Emperyalizmin B
Planı
Büyük
çoğunluk, dünyada ve özellikle de yakın çevremizde yaşanan siyasal gelişmeleri
değerlendirirken, Amerika dünyaya hükmediyor, kendi çıkarlarına göre dizayn ediyor
diye yorumluyor...
Buna
göre, Büyük Orta Doğu Projesini Amerika yürütüyor...Bu proje kapsamında Orta Doğuda, kendisine bağımlı ama sözde bağımsız bir Kürt devleti kuruyor...
Suriye’yi bölüyor...
Irak’ı parçalıyor...
Arap baharı projesinin arkasında o var...
Ama iş kendimize gelince Amerika ikinci, hatta üçüncü planda...
Bizi de o yönetiyor demek, onur meselesi sayılıyor...
Biz bağımsızız, Arap ülkeleriyle mukayese edilemeyiz teraneleri birbirini kovalıyor...
Peki, gerçek böyle mi?
Evet demek bayağı zor...
27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri ortada...
Son zamanlardaysa, darbeler tarihe karışmış görünse de Amerika bu defa sivillerle iş birliği içinde...
Güya ince tarifeler yapılıyor, fakat eskiye göre bağımlılık ilişkileri daha bariz...
*
AKP 2002 de kuruluyor, genel başkanı Amerika’ya gidip geliyor, aynı yıl iktidar oluyor...
On yılı aşkın süredir Amerika, AKP’yi destekliyor...
Orta Doğu için öngördüğü başta Büyük Orta Doğu Projesi olmak üzere birçok projede AKP’yi müttefiki görüyor...
Ama Irak tezkeresinde olduğu gibi birçok kez de AKP onu yanıltıyor...
Yarı yolda bırakıyor...
Son bir iki yıldır ilişkiler iyice soğuyor, geriliyor...
Çünkü bu ilişki, özellikle AKP yönünden riyaya dayanıyor...
Amerika, AKP iktidarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalışıyor, AKP’de bu uluslararası desteği ülkede kendi ideolojisini yerleştirmek, cumhuriyetle hesaplaşmak için kullanıyor...
Lakin AKP, gelişmeleri iyi okuyamayıp, bu ittifakı zorlayarak, Orta Doğuda İslam ülkelerinin hamisi ve lideri olmaya oynayınca yollar ayrılıyor...
Menfaat birliği yaralanıyor...
AKP’nin Mavi Marmara meselesindeki tavrı, İsrail’in ve dolayısıyla müttefiki Amerika’nın hoşuna gitmiyor...
Sn. Başbakanın Gazze gezisi Amerika’nın karşı çıkmasıyla bilinmeyen bir zamana erteleniyor...
Amerika Mısır’daki darbenin arkasında dururken, AKP Mursi’ye sahip çıkmaya kalkıyor...
Suriye’de İslamcı muhalifler AKP’den büyük destek alırken, Amerika strateji değiştiriyor...
Gezi protestoları ve diğer gösterilerdeki polis şiddetine AKP destek verirken Amerika eleştiriyor...
AKP işi iyice ileri götürüyor, Putin’e, bizi Şanghay Beşlisine alın diyor...
Keza, yılardır Amerika’nın desteğiyle terör estiren PKK ile çözüm süreci yapacağım deyip, Barzani ile yakınlaşması da PKK’yı ve Amerika’yı rahatsız ediyor...
AKP kendi başına hareket ettikçe ve Orta Doğu’da inisiyatif kullanmaya kalktıkça ipler geriliyor; kopma noktasına geliyor...
Ve sonunda Amerika, AKP ile yürümekte ciddi tereddütler yaşıyor...
AKP’nin iç hesapları doğrultusunda kendisini kullanmaya çalıştığını ve oyaladığını görüyor...
Ve B planını uygulamaya koyuyor...
*
Geçmişte AKP’ye ve liderine gösterilen teveccüh şimdilerde CHP ve liderine gösteriliyor...
Baykal’ın kaset operasyonu ile tasfiye edilmesinin ardından CHP’nin başına getirilen ve uzun zamandır türban, cemaat v.s gibi kritik her konuda AKP’den pek de farklı tavır sergilemeyen Kılıçdaroğlu, bizzat Amerika büyük elçisinin ısrarlı davetleri sonunda Amerika’yı ziyaret etme noktasına geliyor...
Bu davet sırasında Fetullah Gülen ile görüşülecek mi sorularına, parti ileri gelenleri hayır demiyor, bunu Fetullah hocaya sormak lazım diyor...
Fetullah hoca gelin dese, gidecekleri anlaşılıyor...
Ülke içinde Sarıgül’ün adaylığı ile başlayan bir cemaat, CHP yakınlaşması yaşanıyor...
Dershane kavgası AKP ile cemaatin arasını iyice açıyor...
CHP, burada da cemaati rahatsız etmeyecek bir tutum sergiliyor...
Hemen herkes, seçimlerde cemaatin CHP ile işbirliği yapacağından söz ediyor...
Amerika’nın ve onun himayesindeki cemaatin, CHP ile yakınlaşması çok dikkat çekiyor...
*
Bu görüntü, AKP ve başbakan Erdoğan’ın ipinin çekildiği izlenimini veriyor...
Dün, Fetullah Gülen cemaatinin bitirilmesi kararının alındığı Ağustos 2004 tarihli Milli Güvenlik Kurulu Kararının yıllar sonra seçime az bir süre kala basına sızdırılması, bu izlenimi ete kemiğe büründürüyor...
Daha önceleri başbakan Erdoğan’ın da dinlendiği haberleri hatırlanınca, seçimler yaklaştıkça Erdoğan ile ilgili ses veya görüntü kasetlerinin piyasaya sürülmesi suretiyle, bir iktidar değişikliğinin koşullarının yaratılacağı seziliyor...
AKP ve Erdoğan’ın bu gelişmeler karşısında nasıl bir strateji izleyeceği ve işlerin nereye varacağı merak konusu oluyor...
Ama en çok, CHP’nin, Amerika ve müttefiki emperyalistlerin B planını nasıl içine sindireceği, Amerika’ya, AKP’den daha fazla nasıl güvence vereceği ve bu işbirliğine seçmeninin ne diyeceği merak ediliyor...
Ancak bir konu çok net görünüyor...
Türkiye 1950 den bu yana emperyalizmin güdümlemesinden bir türlü kurtulamıyor...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder