28 Ağustos 2018 Salı



BİZİM BELEDİYELER (2)

Yenimahalle ve Çankaya Belediyeleri Çayyolu bölgesinde bunca tahribat yaptı da sen ne yaptın diye soranlar olabilir...

Anlatayım...

Yenimahalle belediyesi zamanında, Allah var, başkan Fethi Yaşar her Çarşamba günü, belediyenin Çayyolundaki ek binasına gelir, halk günü adı altında yurttaşları dinlerdi...

Ben de Park Caddesindeki gürültü ile ilgili bir dosya hazırladım, serde müfettişlik olduğu için olsa gerek, Gürültü Yönetmeliğini ve ilgili yasa maddelerini ek yaptım, bir randevu aldım ve görüşmeye gittim...

Sıram gelince başkanın yanına girip meramımı anlattım ve dosyayı kendisine takdim ettim. Ama gerek dinlemesi, gerekse genel tutumu hiç hoşuma gitmedi. Belli ki, bu halk görüşmelerini laf olsun, gösteriş olsun diye yapıyordu. Herkese yaptığı gibi, beni de hemen sepetlemeye çalıştı. Baktım böyle, ben de yönetmelikten ve yasalardan söz ettim işi resmiyete döktüm, “tamam bekleyenler var” diyerek, beni odadan çıkmaya mecbur etti ve tam odasından çıkarken, “ben o yönetmeliği içime sindiremiyorum” dedi...

Binanın altındaki otoparka gelip aracıma bindiğimde, bu son sözü kulağımda çınlıyordu. Yok dedim, buna cevap vermeden gidersem bana yazıklar olsun. Arabamdan indim ve tekrar yukarı çıkıp görüşme talep ettim. Sekreteri haklı olarak, “siz görüştünüz yapabileceğim bir şey yok. İsterseniz bekleyin çıkarken görüşün” dedi, bekledim...

Herkes görüştü gitti, başkan görevini tamamlamış olmanın verdiği keyifle, binadan ayrılmak için odasından çıkarken, “pardon başkan” diye seslenerek yanına gittim. Beni tekrar görünce, hem şaşırdı hem de suratı asıldı. “Evet” dedi, ne diyeceksin der gibi. Hemen lafa girdim: az önce görüştüğümüzde size yönetmelikten bahsettim, siz de tam çıkarken, o yönetmeliği içime sindiremiyorum dediniz, bununla ilgili bir şey soracağım. Bu yönetmeliği içinize sindirememeniz kişisel bir meseledir, bu yönetmelik sizin belediyenizi bağlıyor mu bağlamıyor mu bunu söyler misiniz” dedim ve suratı iyice asıldı...

Bu konularda hiçbir şey yapmaya niyeti olmadığını anlamıştım. Bu görüşmenin üzerinden bir zaman geçmiş, villa adı altında yapılan konutların birer birer işyerine dönüştürülmesi, bütün hızıyla devam ediyordu... Artık belediye ve yetkililerinden ümidi kesmiştim. Oturdum, bir suç duyurusu dosyası hazırladım, İmar yasasına ve yönetmeliğine aykırı uygulamaları, Gürültü Yönetmeliğine ters faaliyetleri yazdım ve Belediye Başkanı Fethi Yaşar, yardımcısı Şenol Balaban, İmar Müdürü ve Mali İşler Müdürü hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundum...
Bu ülkede hala hukuk ve yargı var diye düşünüyordum...
*
Aradan aylar geçti, bir gün ev telefonundan arandım. Karşımdaki hanımefendi, Yenimahalle Belediyesinden aradığını, müfettiş olduğunu, benimle bir şikayet konusuyla ilgili olarak görüşmek istediğini söylüyordu. Ben, belediyeye yapılmış bir şikayetim olmadığını söylesem de ısrar ediyor, laf kalabalığı yapıyordu. Sonunda, tamam geliyorum dedim ve bu müfettiş hanımla görüşmek üzere belediyeye gittim ve komedi filmini orada öğrendim...

Meğerse, benim savcılığa yaptığım suç duyurusu üzerine, sonradan Yarsav üyesi olduğunu öğrendiğim savcı, ceza kanunu yönünden incelemeye gerek olmadığına, ancak konunun idari yönden soruşturulmasına karar vererek dosyayı İçişleri bakanlığına göndermiş. İçişleri bakanlığı, belediye ile ilgili olması nedeniyle Mahalli İdareler Genel Müdürlüğüne göndermiş, Mahalli İdareler genel Müdürlüğü, onca kontrolörü varken, kendisi incelemeden Ankara valiliğine göndermiş, Ankara valiliği, Yenimahalle kaymakamlığına göndermiş, Yenimahalle Kaymakamlığı da kendi bünyesinde inceleme yapacak bir birim olmadığı için dosyayı Yenimahalle Belediyesine göndererek incelenmesini istemiş...

Evet evet, yanlış okumadınız aynen böyle olmuş.. Müfettiş kadın, dosyayı bana gösterip de söyleyeceklerim olup olmadığını sorunca öğrendim bu durumu... Kuzuyu kurda emanet etmişlerdi. “Ben belediye başkanını şikayet ediyorum hanımefendi siz amiriniz hakkında nasıl soruşturma yapacaksınız? Bu nasıl bir saçmalıktır dedim ve oradan ayrıldım.

Durumu İçişleri bakanlığına yazdım. Bu başvurumda aynı yolla ta Ankara Valiliğine kadar geldi ve valilik tarafıma gönderdiği bir yazıda şikayetimin incelendiğini, buna rağmen şikayetimde ısrarcı olmam halinde hakkımda yasal işlem yapılacağını bildirdi...

Ben bu arada savcılığın ceza hukuku yönünden işlem yapılmasına gerek olmadığı yönündeki kararına bir üst mahkeme nezdinde itiraz ettim ama netice değişmedi. Bu ülkede, devlet birimleri, yargı birimleri birbirini korumaya devam ediyordu...

Sonuç ne mi oldu?..

Ne olabilirdi?..

Belediye müfettişi kadın, bir zabıtaya disiplin cezası vererek dosyayı kapattı...

Ben şikayetimde ısrar ettim ve belediyeye, bu işi kendilerinin soruşturamayacağına dair, belediye müfettişinin raporunu eleştiren bir yazı gönderdim... Bu defa da belediyeden bizzat Fethi Yaşar imzalı, şikayetlerime devam etmem halinde, hakkımda dava açılacağını söyleyen bir yazı aldım...

Tabi, aynı tonda cevap verdim.. “Hadi, hakkımda bir dava açında konu yargıya taşınmış olsun, hodri meydan” dedim...

Ama ne dava açan oldu, ne yanıt veren...

Devlet böyle işlemeye devam etti, her şey yapanın yanına kar kaldı...

Çayyolu bölgesindeki bozulma ve talan bütün hızıyla sürüp gitti...

                                                              ---0---





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder