Tank
Üstündeki Demokrasi...
İyi ki 1991 Ağustosunda Rusya’da sahneye konulan
zayıf bir darbe girişimi tiyatrosunda Boris Yeltsin bir tankın üzerine çıkıp
darbeye karşı bildiri okudu...
O darbe girişiminden tek akılda kalan da bu sahne oldu...
*
O gün bu gündür, sanki başka türlü de karşı
olunamazmış gibi, bizim bazı “demokratlar” için, darbeye karşı durmak, tankı
üstüne çıkmaktır...
Aslında cesur olmayı, cinsiyet üzerinden açıklayan,
hamasetle yoğrulmuş bir toplum için bu, çok da yadırganacak bir durum
değildir...
Tankın üstüne çıktıysan cesursun darbeye karşısın,
çıkmadıysan korkaksın, darbecilerle berabersin demektir(!)...
Seni, tankın üstündeyken gösteren bir fotoğrafın
yoksa ağzınla kuş tutsan darbeye karşı olduğunu anlatamazsın...
*
İrticai faaliyetlerde bulundukları belirlenen ve
ordudan ihraç edilmeleri istenen subayları, Yüksek Askeri Şura kararlarına
yıllarca şerh koyarak himaye etmek, 2004 tarihli Milli Güvenlik Kurulu kararına
rağmen Fethullah Gülen cemaatinin üzerine gitmemiş olmak, orduya yapılan kumpas
operasyonlarının savcılığına soyunmak, bu operasyonların ardından, darbeye
teşebbüs eden komutanları üst rütbelere getirmek, ne istedilerse vermiş olmak,
bunlar hiç önemli değildir...
Tankın üstüne çıktın mı, çıkmadın mı sen onu söyle,
önemli olan budur...
*
Darbe teşebbüsüne objektif bakıldığında onlarca soru
işareti görülüyormuş, mesela; öğle saatlerinde MİT’e operasyon yapılacağı
haberi alınmış, Genelkurmay başkanı ile MİT müsteşarı saatlerce toplantı
yapmış, ama gelişmelerden başbakana bilgi vermemiş, Özel Kuvvetler Komutanı
Zekai Aksakallı’nın ifadesinde söylediği gibi, orduya “personel kışlayı terk
etmesin” emri verilmemiş, darbe girişimine ordunun büyük kesimi destek
vermemiş, darbe girişimini deşifre eden H.A isimli hava pilot binbaşı dahil ne Genelkurmay
başkanı, ne de MİT müsteşarı, mecliste kurulan darbe araştırma komisyonuna
çağırılıp bilgilerine başvurulmamış, bu tablo haliyle, ört bas edilmek istenen
bir kontrollü darbe izlenimi yaratıyormuş, bunların da hiçbir kıymeti harbiyesi
yoktur...
Sen, tankın üstüne çıktın mı kardeşim onu söyle...
*
Yandaş Abdülkadir Selvi’nin köşesinde yazdığı üzere,
o gece darbe girişimini, İstanbul’a giderken uçakta öğrendiğinde Anamuhalefet
partisi genel başkanı sıfatıyla, hemen yan koltukta oturan AKP’li Hayati
Yazıcıya dönüp, darbeye karşı olduğunuzu söylemiş olmanın, bunu daha sonra
başbakanı arayarak tekrarlamanın da önemi yoktur...
Havalimanına Gece saat 22:30 sularında, önceki
darbelerden deneyimli olan sıradan bir yurttaşın bile, “bu nasıl bir darbe”
diye sormaya başladığı, halkın sokaklara çıkmasıyla birlikte darbe teşebbüsünde
bulunan askerlerin, yalnız
bırakıldıklarını ve giriştikleri darbenin başarısızlıkla sonuçlandığını anladıkları
sıralarda, Ana muhalefet partisi genel başkanı, güya darbeciler tarafından engellenmeden İstanbul Atatürk
Havalimanından ayrılabilmiş ya, işte önemli olan budur(!)...
Bu, tankın üzerine çıkmadığın gibi, darbecilerle “anlaştığının”
resmidir(!)...
Yandın bittin!
*
O gece, hükümetin başı olan başbakan nerededir,
neden sokaklara çıkmamış veya havalimanına gelmemiştir, İçişleri bakanı
nerededir, diğer bakanlar nerede gizlenmiştir, Ankara Belediye Başkanı Melih
Gökçek, hangi gecekonduda saklanmıştır? Bunlar zerre kadar önem taşımaz...
Şimdi referandum ortağı olan Devlet Bahçeli, o gece nerededir,
o neden havalimanına gitmemiştir,
sokaklara veya bir tankın üzerine çıkmamıştır? Bunun esamisi bile okunmaz...
Darbeciler, Cumhurbaşkanının konakladığı
Marmaris’teki otele neden o ayrıldıktan sonra gelmiştir, Havadaki F 16’lara
rağmen Cumhurbaşkanının uçağı nasıl Atatürk Havalimanına gelebilmiştir, meclise
bile birkaç bomba bırakan o F16’lar neden sarayı pas geçmiştir bunların da
kıymeti yoktur...
*
Tek önem arzeden, anamuhalefet partisi genel başkanının tankın üstüne çıkmadan
havalimanından ayrılmasıdır(!)...
*
Çünkü demokrasi için önemli olan budur; tankın
üstünde misin, değil misin?(!)
Tankın içinde olup demokrasiyi yok etmek isteyenlere
fırsat vermiş olabilirsin o serbest, ama eğer tankın üstünde değilsen, işte o
fenadır(!)..
*
Kaldı ki, sen şimdi, “tek adam” sistemine taş
koyuyorsun, kırıntıları kalmış demokrasiye son darbenin vurulmasını engellemeye
çalışıyorsun, darbe girişiminin “kontrollü” olduğunu söyleyip sihri bozuyorsun,
maskeleri indirmeye kalkıyorsun, darbeye karşıyız deyip, darbeci Mehmet
Dişli’nin “ordunun değişimi için hazırladığı” projeleri hayata geçiren sivil
darbecilere karşı bayrak açıp, referandumda demokrasi için cumhuriyet için
“hayır” diyorsun...
*
Hem tankın üstüne çıkmıyorsun, hem demokrasiye sahip
çıkıyorsun, onun için makbul adam değilsin(!)..
*
Tankın üstüne çıktın mı kardeşim sen onu söyle?...
--0--
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder