İş Buralara
Varırken Nerelerdeydiniz?
Çayyolu’na
son bir yıl içinde on beşin üzerinde özel okul açıldı, kimse ne oluyor demedi,
hatta alkış tuttu...
Çünkü
bölgenin sosyoekonomik yapısı bu okulları bağrına basmaya çok müsaitti...
Zaten
açılmalarının esbabı mucibesi de buradaydı...
Sermaye,
bir taraftan Çayyolu’ndaki hızlı yapılaşma ve yoğunluk artışını, diğer taraftan
da hükümetin dershaneleri kapatma yönündeki kararını dikkate almış ve bunun
sonucu olarak da özel okullar bölgede mantar gibi çoğalmıştı...
*
Oysa
ülke Çayyolu’ndan ibaret değildi...
Herkesin
çocuklarını özel okullara göndermesine olanak yoktu...
Yıllık
on beş, yirmi binlerden başlayan ücretleri ancak belli bir gelir düzeyine sahip
olanlar ödeyebilirdi...
Ya
ödeyemeyenler...
Onların
çocukları ne olacaktı?
Can
alıcı soru buydu, ama kimseler bunun üzerinde durmuyordu...
*
Lafa
geldiğinde, haktan hukuktan özgürlükten yana olmak kolaydı...
İş
kendi çocuklarına geldiğinde, herkes benimki farklı olsun, ayrıcalıklı olsun
istiyordu...
Gerçek
buydu...
Ve
tesadüf olsa gerek (!) kimi özel okulların reklam sloganları da böyleydi...
Ayrıcalıklı,
farklı ve gözü yükseklerde olanlar, şeklindeydi...
*
Kaderin
cilvesine bakın ki, Çayyolu bölgesinde oturanların çoğunluğu kendisini sosyal
demokrat, hatta daha da ötesinde görenlerdi; ama özel okulların en fazla rağbet
gördüğü yer de bu bölgeydi...
Çünkü
aslında kazın ayağı göründüğü gibi değildi...
Gemisini
kurtaran kaptandı...
*
İşte
aslında birileri fark etmese de AKP’nin eğitim politikası da bu çelişkiden
yararlanarak yol alıyordu...
Parası
olanlar, çocuklarını özel okullara gönderiyor; özel okullar, görünüşte kendi içinde
dinci, Atatürkçü olarak guruplaşıyor, esasta sermaye para kazanıyordu...
Parası
olmayıp da gelecek vadedenler uzundur cemaatin kontrolündeydi, geriye kalanlarda
devlet okullarında kaderine mahkum oluyordu...
Nihayet
belirli bir kesimin çoktandır elini çektiği devlet okulları, giderek AKP’nin “dindar
nesiller” yetiştirme hevesinin esiri olup, imam hatiplere dönüştürüldü...
Bu
dönüşüm ülkeyi örümcek ağı gibi sardı...
Eğitim-
Sen gibi meslek kuruluşlarının haykırışları duyulmadı, ateş düştüğü yeri
yaktı...
*
AKP
ve özellikle de Tayyip Erdoğan, cemaatle kapışınca dershanelerin yanı sıra
onların okullarını da hedef aldı ve seçim öncesinde kitlelere, “AK Parti
davasına gönül vermişlere sesleniyorum siz de gelin devletin okulları bize
yeter başka bir şey istemiyoruz deyin."diye seslendi...
Bu
çağrı, sayıları oldukça fazla olan yoksul kesimlerde yankı buldu...
Seçimleri
AKP’nin kazanmasında da etkili oldu...
Çocuklarını
paralı okullara gönderme olanağına sahip olanlarsa bunu fark bile etmedi...
Çayyolu
da bu kategorideydi...
*
Şimdi
Avni Akyol ilköğretim okulunun bir bölümü imam hatip statüsüne alınacak diye kıyametler
koparılmaya kalkılıyor...
Neden?
Çayyolu
bu ülkenin bir parçası değil mi?
Bütün
ülkede olabilir de burada olamaz mı?
*
Çayyolu'nda,
özel okul enflasyonu yaşanıp da gariban halk çocukları devlet okullarında
okumaya mahkum edilirken, fırsat eşitliği ayaklar altına alınırken ve nihayet,
devlet okulları AKP’nin insafına ve dindar nesiller yetiştirme politikasına
terk edilirken seslerini çıkartmayıp özel okullara alkış tutanlar, önce oturup
nerede yanlış yaptıklarını sorgulamalı...
Sonra
da “dün iş buralara varırken nerelerdeydiniz” sorusuna “makul ve mantıklı” bir
cevap vermeli...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder