25 Aralık 2013 Çarşamba

Böyle Saça Böyle Tarak...

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın, istifa ederken yaptığı açıklamada başbakan da istifa etmeli şeklinde ifadede bulunmasıyla ilgili konuya, söylenecek çok şey olmasına rağmen girmeye hiç niyetim yoktu...
Ta ki, Yeni CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun,"Sayın Erdoğan Bayraktar delikanlı gibi davrandı. İnandığı şeyleri söyledi. 'Başbakan'ın verdiği talimatları yerine getirdim. Eğer o talimatlar yanlışsa, yolsuzluğa kaynaklık yapıyorsa, önce yargılanması gereken, istifa etmesi gereken kişi Erdoğan'dır' dedi. Bir Karadenizli, delikanlı gibi davrandı.” Demesine kadar...
Bu sözleri duyunca birkaç cümleyle de olsa konuya değinmek farz oldu...
Öncelikle belirtmek gerekir ki, hiç delikanlı görmesek, Bayraktar’ı bize delikanlı diye yutturacak Kılıçdaroğlu...
Pes doğrusu!
Yahu Allah aşkına, söylenen her şeyi kuzu kuzu yaptıktan sonra, çocuğun yolsuzluk iddialarıyla gözaltına alınıp, bir sürü şaibeli iş ortaya çıktığı için istifa etmek zorunda kalınca başbakan da istifa etmeli demenin neresi delikanlılık?
Kılıçdaroğlu’nun delikanlılık anlayışı buysa vay halimize...
Delikanlılık, yasal olmayan bir talimat verildiğinde bunu yapmamak, gerekirse o zaman koltuğu bırakmak değil midir?
Yapıp yapıp, sonra o yaptırdı demenin delikanlılıkla zerre kadar ilgisi yoktur.
Bunu delikanlılık olarak ilan etmek, zamanında delikanlılık yapmış bürokratlara ve bakanlara hakarettir...
Kaldı ki, Bayraktarın bunu ne için yaptığı tahmin etmek de güç değildir...
Hakan Şükür’ün, İdris Naim Şahin ve İdris Bal’ın istifaları ne içinse onun için olduğunu anlamak için kahin olmaya gerek var mıdır?...
Yani mesele, delikanlılık değil, daha çok “bir yerlerden”, daha düne kadar karşısında el pençe divan durdukları başbakanlarına bile posta atacak ölçüde güç ve destek almakla, daha doğrusu talimat almakla ilgili görünmektedir.
O Bayraktar, şu son gelişmeler olmasa, başbakanın dediklerini yapmaya daha ne zamana kadar devam edecekti Allah bilir...
İstifa ederken,“Rüşvet  ve yolsuzluk ifadelerinin bulunduğu bir operasyon sebebiyle istifa ediniz ve beni rahatlatacak deklarasyonu yayınlayınız' şeklinde tarafıma baskı yapılmasını kabul etmiyorum.” Demesi,  her şeye rağmen bakanlığa devam etmek istediğinin ve ayrılması için zorlanmasa istifa etmeyeceğinin kanıtı değil midir?
Öyleyse, kaç gündür bu bakanlar, hatta hükümet istifa etmelidir derken bugün, bütün olan bitene karşılık istifayı düşünmediği anlaşılan bu bakanın delikanlı olduğu nasıl söylenebilir?
Söyleseniz de buna kim inanır?
Suç işlemek için kurulmuş gizli çetelerde bile bir çete mensubu yakalandığında arkadaşlarını ele vermemek için gammazlık yapmaz...
Bu göz önünde bulundurulduğunda, Bayraktarın yaptığının delikanlılıkla ilgisinin olmadığını, tamamen mevcut çatışmada taraf olduğunu söylemek gerekir...
Ana muhalefet liderine düşen de budur!
Birisini değil, ikisini de eleştirmektir...
Kılıçdaroğlu bunu bilip de, siyaset icabı bilmezden geliyorsa bu, “delikanlı” demesinden daha vahimdir...
Çünkü bu, olsa olsa kendisinin de uzun zamandır “o yerlerle” iyi ilişkiler içinde olmaya gayret ettiği iddialarını haklı çıkartır...
Geçenlerde Bekir Coşkun ustanın da yazdığı gibi, galiba bu ülkenin şansızlığı, böyle bir iktidara sahip olmasından daha çok, böyle bir ana muhalefetinin olmasındadır...

Mustafa Tuğrul Turhan


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder