Adalet mi?
Bilirsiniz,
geciken adalet adalet değildir diye bir söz vardır...
Öyledir
gerçekten, adalet geciktikçe adalet olmaktan çıkar...
İşte,
evrensel hukuk bu nedenle yargılamanın adil ve süratle yapılmasını öngörür...
Tutuklu
ve uzun yargılamayı ise hürriyet ihlali olarak değerlendirir...
Tutukluluğu,
zorunlu hallerde uygulanacak istisnai bir tedbir olarak kabul eder...
*
Bizde
bırakın evrenselini, uzun zamandır hukukun yerinde yeller esmektedir...
Her
şey siyasi konjonktüre göre şekillenmektedir...
Uyduruk
gerekçelerle insanlar yıllarca tutuklu olarak yargılanmakta, özgürlükleri ihlal
edilmektedir...
Evrensel
hukuk ilkeleri herkesin malumu olduğu ve barolar başta olmak, üzere duyarlı
aydınlar hemen her gün bu ilkeleri hatırlattığı halde imam bildiğini
okumaktadır...
Ergenekon
ve Balyoz ve Şike davalarında yüzlerce insan yıllarca tutuklu kalmış, hatta
suçunun ne olduğunu öğrenemeden hüküm giymiştir.
*
Bütün
bunlar olurken, iktidarın itiraf ettiği gibi devlet içinde devlet vardır...
İktidar
bugün, topu devlet içindeki “paralel” devlete atmaya çalışsa da o paralel devletle
kol kola girip bu hukuk dışı sürecin ana aktörü olmuştur...
Bu
davaların savcılığını üstlenmiştir...
*
Bugün,
rüzgar farklı yönden esmektedir...
Siyasi
iktidarın, ruh ikizi ile arası bozulmuş, aralarındaki menfaat çatılması,
birbirlerini siyaset sahnesinden silme noktasına gelmiştir...
Şimdi
iktidar partisi, hukukun katledilişinin ve bütün kötülüklerin sorumlusu olarak eski
ortağını göstererek işin içinden sıyrılmaya çalışmaktadır...
*
Bu
basit strateji, evrensel olmaktan uzaklaşmış ve artık tamamen siyasetin
güdümüne girmiş bulunan ve temel görevi hukuk ve hak dağıtmak olan yargıya da yansımıştır...
Daha
düne kadar bütün tahliye taleplerini reddetmeyi otomatiğe bağlayan yargının kafasına
tabiri caizse taş düşmüş ve sinema filmlerindeki gibi aniden hafızası açılarak
evrensel hukuk diye bir kavramın olduğunu hatırlamıştır...
*
Hukuk’un
böyle uygulanmasının geleceği nokta ifrat ve tefrittir...
Nitekim
öyle de olmuştur...
Ergenekon
davasında hukuki süreç tamamlanmadığı için, uzun tutukluluk süreleri gerekçe
gösterilerek, Tuncay Özkan, Kemal Kerinçsiz, Sedat Peker, Levent Göktaş,
İbrahim Şahin, Yalçın Küçük, Doğu Perinçek ve Merdan Yanardağ gibi Ergenekon
sanıkları tahliye edilirken, Balyoz davasında hukuki süreç tamamlandığı için
hüküm giyenlerin tahliyeleri söz konusu olmamıştır...
*
Açık
söylemek gerekirse, belki de ilk kez geciken adalet tahliye, gecikene göre
hızlı bitirilen sözde adalet mahkumiyet getirmiştir...
Olmayan
hukukun, siyasallaşmış bir yargının bu noktaya varmış olması kesinlikle sürpriz
değildir...
Orduya
kumpas kurulduğu açıkça itiraf edilmişken...
Salt
Ergenekon’dan önce sonuçlandığı için Balyoz Davasında mahkum olanlar içerde, Ergenekon
sanıkları dışarıdadır...
İki
davada birden sanık olanlar Ergenekon’dan tahliye edilse de Balyoz’da mahkum
olduğu için içerde kalmıştır...
*
Hal
böyleyken, Zirve Kitabevi katliamı sanıklarının ve Danıştay katilinin serbest
kalması ise bir başka garabettir...
Lafı
fazla uzatmaya gerek yoktur...
Siyasallaşan
yargı neresinden tutsanız dökülmektedir...
Ergenekon
sanıklarının özgürlüklerine kavuşmaları elbette sevindiricidir...
Lakin
bu tahliyeleri, adaletin tecellisi ve evrensel hukuk’un uygulanması olarak
kabul etmek ne yazık ki, mümkün değildir...
Bugün
olup bitenler, siyasi konjonktürün bir sonucu olup, “kumpaslarla” mahkum
edilmiş tüm yurtseverler özgürlüklerine kavuşmadıkça, yolsuzluk yapanlar
ellerini kollarını sallayarak gezdikçe, ne evrensel hukuktan ve ne de adaletten
söz edilemeyecektir...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder