13 Mart 2014 Perşembe

Boynuz ve Kulak...

Kısaca tanımlamak gerekirse polis, halkın asayişini ve emniyetini sağlamakla görevli kamu gücüdür...
Böyle olduğu içindir ki, görevini yasalar ve hukuk çerçevesinde tarafsız olarak yapması gerekir...
*
Polis kadroları beli bir dünya görüşüne sahip ve o görüş için her şeyi yapabilecek insanlarla doldurulduğunda, bu gücün tarafsız olduğundan söz edilmesi mümkün olmayacaktır...
O zaman polis, kamunun değil, o dünya görüşünün polisidir...
Taraftır...
Bugün yaşanan sıkıntı tam da budur!..
*
Siyasi iktidarın “paralel yapı” suçlamasıyla gülen tarikatına karşı savaş açması üzerine polis teşkilatında binlerce tayin yapılması polisin, kamu gücünden ziyade belli bir tarikatın gücü konumunda olduğunun itirafı değilse nedir?
Peki, bir dizi tayinler, görevden almalar yapıldıktan sonra polis teşkilatı, tarafsız görev yapacak bir kamu gücü haline gelmiş midir?
Bu soruya olumlu yanıt vermek imkansızdır!..
*
Paraleldir, değildir fark etmemektedir...
Polis, devletin değil, iktidarın polisi olduğunu her olayda ortaya koymaktadır...
Gösteri ve yürüyüş hakkını kullananlara karşı Gezi protestoları sırasında sertleşen ve giderek şiddete varan tavrı, bugün siyasi iktidarı protesto edenlere karşı artarak devam etmektedir.
Toplumsal olaylara müdahale etmesi belli kurallara bağlanmışken, istediği gibi davranmaktadır...
Mesela, gaz fişeklerini bir açı ile havaya fırlatması gerekirken, doğrudan kalabalık toplulukların üzerine atarak ölüme neden olmakta, basınçlı su sıkarken ölçüsüz hareket etmekte, kadınları saçlarından sürüklemekte, yere düşene tekme atmakta, çok açık şekilde orantısız güç kullanmaktadır...
Pervasızdır!..
*
Doğrudan kalabalıklara veya hemen yakındaki bir yurttaşa gaz fişeği atanların, kadınları tekmeleyenlerin yüzlerinde, görevini kamu adına yapan bir memurun değil, adeta düşmana karşı savaşan bir gönüllü erin ifadesi görünmektedir...
O polis, devletin polisi üniformasını taşımaktadır; ancak siyasi bir görüşün polisidir...
İşte bu nedenle, kinle, hınçla hareket etmektedir...
Yaşanan olayların başkaca bir açıklaması yoktur...
*
Polis teşkilatının içine bunları sokanlar, sırtlarını sıvazlayanlar ve himaye edenler, bütün olan bitene karşın hala bulundukları görevlerin sorumluluğu içinde davranmamakta, yangına körükle gitmektedir...
Bir mağaza zincirini hedef gösterebilmekte, yurttaşları kategorize etmekten çekinmemekte, toplumu geren söylemlerde bulunmaktan kaçınmamaktadır...
*
Siyasi iktidarın sözcüleri böyle davrandıkça, o iktidara biat eden polis, daha da pervasızlaşmaktadır...
Görünen odur ki, işler iyice zıvanadan çıkmış, boynuz kulağı çoktan geçmiştir...


Mustafa Tuğrul Turhan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder