26 Nisan 2014 Cumartesi


Severiz Kahraman Yaratmayı...

Yargı, cumhuriyet tarihi boyunca hiç bir zaman bu denli siyasallaşmadı...
Güven ve itibar kaybetmedi...
Yasama, hiçbir zaman bu kadar tek adam peşinden koşmadı...
Hukuka aykırı yasalar çıkartmadı...
Yürütme, hiçbir zaman bu ölçüde hukuktan ayrılıp, pervasızlaşmadı...
Ben yaptım oldu demedi...
Toplum, hiçbir dönemde şimdiki gibi kutuplaşmadı...
Gelecek endişesi duymadı...
Korku yaşamadı...
*
Peki, bu ülke bu karanlık günlere nasıl geldi?
Bu ürkütücü tabloyu kimler yarattı?
Yanıtını herkes biliyor...
Ülkeyi bu noktaya on iki yıllık AKP iktidarı getirdi...
*
Peki, sürpriz mi?
Hiç değil...
Siyasi iktidarın liderinin geçmişte demokrasi için söylediği “tramvay” benzetmesi, halk isterse
Laiklik elbette ortadan kaldırılır demesi hafızalardadır...
*
Bu anlayışın ülkeyi uçuruma sürükleyeceğini bilmek için kahin olmaya elbette gerek yoktur...
Tekerlek kırılmadan yol gösterenler olduysa da kimse onları dinlememiştir...
*
Siyasi iktidar, hedefine ulaşmasını engelleyen her konuda yasama organındaki sayısal üstünlüğü sayesinde istediği yasayı, istediği şekilde çıkartmış, cumhurbaşkanınca bir iki önemsiz istisna dışında tüm yasalar onaylanmış, muhalefet partilerinin başvurusu üzerine o yasaların Anayasa’ya aykırı olduğu iddialarını inceleyen Anayasa Mahkemesi de genelde bu başvuruları reddetmiştir...
Mahkemenin, on iki yıllık AKP iktidarı döneminde birçok yasa çıkarılmasına karşılık, Anayasa’ya aykırı bularak iptal ettiği yasa sayısı, bir elin parmakları kadar değildir...
Bu durumda, ülkenin içinde bulunduğu halin tek sorumlusu olarak siyasi iktidarı görmek ve göstermek ne kadar doğru bir değerlendirme olabilir?..
*
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısınca kapatılması talebiyle açılan davada, AKP iktidarının "laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği" tespitini yapan, ancak buna karşılık teamüllerin dışında, sadece hazine yardımından mahrum bırakılması kararını veren Sn. Haşim Kılıç Başkanlığındaki Anayasa Mahkemesidir?..
Oysa laiklik, demokrasinin var olması için vazgeçilmez bir ilkedir...
Laiklik olmadan demokrasi olmayacağı, laikliği içine sindirememiş bir iktidarın demokrasi için büyük tehlike oluşturacağı çok açıktır...
Kuşkusuz bunu en iyi bilmesi gereken de, laikliğin Anayasa’nın değiştirilemez maddelerinde yazılı olması nedeniyle Anayasa Mahkemesidir...
*
Ve ne gariptir ki, bugün o mahkemenin 52. Kuruluş yıldönümü törenindeki konuşmasında, “demokrasi, insan onuru, temel hak ve özgürlükler, mahkememizin korumak zorunda olduğu evrensel değerlerdir.” Dediği için Aynı Sn. Haşim Kılıç, adeta demokrasi kahramanı ilan edilmiştir...
Oysa demokrasi lafla olmamaktadır.
Kahramanların, bu kadar ucuz ve basit ilan edildiği bir yerde, gerçek demokrasiye ulaşmak neredeyse imkansızdır...  
Önce bu unutulmamalıdır...


Mustafa Tuğrul Turhan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder