Bizim ülke siyasetinin,
yolsuzluklarla derdi yoktur...
Özellikle
MHP ve CHP’nin yaptığı gibi koalisyona girme şartlarından biri olarak 17-25
Aralık süreci diye adlandırılan 4 eski bakan hakkındaki dosyaların yeniden
açılmasını ileri sürmek, kamuoyuna “bakın işte yolsuzlukların üzerine gideceğiz
diye verdiğimiz sözü tutuyoruz” demiş olmak için yapılan bir göstermelik
tavırdır...
*
Zira
herkes çok iyi bilmektedir ki, yolsuzluk meselesi 17-25 Aralık ve dolayısıyla 4
eski bakanla sınırlı değildir...
*
Dolayısıyla
yolsuzluk konusunda, AKP’nin iktidara gelir gelmez yaptığı gibi “mecliste bir
soruşturma komisyonu kurularak, yolsuzluklarla ilgili tüm ihbar ve iddiaların
ele alınacağı söylenmedikçe 17-25 Aralık sakızı, sadece ve sadece göz boyamaya
yönelik olacaktır...
*
Hele
HDP, yolsuzluk konuyla ilgili hiç samimi
değildir...
*
Onun
tek şartı Apo’nun tecridinin kaldırılması ve “Çözüm Süreci” görüşmelerine Apo
ile devam edilmesidir...
*
HDP’nin
bırakın tüm yolsuzluk iddialarını, 17-25 Aralık sürecinden sonra ortaya atılan 4
eski bakanla ilgili yolsuzluk iddialarıyla da meselesi yoktur...
*
!7-25
Aralıktan sonra 4 eski bakanla ilgili olarak kurulan soruşturma komisyonuna
verdiği tek üyeyi de, bakanların yüce divana gönderilmesi yönünde oy kullansa
AKP ile ters düşüleceği, gönderilmemesi yönünde oy kullansa kamuoyu nezdinde
yolsuzluklara hassasiyet göstermediklerinin ortaya çıkacağı endişesiyle, sudan
bahaneler ileri sürerek istifa ettirmiş olmaları, bu tutumlarının en somut
göstergesidir...
*
Kaldı
ki, yolsuzluk meselesi 17-25 Aralık ve 4 eski bakanla sınırlı tutulduğu sürece
AKP, bu bakanları feda etmeye çoktan hazırdır...
*
Ayrıca,
meclis genel kurulunca daha önce karara bağlanmış olan bir konunun aritmetik
değişti gerekçesiyle yeniden ele alınmasının hukukiliği de ayrı bir tartışma
konusudur...
*
Bilindiği
üzere bu yolu iktidara gelir gelmez AKP açmış, bir önceki dönemde mecliste
haklarında yüce divan kararı verilmemiş olan, Başbakan, Enerji ve Tabii
kaynaklar ve Bayındırlık ve İskan Bakanı hakkındaki dosyaları yeniden gündeme
taşımış ve meclis çoğunluğuna sahip olması sayesinde, önceki meclis kararına
rağmen yeni bir genel kurul kararı çıkartarak bakanları yüce divana göndermiş,
bunun ne kadar hukuka uygun olduğu o dönemde de tartışılmıştır...
*
Meclis
soruşturma komisyonlarının tarihi bakıldığında, soruşturmaların hukuk esas
alınarak değil siyasi kaygılar gözetilerek yapıldığını açıkça görülecektir...
*
Bakmayın
siz şimdi 17-25 Aralıkla sınırlandırılarak yolsuzlukların üzerine gidilmesinin
koalisyon kurma şartı olarak ileri sürülmesine, MHP ve HDP’nin aynı koalisyonda
olmaları oldukça zor olduğuna ve bu durumda AKP’siz bir koalisyon
kurulamayacağına göre, AKP bu şartı kabul eder ve koalisyon kurulur, önemli
olan o koalisyon ortaklarının vereceği üyelerle kurulacak soruşturma komisyonundaki
üyelerin, ve sonrasında genel kurul üyelerinin, koalisyon bozulmasın diye yüce
divana gerek yoktur yönünde mi, yoksa koalisyonu bozmaya ve iktidardan gitmeyi
göze alarak hukukun gereği yönünde mi oy kullanacaklarıdır...
*
Olmaz
olmaz demeyin, Erbakan başkanlığındaki Refah Partisinin, ANAP ve Doğru Yol Partilerince
kurulmuş olan ANA-YOL hükümeti döneminde önceki Başbakan Tansu Çiller ile
Enerji Bakanı hakkında, TEDAŞ ihalelerinde yolsuzluk yaptıkları iddiasını ileri
sürerek verdiği gensoru sonucunda Çiller ve Bakanı hakkında soruşturma
komisyonu kurulmasını sağladığı, ancak daha sonra Çiller ve Doğru Yol
Partisiyle hükmet ortağı olup, o soruşturma komisyonunda Refah Partili üyelerin
Çiller ve Bakanının yüce divana gönderilmesine gerek yoktur yönünde oy
kullandığı, yakın siyasi tarihi hatırlayanların hala hafızalarındadır...
*
Bizim
ülke siyasetinin, yolsuzluklarla derdi yoktur...
*
Biz
de yolsuzluk meselesi, sadece iktidara gelmek amacıyla, iktidardaki partiyi
yıpratmak için kullanılan bir araçtır...
*
Gerisi
lafı güzaftır...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder