Suriye,
Sarin Gazı ve Yine Macera...
İblid’de kimyasal silah (Sarin gazı) kullanılmasının
ardından ABD Başkanı Trump’tan Suriye’ye “askeri hamleyi düşündüğünü” açıkladı,
Rusya Devlet Başkanı Putin, “titiz ve tarafsız bir soruşturma olana kadar
herhangi birine karşı temelsiz suçlamalar yapmak kabul edilemez” dedi, ve Rusya
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini acilen toplantıya çağırarak, ABD ile yapmış olduğu Suriye'de istenmeyen
olayların önlenmesi ve hava operasyonları sırasında güvenliğin sağlanması
anlaşmasını askıya aldığını duyurdu...
*
Kısacası Suriye’de işler yine karıştı...
*
İşin garibi, bu gelişmelerle birlikte, bizim
başından beri yanlış olan Suriye politikası da, tam da ABD’nin başkanlık
seçimleri ve Esad’ın kısmen güçlenmesi nedeniyle inisiyatif almaktan
uzaklaştığı bir dönemde kısmen düzelmeye başlayıp 2016’nın Aralık ayında Rusya
ve İran ile “Suriye'de ateşkesin genişletilmesi ve Şam yönetimi ile muhalifler
arasında barış görüşmelerinin yeniden başlaması konusunda” anlaşma
sağlanmasıyla düzelme noktasına gelmişken, yeniden maceracı çizgiye döndü...
*
Trump’un, Esad’a karşı bir askeri müdahalede
bulunabileceklerini açıklamasının hemen arkasından Sn. Cumhurbaşkanı R. Tayyip
Erdoğan, daha dört ay önce Rusya ve İran ile yapılan anlaşma sanki
yokmuşçasına, “Teşekkür ederim ama lafta kalmasın. Eğer bu hakikaten icraat
ortaya konulursa, biz de Türkiye olarak, bize ne düşüyorsa yapmaya
hazırız." Dedi...
*
Trump’ın bu savaş ilanı niteliğindeki sözleri
üzerine, olay henüz çok sıcak olup kimyasal silahı kimin kullandığına dair
sağlam bir bilgi yokken, bu kadar aceleyle ve hem de bir tarafta Rusya ve İran
varken “askeri müdahalede göreve hazırız” şeklinde açıklama yapılması, bu
komşularımızla ilişkilerin bozulması pahasına bir savaş ilanı değilse nedir?.
*
Yoksa, Ümit Özdağ ve bazılarının ileri sürdüğü gibi,
bu olay üzerine başlatılacak bir savaş, "hayır"ların önde gitmesi
nedeniyle, 16 Nisan'daki referandumun iptali için bahane mi yapılacaktır?...
*
Çünkü Sarin gazı Suriye’de ilk kez kullanılmamaktadır...
Öyleyse, hem ABD’nin bu ani çıkışı ve hem de bizim
bu celallenmemiz neyin nesidir?..
*
Daha önce de İsrail ve İngiltere Esad’ın kimyasal
silah kullandığı iddialarını dile getirmiş, bunun üzerine Birleşmiş Miletlerce
kurulan bağımsız araştırma komisyonu, yaptığı incelemelerden sonra, Suriye
yönetiminin kimyasal silah kullandığına ilişkin henüz herhangi bir kanıt
bulamadıklarını; ancak muhaliflerin Han el-Asel’de “sarin gazı” kullandıklarını
tespit ettiklerini açıklamıştı...
*
Hatta, Amerikan araştırmacı gazeteciliğinin önde
gelen isimlerinden Pulitzer ödüllü Seymour Hersh’ün imzasını taşıyan bir
haber-analizde; gerçekleştirilen kimyasal silah saldırısının arkasında
Türkiye’nin bulunduğu öne sürülmüş, saldırının sanılanın aksine Esad rejimi
tarafından değil, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bilgisi dahilinde, MİT
ve Jandarma’nın desteğiyle İslamcı El Nusra Cephesi tarafından
gerçekleştirildiği, amacın, ABD’yi Suriye’ye askeri harekat düzenmeleye
zorlamak olduğu iddia edilmiş, Amerikalılar, ‘gerçeği’ öğrenince
Suriye rejimine karşı harekat düzenlemekten vazgeçtiği ifade edilmişti...
*
İş bununla da kalmamış, CHP İstanbul milletvekilleri
Eren Erdem ve Ali Şeker, “Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca, Türkiye’de kimyasal
silah üretildiğine ve bunun Suriye’ye nakledildiğine ilişkin olarak açtığı davanın
iddianamesine dayanarak, “Türkiye’den IŞİD’e kimyasal silah olarak kullanılan Sarin
gazı verildiğine ilişkin iddialarla ilgili basın toplantısı yaparak, bunun bir
savaş suçu olduğunu” dile getirmişler ve iktidarın hedefi olmuşlardı...
*
Kaldı ki, Suriye yönetimi, işler kendi lehinde
yürürken uluslararası bir müdahaleye meydan verecek bir kimyasal saldırıyı niye yapsın?..
*
Kısacası;
Suriye’de yaşanan kimyasal saldırıların böyle bir
geçmişi varken, Rusya devlet başkanı Putin’in ifade ettiği gibi, tarafsız bir
araştırma yapılmadan, şunu veya bunu suçlayarak askeri bir müdahale de
bulunmak, yanlışa yanlışla müdahale etmek olacaktır...
*
Bu da olsa olsa, ya ABD’nin bölgede baştan beri
gerçekleştirilemediği emelleri için girişeceği yeni bir denemenin bahanesi, ya
da işleri bu noktalara getirenlerin suçluluğun telaşı olmaktan öteye bir anlam
taşımayacaktır...
*
Lakin her ne sebeple olursa olsun, Suriye’ye
yapılacak bir askeri müdahaleye Türkiye’nin de bulaştırılması halinde, telafisi
mümkün olamayan kayıpların yaşanacağı apaçık ortadadır...
--0--
http://haber.sol.org.tr/toplum/suriyede-atilan-sarin-gazinin-kimyasallari-turkiyeden-gitti-133583
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder