18 Kasım 2015 Çarşamba

Eğitim Şart!...

İsmet Berkan, sıklıkla yaptığı gibi bugünkü yazısında yine eğitim sorununa değinmiş...
Yazısının tamamı Hürriyet Gazetesinde var, ben buraya sadece önemli gördüğüm bölümlerini aktarmakla yetineceğim...
***
İsmet Berkan “Hükümetin en önemli ev ödevi” başlıklı o yazısında;

“Sorunumuzun ne olduğu belli: maalesef 12 yıllık zorunlu eğitim, olması gereken kalitede öğrenci yetiştiremiyor.

Kabaca, her yıl İlkokula başlayan 1 milyon öğrenciden sadece 100 bin kadar 12 yıl sonra dünyadaki akranlarıyla yarışabilmelerine izin verecek seviyede bir eğitim alabiliyor. O 1 milyonun 250-300 bin kadarı, “Türkiye için iyi” diyebileceğimiz bir seviye mezun oluyor. Geri kalan 600-650 bin çocuğumuz ise bırakın dünyayla yarışmayı Türkiye’de bile yarışamayacakları seviyede bir eğitime ancak sahip olabiliyor.

Bu durumun yarattığı kalıcı eşitsizlikler bir yana, eğitimin çıktısı Türkiye’nin dünyayla rekabet edebilme şansını çok zorluyor.

Eğitimdeki eşitsizlik’ten tam olarak kasıt bu. O yüzden yapılması gereken, dünyayla rekabet edebilecek eğitim seviyesini sadece 100 bin çocuğumuzla değil, en azından 800 bin çocuğumuza verebilmeliyiz. Ancak o zaman eşitlikçi eğitimden söz edebiliriz.” Diyor...
*
Peki, bunu nasıl yapabiliriz diye sorduktan sonra, Milli Eğitim Bakanlığının yapması gereken hususları sayıyor...

Ve bu saydıklarından bazılarının öncelikli olduğunu şu sözlerle ifade ediyor;

“En önce üç temel beceri alanında, yani çocuklarımızın ana dillerinde yazılanı okuyup anlamasını ve kendilerini yazarak ifade edebilmeleri, matematik ve fen alanında merkezi sınavlarda ortalama başarıyı yüzde 50’nin üzerine taşıyabilmeliyiz.”
***
Berkan’ın söylediklerini, özellikle “ana dil” ile eğitim konusunda söylediklerini, “Anaokullarının ilk sınıflarında”  bile yabancı dil öğretiyoruz diye öne çıkıp, daha çok “müşteri” çekmeye çalışan özel okullara, bunu marifet zanneden özeldeki,  kamudaki her türlü eğitimciye ithaf ediyorum...
*
Ama ne yalan söyleyeyim, para kazanma hırsı ve milli eğitimdeki toz duman içinde bunları anlayacaklarını da hiç zannetmiyorum...

Mustafa Tuğrul Turhan




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder