MEKTUP YAZMA ZAMANI...
Bugün medyada, AKP genel başkanı Erdoğan’ın, “Televizyondan
izliyorum grup başkanvekillerini salonda göremiyorum” dediği ve Kasımda TBMM’de
yapılacak seçimlerde bazı grup başkanvekillerinin değiştirileceği dile
getiriliyor haberinin yer aldığını görünce, aklıma “üç mektup” fıkrası geldi...
Bu fıkrayı daha önce dinlediniz veya okudunuz mu
bilmem, şöyledir;
Osmanlı da işler iyi gitmezken, padişah bir veziri değiştirmeye
karar vermiş ve yeni bir vezir-i azam atamış. Görevi devir teslim töreni
yapılırken eski vezir, yeni vezirin hırsını, heyecanını görünce, kendisinin göre
başlayışını hatırlamış ve yeni vezir laf olsun diye, kendisine tavsiyelerinin
olup olmayacağını sorunca, önceden hazırladığı ve numaralandırdığı üç mektubu çıkartıp
yeni vezire vermiş; başın sıkışınca birinci mektubu aç oku demiş...
Gel zaman, git zaman sıkışmış yeni veziriazam, pek
de inanmayarak birinci mektubu açmış;
"senden öncekileri kötüle, suçu onlara at" yazıyormuş. Öyle
yapmış, sıkıntıyı savuşturmuş...
Bir süre sonra başı yine sıkışmış, koşmuş ikinci mektubu açmış: "Yanında yakınında bulunanları kötüle, suçu onlara at" yazıyormuş... Bu tavsiyeyi de uygulamış ve bir süre rahatlamış, fakat sonra yeniden başı dara girmiş ve can havliyle üçüncü mektubu açmış; “Üç mektupta sen yaz” yazıyormuş...
Bir süre sonra başı yine sıkışmış, koşmuş ikinci mektubu açmış: "Yanında yakınında bulunanları kötüle, suçu onlara at" yazıyormuş... Bu tavsiyeyi de uygulamış ve bir süre rahatlamış, fakat sonra yeniden başı dara girmiş ve can havliyle üçüncü mektubu açmış; “Üç mektupta sen yaz” yazıyormuş...
Kıssadan hisse çıkartarak dönüp memlekete ve AKP
genel başkanı Erdoğan’a bakın Allah aşkına, üç mektup fıkrasında olduğu gibi
davranmıyor mu?.
İşler kötüye gitmeye başlayınca, kendi
iktidarlarından önce bu ülkede hiçbir şey yapılmadığını iddia ederek, “iki ayyaş”
diye Cumhuriyetin kurucularını suçladı...
İşler daha kötüleşince, bütün komşularla aramız
bozulup Suriye’de çuvallayınca, allaya pullaya başbakan yaptığı Ahmet Davutoğlu’nu
suçladı, başbakanlıktan alıp Binali’yi atadı...
Şimdi işler daha da kötüleşti, ne yapacağını şaşırdı,
bir yandan eskileri suçlayıp rahmetli Ecevit’e sataşırken, bir yandan da kendi
yanında yakınında bulunan, kendi tayin ettiği belediye başkanlarını, grup
başkan vekillerini, il ve ilçe başkanlarını suçluyor; istifalarını istiyor...
Belli ki, ateş bacayı sarmış iyice...
Ne dersiniz, Erdoğan’ın da üç mektup yazma zamanı
gelmemiş mi sizce?...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder