Boynuz ve
Kulak...
Kısaca
tanımlamak gerekirse polis, halkın asayişini ve emniyetini sağlamakla görevli
kamu gücüdür...
Böyle
olduğu içindir ki, görevini yasalar ve hukuk çerçevesinde tarafsız olarak yapması
gerekir...
*
Polis
kadroları beli bir dünya görüşüne sahip ve o görüş için her şeyi yapabilecek insanlarla
doldurulduğunda, bu gücün tarafsız olduğundan söz edilmesi mümkün olmayacaktır...
O
zaman polis, kamunun değil, o dünya görüşünün polisidir...
Taraftır...
Bugün
yaşanan sıkıntı tam da budur!..
*
Siyasi
iktidarın “paralel yapı” suçlamasıyla gülen tarikatına karşı savaş açması
üzerine polis teşkilatında binlerce tayin yapılması polisin, kamu gücünden
ziyade belli bir tarikatın gücü konumunda olduğunun itirafı değilse nedir?
Peki,
bir dizi tayinler, görevden almalar yapıldıktan sonra polis teşkilatı, tarafsız
görev yapacak bir kamu gücü haline gelmiş midir?
Bu
soruya olumlu yanıt vermek imkansızdır!..
*
Paraleldir,
değildir fark etmemektedir...
Polis,
devletin değil, iktidarın polisi olduğunu her olayda ortaya koymaktadır...
Gösteri
ve yürüyüş hakkını kullananlara karşı Gezi protestoları sırasında sertleşen ve
giderek şiddete varan tavrı, bugün siyasi iktidarı protesto edenlere karşı artarak
devam etmektedir.
Toplumsal
olaylara müdahale etmesi belli kurallara bağlanmışken, istediği gibi
davranmaktadır...
Mesela,
gaz fişeklerini bir açı ile havaya fırlatması gerekirken, doğrudan kalabalık toplulukların
üzerine atarak ölüme neden olmakta, basınçlı su sıkarken ölçüsüz hareket
etmekte, kadınları saçlarından sürüklemekte, yere düşene tekme atmakta, çok
açık şekilde orantısız güç kullanmaktadır...
Pervasızdır!..
*
Doğrudan
kalabalıklara veya hemen yakındaki bir yurttaşa gaz fişeği atanların, kadınları
tekmeleyenlerin yüzlerinde, görevini kamu adına yapan bir memurun değil, adeta düşmana
karşı savaşan bir gönüllü erin ifadesi görünmektedir...
O
polis, devletin polisi üniformasını taşımaktadır; ancak siyasi bir görüşün
polisidir...
İşte
bu nedenle, kinle, hınçla hareket etmektedir...
Yaşanan
olayların başkaca bir açıklaması yoktur...
*
Polis
teşkilatının içine bunları sokanlar, sırtlarını sıvazlayanlar ve himaye
edenler, bütün olan bitene karşın hala bulundukları görevlerin sorumluluğu
içinde davranmamakta, yangına körükle gitmektedir...
Bir
mağaza zincirini hedef gösterebilmekte, yurttaşları kategorize etmekten
çekinmemekte, toplumu geren söylemlerde bulunmaktan kaçınmamaktadır...
*
Siyasi
iktidarın sözcüleri böyle davrandıkça, o iktidara biat eden polis, daha da
pervasızlaşmaktadır...
Görünen
odur ki, işler iyice zıvanadan çıkmış, boynuz kulağı çoktan geçmiştir...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder