2 Kasım 2014 Pazar

Pazar Üçlemesi...


MİDİBÜS KAZASI

Şaşırıyor bir midibüse 46 kişinin binmesine...
İlk defa duyuyormuş gibi...
Halbuki, sabah işe geç kalmamak, akşam evine dönebilmek için kapasitesinin iki katı, belki daha fazla yolcu alan tıkış tıkış minibüse zor biniyor kendisi...
Şoför, “Trafik polisi var çökün” deyince dizlerini kırıp “çöken” o değil sanki...
Traktör römorklarında işe giderken her yıl yüzlerce tarım işçisinin yaşamını yitirdiği ülke, kendisinin de yaşadığı ülke değil gibi...
E toplumsal hafıza bu bizde...
Unutuyor ve şaşırıyor...
*
Maden Ocaklarında meydana gelen her faciadan sonra aynı şeylerin söylenip, yine aynı kazaların yaşandığını unutuyor...
PKK ile görüşen şerefsizdir deyip, sonra devlet görüştü biz değil diyenleri unutuyor...
İçinde bulunduğu ekonomik, sosyal, kültürel sorunlardan yakınıyor; bunları yaşatanların oniki yıldır iktidarda olduğunu unutuyor...
Gidip yine onları seçiyor...
Sonra başına gelenlere yeniden şaşırıyor...

MAAŞ UÇURUMU

Adet olduğu üzere, kendi maaş ve ücretine üç kuruş zam yapılıp hayal kırıklığı yaşadığında milletvekili maaşlarına takılıyor...
Milletin kendisine sapıyla vekiline kepçeyle veriyorsun diye kızıyor...
O vekilin maaşa ihtiyacı olmadığını, durumu iyi olmasa zaten vekil olamayacağını aklına bile getirmiyor...
*
Yolsuzluk iddiasıyla tutuklanan Türk Hava Kurumu Genel Başkanı emekli general’in, kurumun yan kuruluşlarından da aldıklarıyla toplamda ellibin Türk lirası aylık geliri olduğunu ve vekil maaşlarını birkaç kez katladığını pek de önemsemiyor...
Keza, küçük şirketlerin bile yöneticilerine ciddi ücretler ve altlarına otomobil verdiğini, ceo’larının maaşlarınınsa dudakları uçuklattığını fark etmiyor...
*
Sadece milletvekili maaşlarına takılıp kaldığı için zengin ve yoksul arasındaki uçurumun son oniki yılda akıl almaz oranda derinleştiğini görmüyor...
Gidip yine bu düzenin mimarlarına oy veriyor...

CEMAAT VE İHANET

Hüseyin Gülerce için Fetullah Gülen cemaatinin Türkiye sorumlusuydu demek yetmez, hoca efendinin Türkiye ayağıydı demek çok daha doğru bir tanımlama olur her halde...
Cemaatle yollar ayırmış, veryansın ediyor şimdi...
Hürriyette Ahmet Hakan’a verdiği röportajda, neler diyor neler...
*
Mesela 17 Aralık yolsuzluk operasyonuyla ilgili olarak, “AK partinin ilk on yılında Türkiye’de hiç yolsuzluk olmamış, ihalelerde hiç kayırma olmamış da son iki senede rüşvet, yolsuzluk almış yürümüş... Buna inanmam, bıçağın üzerinde yolsuzluk ve rüşvet yazıyor, saplayan ise bunu darbe olarak saplıyor. Bu bir darbe girişimiydi.” Diye konuşuyor...
Yolsuzlukların üstünün kapatıldığı eleştirilerine karşı, 17 Aralık operasyonunda hedef gösterilen kişilerin hemen cezalandırılması halinde hükümetin de gideceğini, surda gedik açılırsa gerisinin geleceğini tabanın fark ettiğini ve “Hükümet devrilirse ülke istikrarsızlığa gider, CHP ve MHP gelir, dolayısıyla biz buna destek vermiyoruz.” Diyerek AK partiye sahip çıktı diyor...
Cemaatin devlette kadrolaşmasına ne diyorsunuz sorusuna, “Bürokrasiye insan yetiştirilmesine evet... Ama o insanların neyi nasıl yapacakları cemaatten alacakları talimatla yerine getirmelerine hayır...” Diye yanıt veriyor...
Tabi insan “bak sen” demekten kendini alamıyor...
*
Uzatmayalım...
Bütün bu işler olurken, işler iyi giderken yıllarca “hoca efendisinin” buyruklarını yerine getirip, cemaatin itibarlı adamı ayaklarında Hükümete ayar verdikten sonra şimdi bu açıklamaları yapmaya utanmıyor...
Çapının ne olduğunu da açıkça ortaya koyuyor...
Demek ki, dönekler ve ihanet edenler hep aynı oluyor...
Ar damarları bulunmuyor...

Mustafa Tuğrul Turhan











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder