3 Ekim 2013 Perşembe

Vah Muhalefet Vah!..

Yeni yasama yılının, başka bir deyişle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Meclisin açılışı nedeniyle verilen Resepsiyonda, basın mensuplarının, türbanın kamuda da serbest bırakılmasını nasıl karşılıyorsunuz sorusunu yöneltmesi üzerine, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Cumhurbaşkanlığında var, Başbakanlıkta var mecliste neden olmasın” demiş…
Bundan kastı, Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın eşlerinin başlarının örtülü olmasıysa ki, başka bir anlam çıkmamaktadır; Sn. Genel Başkan’ın, verdiği örneklerin mecliste türbanlı milletvekili olmasıyla hiçbir alakası olmadığının farkında olmadığı ortaya çıkmaktadır.
Çünkü Cumhurbaşkanının ve Başbakanın kendileri değil, eşleri türbanlıdır.
Bu şekilde eşleri türbanlı olan onlarca milletvekili de vardır.
Oysa, şimdi söz konusu olan meclise doğrudan türbanlı vekillerin girmesidir.
Bu ikisi tamamen farklı şeylerdir!
Ülkenin temel değerlerini savunduğunu söyleyen bir partinin başında olan birisinin bunun farkında olması gerekir.
Ama ne yazık ki, farkında olmadığı yaptığı açıklamadan bellidir.
                                                                          *
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’da aynı konuda birkaç gün önce sorulan bir soru üzerine “Bizim partimize başvurursa olur, niye olmasın. Niye başvuru yaptın demeyiz. MHP'den başvurdu Parlamentoya geldi, bizim bir sorunumuz yoktur. İnsan istediği kıyafetle geziyor, zaten kimsenin sorunu yok. Devlet tüzel kişilik, kuralları var, herkes ona uyacak.” diyerek, “hem nalına hem mıhına” vurmuştur.
CHP Genel başkanının, son demokratikleşme paketiyle, Türk Silahlı Kuvvetleri, emniyet ve yargı dışında tüm kamuda türbanı serbest bırakan düzenlemeyi de eleştirmemesine bakılırsa, türbanlı vekili için aslında “niye olmasın” dediği anlaşılmaktadır.
Nitekim CHP Genel Başkanı, hükümetin demokratikleşme paketine ilişkin olarak verdiği ilk demeçte “CHP’'nin Meclis'e sunduğu tekliflerin eksik ve kötü kopyası...” diyerek, özünde eleştiri getirmemiş, aslında bazıları gibi “yetmez ama evet” deme garabetinde bulunmuştur.
Görünen odur ki, muhalefet partileri, eleştiriyormuş gibi yapsalar da çoktandır AKP’nin yedek lastiği konumuna düşmüştür.
Oysa, iktidar her rejimde vardır, muhalefet ise sadece demokrasilerde olur.
Bizde demokrasinin topal olmasının bir göstergesi de muhalefetin olmayışı olsa gerektir.
Şimdi, CHP ve MHP Genel Başkanları ve dolayısıyla CHP yönetimleri, “ efendim muhalefet etmek demek, doğru yapılan işleri de eleştirmek değildir.” Diyebilir.
Ancak bunun inandırıcı olmadığı ortadadır.
Netice itibariyle, fazla söze gerek yoktur; bu CHP ve MHP’den “ne köy ne kasaba olur!”
Öyle anlaşılmakta ki, ülkeyi, bu iktidardan meşru zeminlerde “milletin azim ve kararı kurtaracaktır!”
Ve millet, bunu sağlayacak siyasi önderini ve örgütünü mutlaka bulup çıkartacaktır.

Mustafa T. Turhan

3 yorum:

  1. Yazınıza ilk yorumu ben yapacağım sanırım. Böylesine güzel ince düşünülmüş hem nalına hem de mıhına vurucu yazılarınızı severek takip ediyorum. Elimden geldiğince çok kişiyle paylaşmaya çalışıyorum. "Bir elin nesi var iki elin sesi var" kimsenin kaleme alamayacağı konularda korkusuzca yazmanız ve gerçekleri göstererek KRALIN ÇIPLAK olduğunu belirtmenizi takdirle karşılıyorum.
    Unutmayınız ki; "Dağı yerinden oynatan adam işe ufak taşları toplamakla başlarmış"
    Mehmet Gürer/Çayyolu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Mehmet, güzel düşüncelerin ve nezaketin için çok teşekkürler, umarım Allah biz utandırmaz.. sevgiler..

      Sil
    2. Sevgili Turhan, toplumu aydınlatıcı bu güzel yazılarınızın devamını bekliyor olacağız. Basın da kaldımı ki korkusuz yazanlar...

      Sil