9 Ağustos 2015 Pazar

Neden Bu Haldeyiz?

Kitap okumayı bırakın, gazete bile okumayan bir toplum olduğumuz için Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) açıkladığı basına yansıyan en son istatistik haberlerinin de okunduğunu sanmıyorum...
*
TÜİK, ilk kez kütüphaneler ile ilgili istatistikleri kamuoyuyla paylaştı ve buna göre; resmi okul, özel okul ve özel kurs kütüphanelerinin sayısının 2014 yılında yüzde 9,4 azalarak 27 bin 948'e gerilediğini ve geçen yıl, önceki yıla göre çeşitli nedenlerle 2899 kütüphanenin kapandığını  77 milyon nüfusluk Türkiye Cumhuriyeti’nde halk kütüphanelerinin 1 milyon 209 bin 766 üyesi bulunduğunu açıkladı...
*
Böylece, TÜİK’in açıkladığı kütüphane istatistikleri, bir taraftan ilk paragrafımızdaki kanaati doğrularken, bir taraftan da Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun temel nedenlerinden birisini gözler önüne sermiş oldu...
*
Zira okumayan, edebiyat, sanat ve müzikle uğraşmayan, kültür yoksunu toplumlar, her geçen gün cehaletin karanlığına sürüklenir ve sonunda insan onuruna layık olmayan baskıcı yönetimlere mahkum olurlar...
*
Alman filozof Nietzsche, bu durumu sosyal medyada paylaşmaktan keyif aldığımız şu ünlü sözüyle anlatmaktadır: ''Cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır! Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir..."
*
İyi de biz neden bu haldeyiz, nasıl bu hale geldik; daha doğrusu neden kitap, gazete okuma oranımız her geçen gün düşüş seyri izledi, yazarlarımız, sanatçılarımız azaldı?...
*
Neden artık Yaşar Kemal’ler, Orhan Kemal’ler, Kemal Tahir’ler, Fakir Baykurt’lar, Orhan Veli, Ahmet Arif, Cemal Süreya’lar, İdil Biret'ler, Fazıl Say'lar çıkmıyor?...
*
Bunda, özellikle son yıllarda iyice artan internet ve sosyal medya kullanımı kolaycılığının, her şeyin fotoğrafını çekip anında herkese gösterme imkanı sunan akıllı telefonlarımızın, Facebook, Instagram gibi bunu teşvik eden programların, kitapların süs malzemesi gibi salt ticari kaygılarla basılmasının hatta, sesli hale getirilip CD’lere yüklenmesinin, mankenlerin, şarkıcıların yazarlığa soyunmasının, yayınevlerinin salt kar gayesiyle sosyal içerikli edebi kitaplardan ziyade bunları basmasının payı ne ölçüde acaba?...
*
Öyle veya böyle sonuçta, TÜİK’in kütüphaneler ile ilgili istatistiklerinin söylediği acı gerçekte, bizim de payımız yok mu?..
*
Düşünmek gerek!...

Mustafa Tuğrul Turhan




  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder