6 Ekim 2013 Pazar

CHP Seyrediyor…

Eylül ayının sonlarına doğru yayımlanan “Son Pişmanlık Fayda Etmez” başlıklı yazımda, Mustafa Sarıgül ile CHP’nin ilişkisini değerlendirmiş ve Partinin, Sarıgül reklamı kokan gazete yorumlarının ve siyaset mühendislerinin etkisinde kalıp bu konuda net bir tavır koymayarak, Sarıgül balonunun şişmesine seyirci kaldığını, oysa şu veya bu aday adayının parti üzerinde basın yoluyla baskı oluşturulmasına izin vermemesi, başta büyük şehirler olmak üzere belediye başkan adaylarını, hakkında en küçük bir iddia bile olmayan, yıpranmamış, tertemiz, toplumun güven duyacağı, şaibesiz, göz boyayan, halk dalkavuğu yapan değil, gerçekten samimi olan insanlar arasından belirlemesi ve bu bağlamda, Sarıgül meselesine de  bir an önce neşter vurması gerektiğini, aksi halde son pişmanlığın fayda etmeyeceğini yazmıştım.
                                                                        *
Bugün basında yer alan haberlerden görüyoruz ki, Sarıgül, medya üzerinden CHP üzerinde “pres” yapmaya devam ediyor.
CHP’de halen Merkez Yürütme Kurulu ve Parti Meclisi üyesi olup, İletişim Tanıtım ve Medya ile İlişkiler görevini yürütmekte olan İstanbul eski İl Başkanı Gürsel Tekin’in, bugün Tuzla’da yapılacak olan partiye katılım töreninde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına aday adaylığını açıklayacağı günler öncesinden konuşulmaya başlayınca ve Kılıçdaroğlu, önceki gün “Sarıgül adaylığı soruları baydı” deyince Sarıgül, dün hemen kendisinin güdümünde olan Türkiye Değişim Hareketini CHP’den adaylığını görüşmek üzere topluyor  ve orada yapılan temayül yoklamasından oy birliğiyle CHP’den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olması kararı çıkıyor.
Sarıgül, burada yaptığı konuşmasında, İstanbul’da “CHP’den aday olması talebinin yurttaşlardan geldiğini” söylüyor.
Koltuğu değil, ülkeyi düşündüklerini vurguladığı konuşması, her zamanki gibi hamaset kokuyor.
                                                                         *
Öyle veya böyle Sarıgül, sanki kendisinin kazanacağı garantiymiş gibi “ben koltuk peşinde değilim, ama arkamdan gelenler ve yurttaşlar beni İstanbul adayı olarak görmek istiyor; ortada bir adayınız yokken, ‘yurttaşlar’ gereğini yaptı ve beni aday adayı ilan etti, seçime başka bir adayla gider de kaybederseniz bunu kimselere anlatamazsınız, varın  gerisini siz düşünün” demeye getiriyor.
Kendisi için hiçbir şey istemiyor, her konuşmasında “bizi nerede görmek istiyorlarsa orada oluruz”, “bizi İstanbul’da görmek istiyorlar” dediği “yurttaşlar” kimse artık, yazık Sarıgül onları kıramıyor, hep onlar istiyor diye İstanbul’a CHP den aday olmaya çalışıyor(!)
Kılıçdaroğlu, şimdiye kadar defalarca, “Sarıgül önce partiye başvurusunu yapsın durumunu yetkili organlarımızda görüşürüz” mealinde sözler söylemiş olsa da bunları hiç dikkate almıyor.
Onun için yetkili organ CHP değil, TDH oluyor.
CHP’yle, gücünün ne olduğu son derece tartışmalı olan TDH kartını oynayıp medyayı kullanarak iletişim kuruyor.
Yoğun presini sürdürüyor, yıpratıyor, altın yaldızlı davetiye ile CHP’ye çağırılmaya oynuyor.
E tabi, bu son hamlesinden sonra da top CHP’ye geçmiş oluyor.
CHP, daha önce söylediğimiz gibi Sarıgül meselesine bir an önce neşteri vurarak, kesip atmamanın sıkıntısını bir kez daha ensesinde hissediyor.
Balonun iyice şişmesine ve çıbanın büyümesine seyirci kalıyor!
İnisiyatifi kaybettiğini fark edemiyor!

Mustafa Tuğrul Turhan




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder