Barış Tamam da
İçeriği ve Bedeli Ne?...
Ağacı
görüp ormanı görmezsek hiçbir yere varamayız...
Gün,
“terörün” istediği ve yaratmaya çalıştığı kargaşa, korku ve isyan ortamında
duygusallıklar yaşama günü değil, aklıselim ile hareket edip, soğukkanlı olma günüdür...
*
Birileri,
“barış” diye bağırıyor; birileri, barış diyenleri terörün sorumlusu ilan edip
“terörü” lanetliyor...
Kategorize
olmuşuz ki, hem de nasıl...
Kimse
kimsenin ne dediğini dinlemiyor; kendi doğrularından asla vazgeçip sakin
kafayla düşünerek karşısındakini anlamaya çalışmıyor...
Yıllardır
barış diye bağıranların kim olduklarını, bağlantılarını biliyoruz da şimdilerde
bu barış korosuna yeni katılanları anlamakta zorlanıyoruz...
*
Barış,
öyle sihirli bir sözcük ki, kim buna karşı çıkıp savaş yanlısı olmak veya
görünmek ister...
Elbette
kimse istemez...
Lakin
bu barış neyin barışı, nasıl bir barış, içeriği ve bedeli ne?..
Masum
kültürel, sosyal talepler mi?
Ülkenin
bölünmesi mi?
Ne?...
İşin
bu tarafı hep karanlıkta kalıyor...
*
Suriye
de PYD, Kuzey Irak’ta Peşmerge ve Orta Doğu’da Amerika’nın BOP projesi varken,
barış diyenlerin zaman zaman ağızlardan kaçırdıkları özerklik lafları kafaları
karıştırıyor ve toplumda endişe yaratıyor...
Barış
çağrılarına ihtiyatla ve kuşkuyla bakılıyor; PKK’nın silahlara veda etmesi karşısında
ne istediği bir türlü somutlanmıyor, “ucu açık” olmaktan kurtulamıyor...
AKP’nin
başlattığı “Çözüm süreci” denilen uzlaşma ve PKK ile görüşme sürecinin içeriği,
bırakın toplumu, meclisteki siyasi partilerden bile sır gibi saklanıyor...
Böyle
olunca da maalesef “barış” diye bağırmak yetmiyor...
*
Barışın
içeriği ve bedeli ortaya konulmadan barış diye bağırmak, her terör
saldırısından sonra mızrakları siyasi iktidara çevirmek, geçmişte başka
iktidarlara, şimdilerde Erdoğan’a ve AKP iktidarına muhalif olmanın “yaftası”
olmaktan öteye geçemiyor...
Oysa
barışın, sadece soyut bir çağrı olmaktan çıkartılıp, acilen somuta indirilmesi
hayati önem taşıyor...
*
Ve
kuşkusuz bunun içinde ilk yapılması gereken, soyut barış çağrısı yapanların,
kafalarındaki nihai hedefi, toplumdaki bütün kuşkuları dağıtacak şekilde şeffaf
davranarak ortaya koyması, bir başka ifadeyle eteğindeki taşları dökmesi
gerekiyor...
*
Öyle
ya, barış tamam da içeriği ve bedeli ne, kaçımız bunu bilerek barış istiyor?...
*
Bedeli
özerklik veya bölünmeyse de barışa var mıyız; yoksak ne yapacağız?
*
Demek
ki neymiş, soyut barış çığlıkları atmak, barış için yetmiyormuş...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder