Böyle Saça Böyle
Tarak...
Çevre
ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın, istifa ederken yaptığı açıklamada başbakan
da istifa etmeli şeklinde ifadede bulunmasıyla ilgili konuya, söylenecek çok
şey olmasına rağmen girmeye hiç niyetim yoktu...
Ta
ki, Yeni CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun,"Sayın Erdoğan Bayraktar delikanlı gibi davrandı. İnandığı şeyleri
söyledi. 'Başbakan'ın verdiği talimatları yerine getirdim. Eğer o talimatlar
yanlışsa, yolsuzluğa kaynaklık yapıyorsa, önce yargılanması gereken, istifa
etmesi gereken kişi Erdoğan'dır' dedi. Bir Karadenizli, delikanlı gibi davrandı.”
Demesine kadar...
Bu
sözleri duyunca birkaç cümleyle de olsa konuya değinmek farz oldu...
Öncelikle
belirtmek gerekir ki, hiç delikanlı görmesek, Bayraktar’ı bize delikanlı diye
yutturacak Kılıçdaroğlu...
Pes
doğrusu!
Yahu
Allah aşkına, söylenen her şeyi kuzu kuzu yaptıktan sonra, çocuğun yolsuzluk iddialarıyla
gözaltına alınıp, bir sürü şaibeli iş ortaya çıktığı için istifa etmek zorunda
kalınca başbakan da istifa etmeli demenin neresi delikanlılık?
Kılıçdaroğlu’nun
delikanlılık anlayışı buysa vay halimize...
Delikanlılık,
yasal olmayan bir talimat verildiğinde bunu yapmamak, gerekirse o zaman koltuğu
bırakmak değil midir?
Yapıp
yapıp, sonra o yaptırdı demenin delikanlılıkla zerre kadar ilgisi yoktur.
Bunu
delikanlılık olarak ilan etmek, zamanında delikanlılık yapmış bürokratlara ve
bakanlara hakarettir...
Kaldı
ki, Bayraktarın bunu ne için yaptığı tahmin etmek de güç değildir...
Hakan
Şükür’ün, İdris Naim Şahin ve İdris Bal’ın istifaları ne içinse onun için
olduğunu anlamak için kahin olmaya gerek var mıdır?...
Yani
mesele, delikanlılık değil, daha çok “bir
yerlerden”, daha düne kadar karşısında el pençe divan durdukları başbakanlarına
bile posta atacak ölçüde güç ve destek almakla, daha doğrusu talimat almakla
ilgili görünmektedir.
O
Bayraktar, şu son gelişmeler olmasa, başbakanın dediklerini yapmaya daha ne
zamana kadar devam edecekti Allah bilir...
İstifa
ederken,“Rüşvet ve yolsuzluk
ifadelerinin bulunduğu bir operasyon sebebiyle istifa ediniz ve beni
rahatlatacak deklarasyonu yayınlayınız' şeklinde tarafıma baskı yapılmasını
kabul etmiyorum.” Demesi, her şeye rağmen
bakanlığa devam etmek istediğinin ve ayrılması için zorlanmasa istifa
etmeyeceğinin kanıtı değil midir?
Öyleyse,
kaç gündür bu bakanlar, hatta hükümet istifa etmelidir derken bugün, bütün olan
bitene karşılık istifayı düşünmediği anlaşılan bu bakanın delikanlı olduğu
nasıl söylenebilir?
Söyleseniz
de buna kim inanır?
Suç
işlemek için kurulmuş gizli çetelerde bile bir çete mensubu yakalandığında
arkadaşlarını ele vermemek için gammazlık yapmaz...
Bu
göz önünde bulundurulduğunda, Bayraktarın yaptığının delikanlılıkla ilgisinin
olmadığını, tamamen mevcut çatışmada taraf olduğunu söylemek gerekir...
Ana
muhalefet liderine düşen de budur!
Birisini
değil, ikisini de eleştirmektir...
Kılıçdaroğlu
bunu bilip de, siyaset icabı bilmezden geliyorsa bu, “delikanlı” demesinden daha vahimdir...
Çünkü
bu, olsa olsa kendisinin de uzun zamandır “o
yerlerle” iyi ilişkiler içinde olmaya gayret ettiği iddialarını haklı
çıkartır...
Geçenlerde
Bekir Coşkun ustanın da yazdığı gibi, galiba bu ülkenin şansızlığı, böyle bir
iktidara sahip olmasından daha çok, böyle bir ana muhalefetinin olmasındadır...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder