18 Mayıs 2014 Pazar

İnsan Değeri Ne Zaman Bilinmeli?...

Gazetelerde günlerdir boy boy başsağlığı ilanları yayımlanıyor...
Çoğu, acının rengine bürünmüş...
Yazılar siyah zemin üzerinde...
*
Yerin metrelerce altında yaşamını kaybeden işçilerin bir aylık gelirlerini verseler de kapısının önünden bile geçemeyecekleri, İstanbul’un ünlü gece kulüplerinin...
Çocuklarını asla ve asla gönderemeyecekleri özel üniversitelerin...
Hiçbir zaman tasarruf mevduatı hesabı açamayacakları, ancak ve ancak yüksek faizle kredi borçlanması yapabilecekleri bankaların...
Bırakın çocuklarının düğünlerini yapmayı, ömürleri boyunca bir gece yatamayacakları beş yıldızlı otellerin...
Kendi karınlarını zor doyurduklarından,  hiçbir zaman sahip olmayacakları cins evcil hayvanlar için mamalar satan pet shopların...
Kendi işçisine üç kuruş zam yaparken elleri titreyen kuruluşların, patronların...
Pahalı İlanları dikkat çekiyor...
*
Yaşarken akıllara bile gelmeyen insanların ölümlerinden sonra verilen bu ilanlar, bir kederli gün dayanışmasıymış gibi görünse de, aslında acı bir gülümsemeye vesile olmaktan başka bir anlam ifade etmiyor...
*
Kimileri de, bu gibi felaketlerden sonra hep yaptıkları gibi hiç zaman kaybetmeden, Soma için yardım konserleri, futbol maçları ve benzer etkinlikler düzenlemeye soyunuyor...
Bunlara göre, insanlar maç izlemeden, şarkı dinlemeden, doğrudan yardım ve bağış yapamıyor...
*
Futbol kulüpleri ortaya atılıyor, yabancı transferlerden ünlü bir futbolcunun ne kadar bağış yaptığı, Arda’nın son maçına üzgün çıkacağı ballandırıla ballandırıla günlerdir yazılıyor...
İlanlar, reklamlara dönüyor...
*
Bugüne kadar bu işler hep böyle, “cenaze kamberi” havasında yapıldığı, inandırıcılığının olmadığı ve her şey üç gün sonra unutulduğu için felaketlerin bir türlü sonunun gelmediği ne yazık ki yine fark edilmiyor...
*
Oysa insanın değerinin ölmeden önce bilinmesi gerekiyor...  
*
Bu nedenle, gelir dağılımın adaletli olması, kaliteli sağlık ve eğitim hizmetinden sadece parası olanların değil, herkesin eşit yararlanması, zengin ve yoksul ayrışmasının her geçen gün daha da keskinleşmesinin önüne geçilmesi için mücadele edilmeden ölenlerin arkasından boy boy ilanlar verilmesinin, etkinlikler düzenlenmesinin ne derece samimi olduğunun sorgulanması kaçınılmaz oluyor...
*
Bu tablo bütün çıplaklığıyla ortada dururken ateşin, bir kez daha düştüğü yeri yakacağı gerçeği çok net görülüyor...

Mustafa Tuğrul Turhan





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder