Santralin Önü Zeytin Ağacı...
Altı
bin zeytin ağacı kesiliyor...
Termik
santralin kurulacağı yer inşaata hazır duruma getiriliyor....
Danıştay’ın
yürütmeyi durdurma kararı iş işten geçtikten sonra uygulamaya konuluyor...
Böylece,
geciken adaletin adaletsizlik olduğu bir kez daha kanıtlanıyor...
Yani
neresinden bakarsan bak, tam bir “Geçti
Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye” durumu yaşanıyor...
*
Oysa
bunun böyle olacağı yürütmenin durdurulması talebini içeren dilekçe Danıştay’a
verilip dava Eylül ayında görülmeye başlandığında belli...
Davaya
bakan Danıştay 6. Dairesi, pek ala hiç vakit geçirmeden yürütmeyi durdurup,
dosya üzerindeki incelemesini bundan sonra yapabilir...
Ama
nedense bunu yapmıyor...
*
Kamuoyu
zeytin ağaçların kesilmesinin baş sorumlusu olarak, Soma’da termik santral
kuracak olan Kolin İnşaat şirketini görüyor...
Oysa
ağaçların kesilmesinin yolunu, Bakanlar
Kurulunun 2014/6272 sayılı kararı ile o zeytinlikleri termik santral yapımı
amacıyla kamulaştırarak, Kolin şirketine tahsis eden AKP hükümeti açıyor...
*
Kolin şirketi, zeytin ağaçlarını yerli linyit
kömürüyle çalışacak 510 MW gücünde bir santral kurmak için kesiyor...
Peki değer mi?
Kurulacak santralin yanı başında halen faaliyete
devam eden SEAŞ şirketine ait 1030 MW kurulu güce sahip termik santral, yük
tevzi talimatları çerçevesinde neredeyse %40 kapasiteyle çalışırken, yeni bir
santral kurulmaya çalışılıyor...
Yerli linyit rezervlerinin yüksek oranda kükürt
içermesi nedeniyle çevreye yapacağı olumsuz etkiler de dikkate alındığında, Soma
da bir santral daha kurulmasının, binlerce zeytin ağacının feda edilmesine değmeyeceği
anlaşılıyor...
*
2013 yılı verilerine göre; toplam elektrik üretiminin
% 43.8’inin doğalgaz ve % 24.8’inin hidrolik kaynaklar kullanılarak gerçekleştirildiği
ve yerli linyit kömürüyle yapılan elektrik üretimi miktarının, toplam
üretiminin sadece % 12,6 sına tekabül ettiği dikkate alındığında, altı bin
zeytin ağacı kesilerek, Somada bir santral daha kurulmasının pek de fizibıl olmadığı
görünüyor...
*
Elektrik üretiminin, başta hidrolik olmak üzere,
güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir kaynaklar kullanılarak yapılmasına öncelik
verilmesi gerekirken, büyük ölçüde çevre sorunları yaratacak kalitesiz yerli
linyite dayalı üretim planlarının, yerli kaynak kullanımı nedeniyle “millici”
bir politika olarak gösterilmesi, üretimin %43 oranıyla neredeyse yarısına
yakınının ithal doğalgaz ve % 12.3 oranıyla da ithal kömür ile yapılıyor olması
karşısında, bir aldatmaca olmanın ötesine geçemiyor...
*
Hal böyle olunca da termik santral kurmak için altı
bin zeytin ağacını kesmek, bir doğa katliamı oluyor...
Halk tabiriyle söylemek gerekirse; “atılan taş
ürkütülen kurbağaya değmiyor.”
*
Unutmadan, zeytin ağaçlarının katledilmesi sorumluluğunun,
sadece Kolin şirketinde değil, aynı zamanda ona bu yolu açan AKP hükümeti ile geciken adalette olduğunu da bir kenara yazmak gerekiyor...
Mustafa
Tuğrul Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder