Ayakkabı Kutusu...
Yolsuzluk
yapılarak istiflenen paralar ayakkabı kutusunda bulundu...
Ortalık
karıştı...
Sosyal
medyada sabahtan akşama kadar bütün espriler ayakkabı kutusu üzerine...
Bir
de fotoğraf...
Ayakkabı
kutusundan taşan milyonlar...
Altında
bir cümle...
“Milyonları
evde zor tutuyorum derken inanmamıştık”...
Paylaşan
paylaşana...
Paltosunun
cebinde çıksaydı veya masasının çekmecesinde ne olacaktı?
Nedense,
ayakkabı kutusuna ortalık yıkılıyor...
*
Tepkiler,
slogan bazında ve illa ki esprili...
Operasyonu
yapan kim, muhatap olan kim?
Bu,
üzerinde durulmayan tali bir mesele...
Hırsızı
yakalayan polisler görevden alındı diye üzülüyoruz...
Sanki
ortada görevini layıkıyla yapmaya çalışan objektif bir kamu iradesi var; AKP’nin
yolsuzluklarını bir bir ortaya dökecek, ama engelleniyor gibi...
Sanki
o polis, yıllardır bir tarikatın egemenlik kurduğu söylenen, Gezi parkında gaz
sıkan, Etem’i vuran ve de dershanelerin kapatılması gündeme gelince çıkan
kavgaya kadar AKP’nin polisi olan polis değil...
Sanki
o yargı, AKP’nin vesayetine girdi diye hayıflanılan, Ergenekonları, Balyozları,
uzun tutuklulukları yapan yargı değil...
Sanki
devletin ve yetimin hakkını korumaya, hukukun üstünlüğünü sağlamaya çalışan birileri
var da siyasi iktidar onları dağıtıyor...
Bir
taraftan, “sıcak parayla götürdüğü ekonomi dibe vurdu tık yok, milleti
birbirine düşman hale getirdi tık yok, dershaneleri kapatacağım dedi ortalık
karıştı, diye espri yapılıyor...
Öte
yandan, o dershanelerin kapatılmasına karşı çıkan okyanus ötesinin, AKP ile
iktidarında başta emniyet ve yargı olmak üzere devletin belli kurumlarında
kadrolaştığına ve bugün olup bitenin altında, iktidar paylaşımında anlaşmazlık
yaşanması üzerine bu kadroların harekete geçmesinin yattığına hiç
değinilmiyor...
Varsa
yoksa ayakkabı kutusu...
İşin
şamata tarafı...
Sanki
AKP dün iktidara geldi ve ilk yolsuzluğunda yakalandı...
On
yıldır neredeydi, şimdi AKP’yi yakalayanlar...
Onca
yolsuzluk yapılırken, bugün müthiş bir gizlilik içinde ansızın operasyon
yapanlar o zaman yoklar mıydı?
*
Eller
ovuşturularak seviniliyor...
Tamamda,
bir de yakalanan ile yakalayanın bir elmanın iki yarısı olduğu unutulmasa...
Laik
cumhuriyetten yana olanlar iktidara yürüme noktasına gelmiş olsa, bu ikisinin hemen
sarmaş dolaş olacakları akıldan çıkartılmasa...
Aralarındaki
kavgaya, itidalle yaklaşılıp sadece ve sadece halkın sağduyusuna güvenilse...
Ve
en önemlisi, sadece iktidar değil, durup durup da dershaneleri kapatılmaya
kalkılınca yolsuzlukların üzerine gidenler de eleştirilse...
Sn.
başbakan’ın “Devlet içindeki devlet olan
örgütlenme” dediği olguyu, diyet borcu öderken “ne istedilerse yaparak” aslında kendilerinin bu noktaya getirdiği
ve ikisinden de kurtulmadıkça gerçek kurtuluşun olmayacağı bir görülse...
Kim
bilir, belki o zaman bir anlık esprilere değil, ülkenin bu ikiliden tamamen kurtulup
huzura kavuşmasına gülünür...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder