12 Haziran 2015 Cuma

Bizim ülke siyasetinin, yolsuzluklarla derdi yoktur...


Özellikle MHP ve CHP’nin yaptığı gibi koalisyona girme şartlarından biri olarak 17-25 Aralık süreci diye adlandırılan 4 eski bakan hakkındaki dosyaların yeniden açılmasını ileri sürmek, kamuoyuna “bakın işte yolsuzlukların üzerine gideceğiz diye verdiğimiz sözü tutuyoruz” demiş olmak için yapılan bir göstermelik tavırdır...
*
Zira herkes çok iyi bilmektedir ki, yolsuzluk meselesi 17-25 Aralık ve dolayısıyla 4 eski bakanla sınırlı değildir...
*
Dolayısıyla yolsuzluk konusunda, AKP’nin iktidara gelir gelmez yaptığı gibi “mecliste bir soruşturma komisyonu kurularak, yolsuzluklarla ilgili tüm ihbar ve iddiaların ele alınacağı söylenmedikçe 17-25 Aralık sakızı, sadece ve sadece göz boyamaya yönelik olacaktır...
*
Hele HDP,  yolsuzluk konuyla ilgili hiç samimi değildir...
*
Onun tek şartı Apo’nun tecridinin kaldırılması ve “Çözüm Süreci” görüşmelerine Apo ile devam edilmesidir...
*
HDP’nin bırakın tüm yolsuzluk iddialarını, 17-25 Aralık sürecinden sonra ortaya atılan 4 eski bakanla ilgili yolsuzluk iddialarıyla da meselesi yoktur...
*
!7-25 Aralıktan sonra 4 eski bakanla ilgili olarak kurulan soruşturma komisyonuna verdiği tek üyeyi de, bakanların yüce divana gönderilmesi yönünde oy kullansa AKP ile ters düşüleceği, gönderilmemesi yönünde oy kullansa kamuoyu nezdinde yolsuzluklara hassasiyet göstermediklerinin ortaya çıkacağı endişesiyle, sudan bahaneler ileri sürerek istifa ettirmiş olmaları, bu tutumlarının en somut göstergesidir...
*
Kaldı ki, yolsuzluk meselesi 17-25 Aralık ve 4 eski bakanla sınırlı tutulduğu sürece AKP, bu bakanları feda etmeye çoktan hazırdır...
*
Ayrıca, meclis genel kurulunca daha önce karara bağlanmış olan bir konunun aritmetik değişti gerekçesiyle yeniden ele alınmasının hukukiliği de ayrı bir tartışma konusudur...
*
Bilindiği üzere bu yolu iktidara gelir gelmez AKP açmış, bir önceki dönemde mecliste haklarında yüce divan kararı verilmemiş olan, Başbakan, Enerji ve Tabii kaynaklar ve Bayındırlık ve İskan Bakanı hakkındaki dosyaları yeniden gündeme taşımış ve meclis çoğunluğuna sahip olması sayesinde, önceki meclis kararına rağmen yeni bir genel kurul kararı çıkartarak bakanları yüce divana göndermiş, bunun ne kadar hukuka uygun olduğu o dönemde de tartışılmıştır...
*
Meclis soruşturma komisyonlarının tarihi bakıldığında, soruşturmaların hukuk esas alınarak değil siyasi kaygılar gözetilerek yapıldığını açıkça görülecektir...
*
Bakmayın siz şimdi 17-25 Aralıkla sınırlandırılarak yolsuzlukların üzerine gidilmesinin koalisyon kurma şartı olarak ileri sürülmesine, MHP ve HDP’nin aynı koalisyonda olmaları oldukça zor olduğuna ve bu durumda AKP’siz bir koalisyon kurulamayacağına göre, AKP bu şartı kabul eder ve koalisyon kurulur, önemli olan o koalisyon ortaklarının vereceği üyelerle kurulacak soruşturma komisyonundaki üyelerin, ve sonrasında genel kurul üyelerinin, koalisyon bozulmasın diye yüce divana gerek yoktur yönünde mi, yoksa koalisyonu bozmaya ve iktidardan gitmeyi göze alarak hukukun gereği yönünde mi oy kullanacaklarıdır...  
*
Olmaz olmaz demeyin, Erbakan başkanlığındaki Refah Partisinin, ANAP ve Doğru Yol Partilerince kurulmuş olan ANA-YOL hükümeti döneminde önceki Başbakan Tansu Çiller ile Enerji Bakanı hakkında, TEDAŞ ihalelerinde yolsuzluk yaptıkları iddiasını ileri sürerek verdiği gensoru sonucunda Çiller ve Bakanı hakkında soruşturma komisyonu kurulmasını sağladığı, ancak daha sonra Çiller ve Doğru Yol Partisiyle hükmet ortağı olup, o soruşturma komisyonunda Refah Partili üyelerin Çiller ve Bakanının yüce divana gönderilmesine gerek yoktur yönünde oy kullandığı, yakın siyasi tarihi hatırlayanların hala hafızalarındadır...
*
Bizim ülke siyasetinin, yolsuzluklarla derdi yoktur...
*
Biz de yolsuzluk meselesi, sadece iktidara gelmek amacıyla, iktidardaki partiyi yıpratmak için kullanılan bir araçtır...
*
Gerisi lafı güzaftır...

Mustafa Tuğrul Turhan

  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder