" sözleriyle
farklı mecralara taşıdığını görmezden geliyor...
Yine işin özünü, ruhunu pas geçiyor; arkadan
dolanıyor...
E
bu da ona çok yakışıyor...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder