AKP’ye Bölücülüğe
ve Karanlığa Karşı Güç Birliği...
Bugün,
Milli Merkez Çayyolu Forumu tarafından düzenlenen "Yerel Yönetimlerde Güç Birliği" Panelindeydik.
Önceki Devlet Bakanı Ufuk Söylemez, CHP Milletvekili Uğur Bayraktutan, Türkiye
Gençlik Birliği Genel Başkan Yardımcısı Cemil Gözel ile TGB önceki Genel Başkanı ve Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlker Yücel'in konuşmacı
olduğu panele çok sayıda yurttaş katılmıştı.
Kalabalık
topluluğun heyecanı, kararlılığı görülmeye değerdi.
Herkes, bıçağın kemiğe dayandığının farkındaydı.
Atatürk’e
ve laik cumhuriyete yapılan saldırılara, dün Diyarbakır’da sergilenen çirkin
tabloya karşı birleşe birleşe, direne direne karşı çıkılarak, aydınlık günlerin
geri getirileceği noktasında hemfikirdi.
Toplumun
AKP’ye karşı umut olarak gördüğü kimi muhalefet partilerinin, yaşananlar
karşısında sessiz ve çoğu zaman tepkisiz kalmasına tepkiliydi.
Özellikle
ana muhalefet’in, seçimlerden galip çıkmak uğruna cemaate veya bölücü PKK’nın
parlamentodaki temsilcisi BDP’ye göz kırpmaya çalışmasına, AKP’nin kendi
içindeki çatlamalara bel bağlamasına duyulan rahatsızlık çok daha fazlaydı.
Seçimlerde
bir birliktelik olacaksa bu, Atatürk milliyetçiliğine inananların onun değerlerini
paylaşanların arasında olmalıydı.
CHP’si,
MHP’si, İşçi Partisi, merkez sağı, merkez solu, bu ortak değerde buluşup bir
güç birliği sergilemeliydi.
Bunun
dışındaki tüm arayışlar, eninde sonunda AKP’nin değirmenine su taşırdı.
Bu
çok netti!
Böyle
bir güç birliğinin hayata geçirilmemesi halinde, belki de ikinci bir şans
yakalanması imkansız olacaktı.
Bu
nedenle, toplumda biriken tepkileri heba etmemek, sandıkta birleştirmek
gerekirdi.
Ana
fikir ve ana görev bu olmalıydı.
Cumhuriyetin
kazanımlarını ve değerlerini hedef alan ve ülkeyi karanlığa sürükleyen AKP iktidarına
ve her geçen gün yeni mevziler elde eden bölücülüğe karşı, sağ sol ayrımı yapmadan
Atatürk’te birleşmek ve bu güç birliğini önümüzdeki yerel seçimlerde sandığa
yansıtmak olmazsa olmazdı.
Bu
çerçevede, parlamentoda olsun olmasın Atatürk milliyetçiliğini benimseyen parti
ve grupların bu hedef doğrultusunda hareket etmelerini sağlamak çok ama çok
önemliydi.
Halk, aslında bu güç birliğini 29 Ekim’lerde, 19 Mayıs’larda ve 10 Kasım’larda meydanlarda
yapmıştı, ama ne yazık ki, bu birliktelik bazı tepe noktalarında görmezden
gelinip dikkate alınmıyordu.
Oysa
şimdi sıra bu büyük gücü sandığa taşımak olmalıydı.
Bunun
yapılmaması ve güç birliğinin son derece elzem olduğunun Atatürk’e sahip
çıktığını söyleyen partilerin yönetimlerince görmezden gelinmesi halinde, çok
daha vahim günlerin yaşanması kaçınılmazdı.
Atatürk’ü,
milli ve manevi değerleri ağızlarından düşürmeyen partilerin yönetimleri güç
birliğine yanaşmasalar da Milli Merkez ve güç birliğine inananlar, sandıkta Atatürk’e
ve ulusal değerlerimize sahip çıkacak adayların desteklemesi için çaba
gösterecekti.
Doğru
olan buydu!
O
halde, Atatürk’e ve onun kurduğu laik cumhuriyete sahip çıkılmasına inananların, bugünden itibaren, milli merkez’in önerdiği güç birliğini hayata geçirmek için
elden ne geliyorsa yapması gerekirdi.
AKP
iktidarını sürdürürse, bunun vebalinin güç birliğini elinin tersiyle itip,
iktidarın kendisine verilmesini bekleyenlere ait olacağına hiç kuşku yoktu.
Forumdan
yansımalar bunlardı..
Ve
hepsi çok doğruydu!...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Sevgili Mustafa, Yerel Yönetimlerde Güç Birliği toplantısını çok güzel anlatmışsın. Benim katılmadığım husus artık toplantılar, paneller, mitingler TV programlarında konuşmanın zamanı geçmiştir. Kasım ayını ve Mart ayını saymazsak ortada 3 ay kalıyor. Artık Güç Birliği Adaylarının belli olması, olamıyorsa da tüm adayların seçmenle yakın temasa geçmesinin zamanı gelmiştir. Kanımca MHP ve CHP sonunda birliğe yanaşmayacaktır. Bu iki işbirlikçi ve gerekli muhalefeti yapamayanların durumdan memnuniyetlerini gözlemliyorum. Akan muhalefet suyu İşçi Partisinde toplanacaktır. İşçi partisinin de bir an önce Büyükşehir, İl, İlçe ve belde belediyelerinin adaylarını ve Belediye Meclis üyelerinin adları demokratik bir şekilde tespiti ile birlikte saha çalışmaları başlanılmalıdır. Yoksa tren adaylar bazında kaçmak üzeredir. Sandık kimsenin ipoteğinde değildir. Güçlenen tepkiler yeni alternatifte toplanacaktır. Görülen dağa kılavuz gerekmez...Yeteri kadar uyutuluyoruz... Artık uyanma zamanı gelmiştir...
YanıtlaSil