Masumiyet İlkesi ve Tutuksuz Yargılama...
Yürürlükteki Anayasamızın Suç ve
Cezalara İlişkin Esaslar başlıklı 38. Maddesinin 4. Bendinde “ Suçluluğu hükmen
sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.” Hükmü yer almaktadır...
*
Bu hüküm aslında masumiyet karinesi veya
suçsuzluk karinesi olarak adlandırılan evrensel bir hukuk prensibidir...
*
Buna göre, kendisine suç isnat edilen
kişi, masumiyet karinesi gereğince suçu mahkeme kararıyla sabit olana kadar
suçsuzdur...
*
Suç isnat edilen kişinin, gerçekten
suçlu olduğunu kanıtlamak ona suç isnat eden tarafa aittir; suç isnat edilen
kişinin suçsuzluğunu kanıtlama külfeti yoktur...
*
Yani eski tabirle, müddei iddiasını
ispatla mükelleftir, yeni tabirle, savcı, iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür...
*
Madem ki, suçlu olduğu mahkeme kararıyla
sabit olana kadar herkes suçsuzdur, o halde yargılama usulünün de bu esasa
uygun olması ve buna göre, tutuksuz yargılamanın esas olması gerekir...
*
Zira özellikle uzun tutukluluk
sürelerinden sonra, insanların kendilerine isnat edilen suçu işlemediği ortaya
çıktığında telafisi güç zararların ortaya çıkacağı kuşkusuzdur...
*
Sonunda suçsuz olduğu anlaşılan kişinin
tutuklu kaldığı sürenin, fiili bir cezalandırma olduğu açıktır...
*
Öyleyse tutuklama ancak, yasayla belirlenen,
delilleri karartma veya kaçma şüphesinin kuvvetli olduğu durumlarda
yapılmalıdır...
*
Ama ne yazık ki, özellikle son yıllarda
birçok insanın suçsuz olduğu, uzun tutuklu yargılama süreçlerinin sonunda
anlaşılmış olmasına ve bu durumun, toplum vicdanında derin yaralar açmış
bulunmasına rağmen, hala mahkemelerimiz kolayca tutuklama kararları
verebilmekte ve insanlar suçsuz olduklarını ispatlamak zorunda
bırakılmaktadır...
*
Mesela, yazdığı bir makaleden, kitaptan
veya attığı bir tweet, yaptığı bir paylaşımdan dolayı kendisine suç isnat
edilen bir gazetecinin veya yazarın tutuklanmasına ne gerek vardır, hukukta
veya yasa da bunun ne yeri vardır...
*
Yazılmış bir yazının, yayınlanmış bir
kitabın, atılmış bir tweetin ve yapılmış bir paylaşımın değiştirilerek delilin
karartılması mümkün olmadığına göre ve eğer kaçma şüphesi kuvvetliyse de çok
çok yurt dışına çıkış yasağı konularak, yargılamanın tutuksuz yapılması
gerekir...
*
Hal böyleyken, bugün yüzlerce gazeteci
ve yazar maalesef tutukludur ve birçoğu hakkında daha iddianame bile
düzenlenmemiştir; dolayısıyla isnat edilen suçun ne olduğu bile değildir...
*
Bunların yaygın olarak yaşandığı bir
ülkede hukuk ve demokrasiden söz edilebilir mi?...
*
Kendi Anayasasında yazan, “suçluluğu
hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” hükmünü bizzat kendisi
fiilen ortadan kaldıran bir ülkede hangi Anayasa’yı yaparsanız yapın, hukukun
üstünlüğünü ve adaleti tecelli ettirmek asla mümkün değildir...
*
Çünkü Anayasa ve yasalarda ne yazarsanız
yazın, eğer bunlar içselleştirilmiş değilse, hiçbir şey güvende olmayacaktır...
- -0- -
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder