Toplumsal
Dumur...
Ahlak
duygusu ve değerleri toplumdan topluma değiştiği gibi bir toplumun geçirdiği
evrime göre de değişiklik gösterir...
Bu
değişimim dozu, yaşanan konjonktürün şiddeti ve süresiyle doğru orantılıdır...
Sosyalist
sistem çöktüğünde Romanya, Rusya gibi pakt ülkelerinde yaşanan ekonomik krizin
tetiklediği sosyal çalkantıların, ahlaki değerleri ne denli yozlaştırdığı hala
hafızlarda olan en somut örneklerden birisidir...
*
Toplumun
ahlaki değerlerini en az ekonomik çöküntüler kadar olumsuz etkileyen bir diğer
neden de yolsuzluklardır...
Yakın
tarihte İtalya’da yaşanan ahlaki yozlaşma da bu durumun en iyi örneklerinden
biridir...
*
Ve
bu örnek aslında bize hiç de yabancı değildir...
Türkiye
uzun zamandır yaşadığı tek parti iktidarında, koalisyon dönemlerinde var olan
oto kontrolden iyice uzaklaşmış ve hızla yolsuzluk batağına saplanmıştır...
Tek
parti iktidarı, kimi çevrelerce istikrar olarak yutturulmaya çalışılsa da iç
denetimin ortadan kalktığı, yasamaya da yürütmenin hakim olduğu ve bu iki gücün,
yargı erkini tamamen etkisi altına aldığı açıktır...
*
Özellikle,
son zamanlarda yaşanan cemaat ve iktidar çatışması ile yolsuzlukların ne kadar
korkunç boyutlara ulaştığı görülmüştür...
Yolsuzluklarla
mücadele etmeye çalışan yargı ve emniyet mensupları “paralel” suçlamasıyla
sürgün edilmiş ve yolsuzluklar örtbas edilmiştir...
Evinde
akıl almaz paralar bulunan genel müdürler kısa bir tutukluluk süresi sonunda
serbest bırakılmış, bununla da kalmayıp, eski görev yerine yönetim kurulu üyesi
olarak yeniden atanmıştır...
Yolsuzluk
iddiaları üzerine istifa etmek zorunda kalan bakanlar, üç gün sonra seçim
bölgelerinde boy gösterip, kürsülerde “ bu kardeşiniz size feda olsun” hamaseti
yapabilmiştir...
*
Başbakan,
bütün yolsuzluk iddialarının hukuki zeminlerde araştırılmasına gereken imkanı sağlamak
yerine, iddiaları kendi iktidarına, milli iradeye karşı bir komploymuş gibi
gösterip, sandığı işaret etmiş, yolsuzluk iddialarının araştırılacağı yerler
yargı mercileri olduğu halde, “millet ne derse o olur” söylemiyle, seçim
sandığını çözüm aracı olarak gösterebilmiştir...
Yutuba
düşen yolsuzluk belgesi niteliğindeki ses kayıtları ile ilgili hiçbir ciddi
inceleme yapılmamış, montaj edebiyatıyla geçiştirilmiştir...
*
Başbakanın
izlediği taktik, tüm yolsuzluk iddialarının iktidarına yönelik bir komplo olduğunu
işlemek olmuş ve kabul edilmesi gerekir ki, bu taktik başarılı da olmuştur...
Seçim
propagandaları süresince başbakan bu taktiği ustaca uygulamış, kendi tabanını
kilitlemeyi ve dolayısıyla oyunu en azından sabit tutmayı hedeflemiş, sonuçta
hedefinin de üstünde bir netice almıştır...
*
Seçim
mitinglerinde meydanlarda toplanan yandaşları, başbakanı “seninle gurur
duyuyoruz” diye alkışlamışlar, yolsuzluk iddiaları onları zerre kadar
etkilememiştir...
İşte
bu, uzun zamandır uygulanan sosyal yardım adı altındaki “sadaka ekonomisinin”
insanları yolsuzluklara karşı duyarsız hale getirmesinin geldiği noktadır...
Toplumsal
yozlaşmanın en belirgin örneklerinden biridir...
*
AKP
iktidarı döneminde yolsuzluklara o kadar alışılmıştır ki, artık bu tür iddialar
ne kadar somut verilere dayansa da çoğu kimsenin umurunda bile değildir...
Artık
ahlaki değerlerimizde yolsuzluk kavramı anlamını yitirmiştir...
Namuslu
ve dürüst olmak ahmaklık olarak görülürken, kirli işler ve ilişkilerle köşeyi
dönmek, beceriklilik ve itibarlı olmak şeklinde algılanır olmuştur...
*
İddialar
araştırılsa da nasıl olsa sonuçta bir şey çıkmayacağına inanılması, yargıya
duyulan güvenin tamamen sarsılmış bulunması bu noktaya gelinmesinde önemli rol
oynamıştır...
Kısacası
toplum, yolsuzluklar karşısında duyarlılığını iyice yitirmiş, dumura
uğramıştır...
Onca
ciddi yolsuzluk iddiası ortada dururken AKP’nin seçimden oylarını artırarak
çıkması bu toplumsal yozlaşmanın kanıtı değilse nedir?
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder