Neden Bu
Haldeyiz?
Kitap
okumayı bırakın, gazete bile okumayan bir toplum olduğumuz için Türkiye
İstatistik Kurumunun (TÜİK) açıkladığı basına yansıyan en son istatistik
haberlerinin de okunduğunu sanmıyorum...
*
TÜİK,
ilk kez kütüphaneler ile ilgili istatistikleri kamuoyuyla paylaştı ve buna göre;
resmi okul, özel okul ve özel kurs kütüphanelerinin sayısının 2014 yılında
yüzde 9,4 azalarak 27 bin 948'e gerilediğini ve geçen yıl, önceki yıla göre
çeşitli nedenlerle 2899 kütüphanenin kapandığını 77 milyon nüfusluk Türkiye Cumhuriyeti’nde
halk kütüphanelerinin 1 milyon 209 bin 766 üyesi bulunduğunu açıkladı...
*
Böylece,
TÜİK’in açıkladığı kütüphane istatistikleri, bir taraftan ilk paragrafımızdaki
kanaati doğrularken, bir taraftan da Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun temel
nedenlerinden birisini gözler önüne sermiş oldu...
*
Zira
okumayan, edebiyat, sanat ve müzikle uğraşmayan, kültür yoksunu toplumlar, her geçen
gün cehaletin karanlığına sürüklenir ve sonunda insan onuruna layık olmayan baskıcı
yönetimlere mahkum olurlar...
*
Alman
filozof Nietzsche, bu durumu sosyal medyada paylaşmaktan keyif aldığımız şu
ünlü sözüyle anlatmaktadır: ''Cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim
hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim
yaptığını zanneder. Cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama
hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır! Böyle bir seçimle iktidara
gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve
madrabaz hainlerdir..."
*
İyi
de biz neden bu haldeyiz, nasıl bu hale geldik; daha doğrusu neden kitap,
gazete okuma oranımız her geçen gün düşüş seyri izledi, yazarlarımız,
sanatçılarımız azaldı?...
*
Neden
artık Yaşar Kemal’ler, Orhan Kemal’ler, Kemal Tahir’ler, Fakir Baykurt’lar,
Orhan Veli, Ahmet Arif, Cemal Süreya’lar, İdil Biret'ler, Fazıl Say'lar çıkmıyor?...
*
Bunda,
özellikle son yıllarda iyice artan internet ve sosyal medya kullanımı
kolaycılığının, her şeyin fotoğrafını çekip anında herkese gösterme imkanı
sunan akıllı telefonlarımızın, Facebook, Instagram gibi bunu teşvik eden
programların, kitapların süs malzemesi gibi salt ticari kaygılarla basılmasının
hatta, sesli hale getirilip CD’lere yüklenmesinin, mankenlerin, şarkıcıların
yazarlığa soyunmasının, yayınevlerinin salt kar gayesiyle sosyal içerikli edebi
kitaplardan ziyade bunları basmasının payı ne ölçüde acaba?...
*
Öyle
veya böyle sonuçta, TÜİK’in kütüphaneler ile ilgili istatistiklerinin söylediği
acı gerçekte, bizim de payımız yok mu?..
*
Düşünmek
gerek!...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder