20 Aralık 2013 Cuma




 Sarı Saçlım Mavi Gözlüm...

Bugünkü yazısında,
“Türkiye’nin şanssızlığı bu iktidar ise, daha büyük şanssızlığı muhalefetin olmayışıdır…
Şu anda ana muhalefet kim?..
Cemaat…”
Diyor, Bekir Coşkun usta...
*
Katılmamak mümkün mü diye soruyorum ben de...
Cemaat aşağı, cemaat yukarı...
Bir anda, yolsuzlukların üzerine giden “doğrucu Davut” oldu AKP’nin destekçisi cemaat...
Muhalefet olanları seyredip sadece hükümete çullanıyor...
Ya cemaat?
Ona söz yok...
Çünkü o şimdi hükümetin karşısında...
Anlayış bu...
Düşmanımın düşmanı dostumdur...
Mantık da bu...
*
Zamanında AKP’ye toz kondurmayanlar, şimdi ekranlarda, cemaatten derin bir saygıyla “hizmet camiası” diye söz edip AKP’yi eleştiriyor...
Bunu, gerçekten yolsuzlukların kötü bir şey olduğuna inandıkları için yapsalar, cemaatin müridi olarak ortalık karışınca hoca efendilerinin yanında tavır almak zorunda kaldıkları için söylememiş olsalar gam yemeyeceğim...
Cemaatin sadık adamı Hakan Şükür istifa mektubunda hoca efendisini nasıl anlatıyor?
“Muhterem Hoca efendi’yi tanıyor ve seviyorum. Referandum başta olmak üzere milletin hayrına gördükleri bütün meselelerde hükümeti var güçleriyle destekleyen, kapı kapı dolaşıp insanları ikna eden, yurt dışından binlerce insanı fedakârca oy kullanmaları için taşıyan, AK Parti kapanmasın diye dualar eden bu samimi insan...” diyor...
Başbakan cemaat için ne diyor?
“Ne istediler de yapmadık?” diye soruyor...
Böylece bir ittifak ve kader arkadaşlığı, aynı yolun yolculuğu itiraf edilmiş ve ortaya çıkmış oluyor... İstihbaratı oldukça güçlü olan hoca efendi, nasıl oluyorsa, AKP için oy isterken bu yolsuzlukları bilmiyor (!)
Ama gerçek o ki, yolsuzluklar bir gecede bir sefer mahsus olmadığına göre, hoca efendi ittifak bozulana kadar yolsuzluklara batmış bir siyasi iktidar için kapı kapı dolaşmış bulunuyor...
Bu gün gibi ortada...
Şimdi menfaatler çatışınca sadece AKP “tu kaka” ilan ediliyor, cemaat son hamlesiyle bir sıfır öne geçiyor ve doğrucu Davut oluveriyor...
*
Yanarım yanarım da laik Türkiye Cumhuriyetinin geldiği noktaya yanarım...
Atatürk’ün kapattığı tarikatlar, başka isim altında iktidar içinde muktedir olma kavgası veriyor...
Legal bir yapılanmaları olmadığı halde, herkes çok meşru bir durumdan söz edermiş gibi “cemaat” lafını ağzına saygı ile alıyor...
Atatürk’ün partisi de bu arada ABD elçisiyle görüşme üzerine görüşme yaparak ve bu kavganın tarafları arasında taraf olarak, iktidar olmaya çalışıyor...
Millet de çaresizlik içinde olanları izliyor...
Ne günlere kaldık diye şaşarak, Aşık Mahzuni’nin “Bir Daha Gel, Gel Samsundan
Sarı Saçlım Mavi Gözlüm”
türküsünü söylüyor...

Mustafa Tuğrul Turhan


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder