Eğitim Şart!...
İsmet
Berkan, sıklıkla yaptığı gibi bugünkü yazısında yine eğitim sorununa
değinmiş...
Yazısının
tamamı Hürriyet Gazetesinde var, ben buraya sadece önemli gördüğüm bölümlerini
aktarmakla yetineceğim...
***
İsmet
Berkan “Hükümetin en önemli ev ödevi” başlıklı o yazısında;
“Sorunumuzun
ne olduğu belli: maalesef 12 yıllık zorunlu eğitim, olması gereken kalitede
öğrenci yetiştiremiyor.
Kabaca,
her yıl İlkokula başlayan 1 milyon öğrenciden sadece 100 bin kadar 12 yıl sonra
dünyadaki akranlarıyla yarışabilmelerine izin verecek seviyede bir eğitim
alabiliyor. O 1 milyonun 250-300 bin kadarı, “Türkiye için iyi” diyebileceğimiz
bir seviye mezun oluyor. Geri kalan 600-650 bin çocuğumuz ise bırakın dünyayla
yarışmayı Türkiye’de bile yarışamayacakları seviyede bir eğitime ancak sahip
olabiliyor.
Bu
durumun yarattığı kalıcı eşitsizlikler bir yana, eğitimin çıktısı Türkiye’nin
dünyayla rekabet edebilme şansını çok zorluyor.
Eğitimdeki
eşitsizlik’ten tam olarak kasıt bu. O yüzden yapılması gereken, dünyayla
rekabet edebilecek eğitim seviyesini sadece 100 bin çocuğumuzla değil, en
azından 800 bin çocuğumuza verebilmeliyiz. Ancak o zaman eşitlikçi eğitimden
söz edebiliriz.” Diyor...
*
Peki,
bunu nasıl yapabiliriz diye sorduktan sonra, Milli Eğitim Bakanlığının yapması
gereken hususları sayıyor...
Ve
bu saydıklarından bazılarının öncelikli olduğunu şu sözlerle ifade ediyor;
“En
önce üç temel beceri alanında, yani çocuklarımızın ana dillerinde yazılanı
okuyup anlamasını ve kendilerini yazarak ifade edebilmeleri, matematik ve fen
alanında merkezi sınavlarda ortalama başarıyı yüzde 50’nin üzerine
taşıyabilmeliyiz.”
***
Berkan’ın
söylediklerini, özellikle “ana dil” ile eğitim konusunda söylediklerini, “Anaokullarının
ilk sınıflarında” bile yabancı dil
öğretiyoruz diye öne çıkıp, daha çok “müşteri” çekmeye çalışan özel okullara,
bunu marifet zanneden özeldeki, kamudaki
her türlü eğitimciye ithaf ediyorum...
*
Ama
ne yalan söyleyeyim, para kazanma hırsı ve milli eğitimdeki toz duman içinde bunları anlayacaklarını
da hiç zannetmiyorum...
Mustafa Tuğrul Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder