Ey Davutoğlu!..
Bütün
siyasilerin ağzında bir sağduyu çağrısıdır gidiyor, oysa sağduyuya, halktan
önce o çağrıyı yapan siyasilerin ihtiyacı var...
*
Bakın
Ankara’da yüze yakın insanımız canından olmuşken, birkaç protesto girişiminden
başka, halk sakin...
*
Olayın
daha dumanı üstündeyken, TV ekranlarından, uzatılan mikrofonlardan birbirlerine
veryansın ederek toplumu gerenlerse, lafta sağduyu çağrısı yapan siyasiler...
*
Sen
önce kendin sağduyulu ol demezler mi adama...
*
Hele
de devleti yönetenler, hükümet edenler, onların herkesten daha çok sağduyulu
olması gerekir...
*
Ama
heyhat, Başbakan basın toplantısında HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş’ı topa
tutuyor adeta...
*
Demirtaş,
Ankara’daki patlamada çoğunlukla siyaseten kendilerine yakın insanların
yaşamını yitirmiş olmasının duygusallığıyla, sert açıklamalar yapmış olsa da
ülkeyi yönetme iddiasında olan Başbakan’ın daha sakin hareket etmesi ve havayı yumuşatmaya
çalışması gerekmez mi?
*
Başbakan
muhalefet partileri CHP ve MHP’nin genel başkanlarına görüşme daveti yapıyor,
mecliste MHP’den bir fazla milletvekili bulunan HDP’nin eş genel başkanlarından
ikisini de davet etmiyor...
*
Hadi
Demirtaş’la serleştin, öteki eş başkanı çağır, daha dün o partiden iki vekille
aynı bakanlar kurulunda kabine arkadaşlığı yapan sen değil misin, ne değişti
şimdi?...
*
Seçimle
parlamentoya girmiş bir siyasi partiyi yok saymak, her şeyden önce,
demokrasiyi, başka bir deyişle hükümet olarak kendi varlığını inkar etmek olmaz
mı?..
*
Parlamento
zemininde temsil edilenleri dışlamak, terör dediğin silahlı çözüm isteyenlerin
ekmeğine yağ sürmez mi?..
*
Osmanlı
döneminden her fırsatta gıptayla bahsetmek, hayranı olmak yetmiyor, Osmanlının iyilerini, parlak dönemlerindeki yönetim
anlayışını içselleştirmek, dersler çıkarmak gerekiyor...
*
Şeyh
Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihatini hatırlasana, ne diyor Edebali...
“
Ey oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize;
gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize;
hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar
bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana...
Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak,
gayretlendirmek, şekillendirmek sana...”
*
Ey
Davutoğlu, şimdilik bey sensin, yangına körükle gitmesene, öfkeye öfkeyle
karşılık vereceğine, uzlaşma arasana...
*
Parlamentoda
temsil edilen bütün partilere eşit mesafede dursana...
*
Memlekette
barışın ve huzurun ancak böyle sağlanabileceğini görsene...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder