Hırs Aklı Aşınca…
AKP
sözcüsü Hüseyin Çelik ile AKP’li Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek, son
günlerde basında yer alan açıklamalarında, ODTÜ konusunda AKP’nin kafasının
arkasındakileri ortaya koyuyor.
Eskilerin
tabiriyle, tam bir “laf ebesi” olan AKP’nin
resmi sözcüsü Hüseyin Çelik, “ODTÜ de, büyükşehir de, yollar da, Eymir
Gölü de, bütün bu ormanlar da halkımızın malıdır. Gökçek de sayın rektör de
emanetçidir” deyip sözde hem nalına hem mıhına vuruyor görüntüsü
vererek, bir yandan ODTÜ’de yapılanları meşru göstermeye çalışırken bir yandan
da Eymir Gölü’nün de hedefleri arasında olduğunu dile getiriveriyor.Uzun zamandır Melih Gökçek’in göz diktiği Eymir’in, sadece belediyenin değil, AKP’nin de “ilgi alanında” olduğunu ortaya koyuveriyor.
Halk kavramını öne çıkartarak, bugün, ODTÜ arazisinin hukuksuz olarak talan edilmesine, yarın, Eymir’in aynı akıbete uğramasına kılıf uydurmaya çalışıyor.
Açıkça “demagoji” yapıyor.
ODTÜ arazisinden geçirilecek yola sadece marjinal grupların karşı çıktığını vurgulayan Melih Gökçek de “Ne olursa olsun bu yol ya açılacak ya açılacak” diyor.
Ve ODTÜ’nün Koruma Amaçlı İmar Planı’nın iptal olması durumunda “…kaçak yapıları yapanları mahkemeye vereceğim. Rektör bey ve bütün öğretim görevlileri, bu binaların mimarları, imza atanlar, yönetimler hepsi sorumlu… Buradan ikaz ediyorum, bizim bilim yuvalarını yıktırmak gibi bir niyetimiz yok ama eğer kalkar da bu planı bozdururlarsa hepsi için tek tek rapor tutarım ve raporun da cezası iki-üç senedir” diye açık bir tehdit savuruyor.
Bunlar böyleydi de, kaç yıldır belediye başkanısın şimdiye kadar neredeydin diye sorulacağı hiç aklına gelmiyor.
Ve Başbakan, ODTÜ’den yol geçirilmesini protesto edenler için “şehir eşkıyası” ifadesini layık görüyor.
*
Bütün bunlar, hiçbir demokratik ülkede kamu görevlilerinin ağzından çıkacak sözler değildir.
Olsa olsa, “hırsın aklı aştığının” göstergesi olabilir?
Kafanın arkasındakinin ağızdan kaçırılması sayılabilir!
Olup bitenler ve bu söylenenler, AKP’nin, çoğunluğun her şeyi yapabileceği anlayışıyla hak ve özgürlükleri hiçe saymasına, düşünce, ifade ve gösteri özgürlüğünü baskılamasına, ülkeyi bölünmenin eşiğine getirmesine, kutuplaştırmasına, korku iklimi yaratmasına, yargıyı siyasallaştırmasına, uzun tutukluluklara kapı açmasına, protestoları polis şiddetiyle bastırmasına, kısacası, ülkeyi karanlığa sürüklemesine, her zaman demokratik yollardan tepki koyan ve bu bağlamda, Göktürk uydusunun Çinden uzaya fırlatılmasını izlemek için ODTÜ yerleşkesine giden başbakan’ı protesto eden ODTÜ’ye karşı içten içe duyulan kızgınlığın, öfkenin, köklü bir hırsın açığa vurulması değilse nedir?
Kısacası, mesele sadece bir yol meselesi değildir.
Böyle olmaktan çoktan çıkmıştır.
Mesele, ülke sorunlarına karşı duyarlı olanların, dik duranların, onurlu davrananların, bu anlamda halka önderlik eden, örnek olanların sindirilmeye çalışılmasına dönüşmüştür.
Bu çerçevede, her zaman en önde olan ODTÜ’ye duyulan öfkenin dışavurumu halini almıştır.
ODTÜ, yol geçirilme, Eymir’in halka açılma bahaneleriyle hırpalanacak, ezilecek, yıpratılacak ve sindirilecektir ki, herkes “ODTÜ’ bile bu hale getirilebildiyse, biz boşa uğraşıyoruz” deyip kenara çekilecektir.
Arzu edilen bu olsa gerektir.
Lakin "evdeki hesap çarşıya uymayacak", AKP'nin hesabı öyle kolay tutmayacaktır.
Bütün bu yaşananlar, Gezi de olanlar, ülke çapında yapılan protestolar, baskıyla, şiddetle bastırıldıkça, aslında iktidar da yıpranmakta, kararsız olup da son dakikada ona oy veren kitleler, kerhen destekleyenler onun gerçek ve de karanlık yüzünü daha net görmekte, dış desteği de her geçen gün azalmaktadır.
Bu gerçeği hafife alan iktidar, farkında olmasa da ODTÜ yolunda ciddi bir kaza yapmıştır.
Bunun faturasını mutlaka ödeyecektir!
Mustafa Tuğrul
Turhan
Bunlar bindikleri dalı kesen aklı evvel şahsiyetler...Bunlar halkın kalelerini zaptetmeye çalışan uşaklar... Bu halk kör ve sağır olduktan sonra neye yarar ki! Elinize sağlık kaleminiz hep güzel ve doğruları yazsın, halkın aydınlanmaya ihtiyacı var...
YanıtlaSil