Kobani
Bahane...
HDP
tarafından 1 Kasım Kobani ile dayanışma günü ilan edildi...
Bu
ilan, Kobani’de sürekli savaş olacağını ve her yıl 1 Kasım günü bütün dünyada
Kobani ile dayanışma içinde olunduğunu gösteren eylemler yapılacağını
çağrıştırıyor...
Bu
yönüyle de bazılarının bu gibi sürekli savaş, direniş gibi durumlardan mutlu
olduğunu, “gel tamam sen ne istiyorsan öyle yap, iktidar sende olsun “ denilse
bile “olmaz ben direnmeyi seviyorum”
diyeceğini düşündürüyor...
Şaka
gibi gelebilir ama var böyleleri...
*
Gelelim
sadede...
Bugün
güneydoğuda bazı merkezlerde bu dayanışma günü gösterileri yapıldı, beklenenin
aksine olay yaşanmadı...
İlginçtir
bu gösteriler, Van ve Diyarbakır’da çok sayıda katılan olmasına karşılık,
medyada pek de yer almadı...
Sanki
o internete düşen tapelerden bildiğimiz sansür mekanizması yine çalışmıştı...
*
Önceki
gün Peşmerge’yi karşılama, bugün Kobani’yle dayanışma, hepsi bahane esas mesele
güç gösterisi, “buralar artık bizim hakimiyetimizde” mesajının verilmesi...
Nitekim
sadrazam, devlet nerede diyenlere, “devlet ülkenin her yerinde” diye yanıt
verse de buna inanmak çok güç...
*
Bozuk
bir saat bile günde iki kez doğru zamanı gösterir...
Bunun
gibi Recep Tayyip Erdoğan’ın da doğru söylediği olmuyor değil...
Mesela
Kobani konusunda dünyanın gösterdiği hassasiyeti anlamadığını ifade ederken doğru
söylüyor...
Sahi
nedir bu Kobani sevdası?
Anlayan
beri, gelsin...
Erdoğan’ın
dediği gibi, sivillerin hepsi bize sığındığından Kobani’de topu topu ikibin
civarında her şeyi göze almış PYD’li militan var...
Ve
Evet, Kobani’ye gelene kadar İdlib, Hama, Humus yanarken binlerce insan
öldürülürken neredeydi acaba bugün Kobani için “yanıp tutuşanlar” ve gösteri
yapanlar...
*
Dedik
ya Kobani bahane, Kürt milliyetçiliği şahane...
Lakin
bunu tespit etmek yetmiyor...
Gereğini
de yapmak; Türkiye cumhuriyeti yurttaşı olmaya karşı çıkıp bu ülkeyi bölmek
isteyenlere anlayacakları dilden konuşmak, yürümediği belli olan “çözüm süreci”
yerine özellikle bölgesel konjonktüre uygun başka köklü çözümler üretmek gerekiyor...
Mustafa
Tuğrul Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder