Ankara’da
Seçimin Sonucu Belli... (Analiz)
Takip
edenler hatırlayacaktır...
Yekta
Güngör Özden, Hüsamettin Cindoruk, Kemal Alemdaroğlu, Ufuk Söylemez, Zekeriya
Beyaz, Arslan Bulut, Ali Topuz, Kemal Anadol, Ataol Behramoğlu, Necla Arat,
Ferit İlsever gibi merkez sağ, merkez sol ve İşçi Partisi çizgisi olarak
nitelendirilen siyasi akımları temsil eden isimlerin önderliğinde başlatılan
Milli Merkez hareketi, AKP iktidarına karşı Atatürk değerleri etrafında
birleşen bir güç birliği yapılmasını savuna geldi...Seçimler yaklaştıkça güç birliğinin pratikte nasıl vücut bulacağı da merak konusu oldu...
İşçi Partisi yetkililerinin CHP lideri ile yaptığı görüşmeden CHP’nin böyle bir güç birliğine sıcak bakmadığı basına yansıdı...
MHP cephesindense, hiçbir görüşmeye gerek kalmadan olumsuz yanıt geldi...
Biz de o tarihlerde, AKP’nin iktidarına son verilmesinin tek yolunun, güç birliğinin sağlanmasından geçtiğini, parti yönetimlerine rağmen halkın, tıpkı Gezi protestolarında olduğu gibi sandıkta bu birliği sağlaması gerektiğini yazdık...
“Gönül verdiği partisinin seçimleri kazanmasının hayal olduğunu gören CHP’liler, hiç yüksünmeden MHP’nin şansı varsa onu desteklemeli, MHP’liler de hiç yüksünmeden CHP’nin şansı varsa onu desteklemelidir. AKP’ye karşı kazanma olasılığı yüksek olan partinin, sandıkta güç birliği sağlayacak bir aday tespiti ile diğer muhalefet partisinin seçmenine de yakın durması hiç kuşku yok, bunun için en baş koşuldur. Buna her iki muhalefet partisi yanaşmasa da, AKP, bu güç birliğini tu kaka ilan edecek olsa da halk, tıpkı Taksim Gezi Parkı örneğinde olduğu gibi kendiliğinden bunu yapabilecek güce sahiptir. İradesini bu yönde kullanması, AKP iktidarının sonunu getirecek en acil reçetedir.” Dedik...
*
Bugün gelinen nokta itibariyle, bir sürpriz yaşanmamış, CHP’nin de MHP’nin de güç birliğine olumsuz bakışında bir değişme olmamıştır...
Şimdi bu bağlamda, Milli Merkez’in seçimlerde alacağı tavır merakla beklenmektedir.
Bu noktada, iki hususa işaret etmekte fayda görülmektedir; birincisi, Milli Merkez hareketinin içinde bulunan “merkez sağ” çizgisiyle MHP çizgisinin ne kadar bağdaştığı unutulmamalıdır...
İkincisi, yukarıda bir bölümünü aktardığımız 28 Haziran 2013 tarihli yazımızda MHP’den söz etmemiz, ortada güçlü ve seçimlerde iddialı olacak bir merkez sağ partinin olmamasındandır...
*
Yaklaşan yerel yönetim seçimleri için MHP adaylarının hemen hemen tamamına yakınını açıklarken CHP henüz aday belirlemesi yapmamıştır...
CHP’nin adaylarını belirlemekte geç kaldığı söylenebilirse de bu gecikmenin, rakip partilerin adaylarını gördükten sonra ona göre aday belirlemek için bilinçli olarak beklenmiş olabileceğini de ihtimal dahilinde tutmak gerekir...
Bugüne kadar sızan ve de yalanlanmayan haberlerden anlaşılmaktadır ki, Yeni CHP, bilinen klasik seçmeninin oyuyla özellikle büyük şehirlerde seçim kazanamayacağı düşüncesinden hareketle, yaşadığı değişime uygun düşen radikal bir taktik değişikliğe giderek, önümüzdeki yerel seçimlerde garanti kazanılacağı gözüyle bakılan İzmir hariç, sağ tandanslı adaylarla yarışacaktır...
İstanbul’da, söylemleriyle, cemaate olan bakışı ve cemaatin ona bakışıyla, klasik CHP çizgisinden oldukça uzakta olan Sarıgül’ün aday yapılacağı çok açıktır.
Ankara’da ise anketler havada uçuşup, Muharrem İnce, Aylin Nazlı Aka, Cengiz Topel Yıldırım, İlhan Kesici, Lütfullah Kayalar isimleri tartışılırken, parti yetkililerinin MHP’nin önceki seçimlerdeki adayı, Beypazarı eski belediye başkanı Mansur Yavaş’a teklif götürdüğü, önümüzdeki günlerde, Kılıçdaroğlu’nun Yavaş ile görüşeceği haberi gündeme bomba gibi düşmüştür...
İşte bu noktada akıllara birçok soru gelmektedir...
Bunlardan en önemlisi, CHP’nin bu “taktiğinin”, Milli Merkez ve AKP’nin iktidardan uzaklaştırılması konusunda duyarlı kimi yurttaşlarca dillendirilen ve bizim de bir yazımıza konu olan “güç birliği” olduğunu söylemenin ne kadar mümkün olduğudur.
İlk bakışta, CHP önceki seçimlerde % 27 civarında oy almış bir MHP adayını, bu seçimde kendi adayı yaparak bir “güçbirliği” sağlamıştır; önemli bir adım atarak, MHP’den de oy almak suretiyle kendi % 31.5 oranındaki oyuna, artı yüze bilmem kaç oy eklemiş ve AKP ile arasındaki % 7’lik farkı biraz daha kapatıp, seçimlerde çok daha iddialı duruma gelmiştir denilebilir...
Tabi bunun, daha çok matematiksel bir yaklaşım olduğunu da kabul etmek gerekir...
Bu sav, zaten yerel seçimlerde parti değil aday önemlidir, Mansur Yavaş’ta Beypazarında başarılı olmuştur ve seveni çoktur argümanıyla da desteklenebilir...
Lakin bir başka açıdan bakıldığında bunun “zahiri” bir görüntü olduğu da söylenebilir...
O halde, gerçekleşmesi durumunda bu taktiğin ne kadar doğru olduğunu gösterecek tek “mihenk taşının” seçim sonuçları olacağının altını çizerek, konu üzerinde biraz fikir jimnastiği yapmakta ve bunun bir güç birliği olup olmadığını, ne getirip ne götüreceğini tartışmakta herhalde bir sakınca olmasa gerektir...
*
28 Haziran 2013 tarihli yazımızda, güç birliği konusunda, “AKP’ye karşı kazanma olasılığı yüksek olan partinin, sandıkta güç birliği sağlayacak bir aday tespiti ile diğer muhalefet partisinin seçmenine de yakın durması hiç kuşku yok, bunun için en baş koşuldur.” Demiş olsak da, CHP’nin MHP kökenli Mansur Yavaş’ı aday yapmasının bu dediğimizle örtüştüğünü söylemek mümkün değildir...
Nedeniyse çok açıktır...
Mansur Yavaş, MHP ile bağları kopmuş ve deyim yerindeyse partisince aforoz edilmiştir...
2009 seçimlerinde MHP’nin aldığı oyun, AKP’nin PKK ya tavizkar duruşuna tepki olarak yükselen milliyetçiliğe değil de, doğrudan Mansur Yavaş’a mal edilmesi sağlıklı bir analiz olmaktan uzaktır...
Yavaş ile seçimlerin kazanılacağına inanmış olsa, MHP’nin onu gözden çıkartmayacağı, BBP’nin bile uzun arayışlar sonunda Yavaş’ı değil de, kaset operasyonuna muhatap olmasına rağmen Turgut Altınok’u tercih ettiği dikkate alındığında, CHP’nin, seçime Yavaş ile girmesi halinde yarışı önde bitireceği kuşkulu görünmektedir...
Önceki seçimde alınan oyun üzerine Yavaş’tan da şu kadar oy gelir diyerek bir toplama yapılarak ve seçin kazanılır demek ne kadar doğrudur?...
Bu mantıkla yaklaşıldığında, önceki seçimde %31,5 alan CHP adayı Karayalçın’ın MHP den aday olması halinde MHP’nin seçim kazanması ne kadar mümkünse, Yavaş’ın aday yapılması halinde CHP’nin seçim kazanması da o kadar mümkündür dememek için hiçbir neden yoktur...
İlla ki, sağ tandanslı bir adayla seçime gidilecekse, MHP eğilimli ama merkez sağda duran ve yıllar önce CHP’ye katılan eski ANAP’lı Lütfullah Kayalar daha isabetli bir seçim değil midir?
Ancak, İ. Melih Gökçek’in de aslında MHP kökenli olduğunu da unutmamak gerekir...
Kaldı ki, Haziran ayındaki yazımızda, “MHP seçmeninin, kendi adayının kazanma şansının hayal olması “halinde” CHP adayına oy vermesi veya tersinin olması” mealinde ifade etmeye çalıştığımız bir “halin” mevcut olmadığı da ortadadır...
MHP, önceki seçimlerde CHP’den sadece % 3 eksik oy almış olup, bu kez de Ankara büyük şehir belediyesi seçiminde oldukça iddialıdır...
Hal böyle olunca, CHP’ye zaten sıcak bakmayan ve partisine bağlılık eşiği oldukça yüksek olan MHP’li seçmenden Mansur Yavaş vasıtasıyla oy alınacağı çok da gerçekçi bir değerlendirme olmayacaktır...
Keza merkez sağ seçmenin de, zaten yakın olmadığı CHP’ye, MHP kökenli bir aday koyduğu için oy vereceğini düşünmek fazla iyimserlik olacaktır...
Bunların yanı sıra, şimdiden başlayan tartışmalardan da anlaşılacağı üzere sağ eğilimli olmanın ötesinde, MHP’li bir adayın belirlenmesi durumunda CHP tabanından da oy kaybedileceği görülmektedir...
Bu tablo karşısında, CHP’nin sağlıklı değerlendirmelerden çok, sokağın bakış açısıyla aday tespit etme eğilimi içinde olduğunu söylemek haksızlık olamasa gerektir...
Dolayısıyla, CHP’nin bu seçimlerdeki “taktiğinin” çok da akılcı ve seçim kazandırıcı bir adım olduğunu, dolayısıyla Milli Merkez ve diğer yurtseverlerin aklındaki “güç birliğini” sağlayacağını ifade etmek mümkün değildir...
Olsa olsa Yeni CHP’nin, şimdiye kadar kendisine “kerhen” oy veren seçmenin nasıl olsa yine aynı “açmaz” içinde oy kullanacağını ve yeni yolunda da “oylar bölünmesin” sıkıştırmasıyla CHP ye yöneleceğini düşünerek, pervasızca hareket ettiği söylenebilir...
Bunun da güç birliği “ruhuyla” taban tabana zıt bir anlayış olduğu izaha gerek duyulmayacak kadar açıktır...
Bu durum karşısında, yurtseverler için CHP’ye ve MHP’ye yolun açık olsun demekten başka yol kalmamaktadır...
Görünen odur ki, her iki parti tarafından “gerçek” anlamda bir “güç birliği” reddedilerek AKP adayı Melih Gökçek’e Ankara’da bir kez daha seçim kazandırılmıştır...
Bunun vebalinin “güç birliğini” ellerinin tersiyle iten CHP ve MHP’nin omuzlarında olacağı da çok açıktır...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Sevgili dostum Mustafa, seçimin sonucunu 3 ay önce açıklıyorsun... Gazetecileri... Anketçileri solladın... Seninle arkadaş olmamızdan dolayıda gurur duyduğumuda burda belirtmek durumundayım... Yazılara devam... Kalemin ve beynine sağlık diyorum...
YanıtlaSil