BİZİM BELEDİYELER (2)
Yenimahalle ve Çankaya Belediyeleri Çayyolu
bölgesinde bunca tahribat yaptı da sen ne yaptın diye soranlar olabilir...
Anlatayım...
Yenimahalle belediyesi zamanında, Allah var, başkan
Fethi Yaşar her Çarşamba günü, belediyenin Çayyolundaki ek binasına gelir, halk
günü adı altında yurttaşları dinlerdi...
Ben de Park Caddesindeki gürültü ile ilgili bir
dosya hazırladım, serde müfettişlik olduğu için olsa gerek, Gürültü
Yönetmeliğini ve ilgili yasa maddelerini ek yaptım, bir randevu aldım ve
görüşmeye gittim...
Sıram gelince başkanın yanına girip meramımı
anlattım ve dosyayı kendisine takdim ettim. Ama gerek dinlemesi, gerekse genel
tutumu hiç hoşuma gitmedi. Belli ki, bu halk görüşmelerini laf olsun, gösteriş
olsun diye yapıyordu. Herkese yaptığı gibi, beni de hemen sepetlemeye çalıştı.
Baktım böyle, ben de yönetmelikten ve yasalardan söz ettim işi resmiyete
döktüm, “tamam bekleyenler var” diyerek, beni odadan çıkmaya mecbur etti ve tam
odasından çıkarken, “ben o yönetmeliği içime sindiremiyorum” dedi...
Binanın altındaki otoparka gelip aracıma bindiğimde,
bu son sözü kulağımda çınlıyordu. Yok dedim, buna cevap vermeden gidersem bana
yazıklar olsun. Arabamdan indim ve tekrar yukarı çıkıp görüşme talep ettim.
Sekreteri haklı olarak, “siz görüştünüz yapabileceğim bir şey yok. İsterseniz bekleyin
çıkarken görüşün” dedi, bekledim...
Herkes görüştü gitti, başkan görevini tamamlamış
olmanın verdiği keyifle, binadan ayrılmak için odasından çıkarken, “pardon
başkan” diye seslenerek yanına gittim. Beni tekrar görünce, hem şaşırdı hem de
suratı asıldı. “Evet” dedi, ne diyeceksin der gibi. Hemen lafa girdim: az önce
görüştüğümüzde size yönetmelikten bahsettim, siz de tam çıkarken, o yönetmeliği
içime sindiremiyorum dediniz, bununla ilgili bir şey soracağım. Bu yönetmeliği
içinize sindirememeniz kişisel bir meseledir, bu yönetmelik sizin belediyenizi
bağlıyor mu bağlamıyor mu bunu söyler misiniz” dedim ve suratı iyice asıldı...
Bu konularda hiçbir şey yapmaya niyeti olmadığını
anlamıştım. Bu görüşmenin üzerinden bir zaman geçmiş, villa adı altında yapılan
konutların birer birer işyerine dönüştürülmesi, bütün hızıyla devam ediyordu...
Artık belediye ve yetkililerinden ümidi kesmiştim. Oturdum, bir suç duyurusu
dosyası hazırladım, İmar yasasına ve yönetmeliğine aykırı uygulamaları, Gürültü
Yönetmeliğine ters faaliyetleri yazdım ve Belediye Başkanı Fethi Yaşar,
yardımcısı Şenol Balaban, İmar Müdürü ve Mali İşler Müdürü hakkında Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundum...
Bu ülkede hala hukuk ve yargı var diye
düşünüyordum...
*
Aradan aylar geçti, bir gün ev telefonundan arandım.
Karşımdaki hanımefendi, Yenimahalle Belediyesinden aradığını, müfettiş
olduğunu, benimle bir şikayet konusuyla ilgili olarak görüşmek istediğini
söylüyordu. Ben, belediyeye yapılmış bir şikayetim olmadığını söylesem de ısrar
ediyor, laf kalabalığı yapıyordu. Sonunda, tamam geliyorum dedim ve bu müfettiş
hanımla görüşmek üzere belediyeye gittim ve komedi filmini orada öğrendim...
Meğerse, benim savcılığa yaptığım suç duyurusu
üzerine, sonradan Yarsav üyesi olduğunu öğrendiğim savcı, ceza kanunu yönünden
incelemeye gerek olmadığına, ancak konunun idari yönden soruşturulmasına karar
vererek dosyayı İçişleri bakanlığına göndermiş. İçişleri bakanlığı, belediye
ile ilgili olması nedeniyle Mahalli İdareler Genel Müdürlüğüne göndermiş,
Mahalli İdareler genel Müdürlüğü, onca kontrolörü varken, kendisi incelemeden
Ankara valiliğine göndermiş, Ankara valiliği, Yenimahalle kaymakamlığına
göndermiş, Yenimahalle Kaymakamlığı da kendi bünyesinde inceleme yapacak bir
birim olmadığı için dosyayı Yenimahalle Belediyesine göndererek incelenmesini
istemiş...
Evet evet, yanlış okumadınız aynen böyle olmuş..
Müfettiş kadın, dosyayı bana gösterip de söyleyeceklerim olup olmadığını
sorunca öğrendim bu durumu... Kuzuyu kurda emanet etmişlerdi. “Ben belediye başkanını
şikayet ediyorum hanımefendi siz amiriniz hakkında nasıl soruşturma
yapacaksınız? Bu nasıl bir saçmalıktır dedim ve oradan ayrıldım.
Durumu İçişleri bakanlığına yazdım. Bu başvurumda
aynı yolla ta Ankara Valiliğine kadar geldi ve valilik tarafıma gönderdiği bir
yazıda şikayetimin incelendiğini, buna rağmen şikayetimde ısrarcı olmam halinde
hakkımda yasal işlem yapılacağını bildirdi...
Ben bu arada savcılığın ceza hukuku yönünden işlem
yapılmasına gerek olmadığı yönündeki kararına bir üst mahkeme nezdinde itiraz
ettim ama netice değişmedi. Bu ülkede, devlet birimleri, yargı birimleri
birbirini korumaya devam ediyordu...
Sonuç ne mi oldu?..
Ne olabilirdi?..
Belediye müfettişi kadın, bir zabıtaya disiplin
cezası vererek dosyayı kapattı...
Ben şikayetimde ısrar ettim ve belediyeye, bu işi
kendilerinin soruşturamayacağına dair, belediye müfettişinin raporunu eleştiren
bir yazı gönderdim... Bu defa da belediyeden bizzat Fethi Yaşar imzalı, şikayetlerime
devam etmem halinde, hakkımda dava açılacağını söyleyen bir yazı aldım...
Tabi, aynı tonda cevap verdim.. “Hadi, hakkımda bir
dava açında konu yargıya taşınmış olsun, hodri meydan” dedim...
Ama ne dava açan oldu, ne yanıt veren...
Devlet böyle işlemeye devam etti, her şey yapanın
yanına kar kaldı...
Çayyolu bölgesindeki bozulma ve talan bütün hızıyla
sürüp gitti...
---0---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder