İnsan Değeri Ne
Zaman Bilinmeli?...
Gazetelerde
günlerdir boy boy başsağlığı ilanları yayımlanıyor...
Çoğu,
acının rengine bürünmüş...
Yazılar
siyah zemin üzerinde...
*
Yerin
metrelerce altında yaşamını kaybeden işçilerin bir aylık gelirlerini verseler
de kapısının önünden bile geçemeyecekleri, İstanbul’un ünlü gece kulüplerinin...
Çocuklarını
asla ve asla gönderemeyecekleri özel üniversitelerin...
Hiçbir
zaman tasarruf mevduatı hesabı açamayacakları, ancak ve ancak yüksek faizle
kredi borçlanması yapabilecekleri bankaların...
Bırakın
çocuklarının düğünlerini yapmayı, ömürleri boyunca bir gece yatamayacakları beş
yıldızlı otellerin...
Kendi
karınlarını zor doyurduklarından, hiçbir
zaman sahip olmayacakları cins evcil hayvanlar için mamalar satan pet
shopların...
Kendi
işçisine üç kuruş zam yaparken elleri titreyen kuruluşların, patronların...
Pahalı
İlanları dikkat çekiyor...
*
Yaşarken
akıllara bile gelmeyen insanların ölümlerinden sonra verilen bu ilanlar, bir
kederli gün dayanışmasıymış gibi görünse de, aslında acı bir gülümsemeye vesile
olmaktan başka bir anlam ifade etmiyor...
*
Kimileri
de, bu gibi felaketlerden sonra hep yaptıkları gibi hiç zaman kaybetmeden, Soma
için yardım konserleri, futbol maçları ve benzer etkinlikler düzenlemeye
soyunuyor...
Bunlara
göre, insanlar maç izlemeden, şarkı dinlemeden, doğrudan yardım ve bağış
yapamıyor...
*
Futbol
kulüpleri ortaya atılıyor, yabancı transferlerden ünlü bir futbolcunun ne kadar
bağış yaptığı, Arda’nın son maçına üzgün çıkacağı ballandırıla ballandırıla
günlerdir yazılıyor...
İlanlar,
reklamlara dönüyor...
*
Bugüne
kadar bu işler hep böyle, “cenaze kamberi” havasında yapıldığı,
inandırıcılığının olmadığı ve her şey üç gün sonra unutulduğu için felaketlerin
bir türlü sonunun gelmediği ne yazık ki yine fark edilmiyor...
*
Oysa
insanın değerinin ölmeden önce bilinmesi gerekiyor...
*
Bu
nedenle, gelir dağılımın adaletli olması, kaliteli sağlık ve eğitim hizmetinden
sadece parası olanların değil, herkesin eşit yararlanması, zengin ve yoksul
ayrışmasının her geçen gün daha da keskinleşmesinin önüne geçilmesi için mücadele
edilmeden ölenlerin arkasından boy boy ilanlar verilmesinin, etkinlikler
düzenlenmesinin ne derece samimi olduğunun sorgulanması kaçınılmaz oluyor...
*
Bu
tablo bütün çıplaklığıyla ortada dururken ateşin, bir kez daha düştüğü yeri yakacağı
gerçeği çok net görülüyor...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder