10 Ekim 2015 Cumartesi

Ey Davutoğlu!..

Bütün siyasilerin ağzında bir sağduyu çağrısıdır gidiyor, oysa sağduyuya, halktan önce o çağrıyı yapan siyasilerin ihtiyacı var...
*
Bakın Ankara’da yüze yakın insanımız canından olmuşken, birkaç protesto girişiminden başka, halk sakin...
*
Olayın daha dumanı üstündeyken, TV ekranlarından, uzatılan mikrofonlardan birbirlerine veryansın ederek toplumu gerenlerse, lafta sağduyu çağrısı yapan siyasiler...
*
Sen önce kendin sağduyulu ol demezler mi adama...
*
Hele de devleti yönetenler, hükümet edenler, onların herkesten daha çok sağduyulu olması gerekir...
*
Ama heyhat, Başbakan basın toplantısında HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş’ı topa tutuyor adeta...
*
Demirtaş, Ankara’daki patlamada çoğunlukla siyaseten kendilerine yakın insanların yaşamını yitirmiş olmasının duygusallığıyla, sert açıklamalar yapmış olsa da ülkeyi yönetme iddiasında olan Başbakan’ın daha sakin hareket etmesi ve havayı yumuşatmaya çalışması gerekmez mi?
*
Başbakan muhalefet partileri CHP ve MHP’nin genel başkanlarına görüşme daveti yapıyor, mecliste MHP’den bir fazla milletvekili bulunan HDP’nin eş genel başkanlarından ikisini de davet etmiyor...
*
Hadi Demirtaş’la serleştin, öteki eş başkanı çağır, daha dün o partiden iki vekille aynı bakanlar kurulunda kabine arkadaşlığı yapan sen değil misin, ne değişti şimdi?...
*
Seçimle parlamentoya girmiş bir siyasi partiyi yok saymak, her şeyden önce, demokrasiyi, başka bir deyişle hükümet olarak kendi varlığını inkar etmek olmaz mı?..
*
Parlamento zemininde temsil edilenleri dışlamak, terör dediğin silahlı çözüm isteyenlerin ekmeğine yağ sürmez mi?..
*
Osmanlı döneminden her fırsatta gıptayla bahsetmek, hayranı olmak yetmiyor,  Osmanlının iyilerini, parlak dönemlerindeki yönetim anlayışını içselleştirmek, dersler çıkarmak gerekiyor...
*
Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihatini hatırlasana, ne diyor Edebali...

“ Ey oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana...”
*
Ey Davutoğlu, şimdilik bey sensin, yangına körükle gitmesene, öfkeye öfkeyle karşılık vereceğine, uzlaşma arasana...
*
Parlamentoda temsil edilen bütün partilere eşit mesafede dursana...
*
Memlekette barışın ve huzurun ancak böyle sağlanabileceğini görsene...

Mustafa Tuğrul Turhan




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder