Sermaye Budur...
Kamu
İktisadi Teşebbüsleri olarak adlandırılan sermayesi devlete ait üretim
kurumlarının özelleştirilmesi, özellikle seksenli yıllardan başlayıp, giderek
hız kazanan bir ekonomi politikasıdır...
*
Siyaset
kurumu, önce yandaş kayırma anlayışıyla bu kuruluşları istihdam sorununu çözme
aracı olarak görüp, gereğinin birkaç katı fazla istihdam yapmış, daha sonra kendisinin neden olduğu aşırı istidama
bağlı olarak, üretim maliyetinin yükselmesini ve bunun sonucunda da kamu zararı
oluşmasını, özelleştirme politikasının gerekçesi olarak göstermişse de esas
neden, üyesi olmaya çalışılan Avrupa Birliği başta olmak üzere, Dünya Bankası
ve IMF gibi kreditör kuruluşların dayatmaları olmuştur...
*
Doksanlı
yıllar ve özellikle AKP iktidarı döneminde ülkenin önemli KİT’leri özelleştirme
adı altında ağırlıklı olarak yabancı sermayeye peşkeş çekilmiştir...
Telekom,
Tekel, PETKİM özelleştirmeleri bunun en somut ve hafızalara kazınan
örnekleridir...
*
AKP,
son on bir yıldır iktidarda olduğundan özelleştirme politikalarının tek
sorumlusu gibi görünse de bu zahiridir...
Gerek
AKP öncesi iktidarların ve gerekse muhalefet partilerinin hiç birisi, dayatılan
özelleştirme politikalarına karşı olmamışlardır...
Belki
de parlamentoda temsil edilen tüm partilerin mutabakat içinde oldukları tek
ekonomi politikası da budur...
Bazıları
farklıymış gibi görünmeye çalışsa da aslında birbirlerinden hiç farkları
yoktur...
*
AKP
iktidarının kendisinden öncekilerden tek farkı, özelleştirme uygulamalarına hız
verip, sonuçlandırması olmuştur...
Elektrik
ve doğalgaz dağıtım şirketleri AKP öncesinde özelleştirmeye hazır hale
getirilmiş, son darbeyi AKP vurmuştur...
*
Şu
an itibariyle özelleştirilmemiş tek bir elektrik dağıtım şirketi kalmamış,
doğalgaz dağıtımları da aynı hızla özel şirketlere devredilme sürecindedir...
Üretim
ve iletimde kamu tekeli devam ederken dağıtımının özelleştirilmesi, ceremenin devletin
sırtında kalması, semereninse özel sektöre bırakılmasından başka bir anlam
ifade etmemektedir...
Özel
sektöre geçen dağıtım şirketleri, tekel konumundaki kamu kuruluşundan aynı
fiyata aldıkları elektriğe veya doğalgaza, belli oranda kar marjı koyarak,
satış yapmakta, karını artırmak için çeşitli yollara başvurmaktadır...
Zira
özel sermayenin temel hedefi, kamusal hizmet değil, kardır...
*
Daha
yüksek kar elde etmenin yollarından birisi işten çıkartmalarla personel
giderlerinin azaltılması, bir diğeri de elektrik ve doğalgaz abonelerine yeni
ürünler satmak şeklinde öne çıkmaktadır...
Özelleştirilen
dağıtım şirketlerinde bir yandan işten çıkartmalar olurken, öte yandan
abonelerin sayaçlarının değiştirilmesi adı altında yeni kar kapıları açılmakta,
tüketicinin omuzlarına yeni külfetler yüklenmektedir...
Amaç,
devlete taksitlerle ödenen özelleştirme bedelinin bir an önce amorti edilip,
kara kar katılmasıdır...
*
Defalarca
özelleştirilip iptal edilmesinin ardından bir gıda şirketine devredilen BAŞKENTGAZ
şirketinin, Ankara’da abonelerinin sayaçlarını kartlıdan, okumalıya dönüştüreceğine
ilişkin haberlerin de bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir...
Mesele,
bir an önce özelleştirme bedelinin halkın sırtına yüklenip daha fazla kara
geçilmesidir...
Sermayenin
mantığı budur...
Bu
mantık kapitalizmin özüdür...
*
Sermaye,
sermayeliğini yapmaktadır...
Üzücü
olan, lafa gelince hepimizin olan devletin, uygulamada sermayenin yanında yer
alıp, halkın cebine göz koyanlara fırsatlar yaratmasıdır...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder