Sarı Saçlım Mavi
Gözlüm...
Bugünkü
yazısında,
“Türkiye’nin
şanssızlığı bu iktidar ise, daha büyük şanssızlığı muhalefetin olmayışıdır…
Şu anda ana
muhalefet kim?..
Cemaat…”
Diyor,
Bekir Coşkun usta...
*
Katılmamak
mümkün mü diye soruyorum ben de...
Cemaat
aşağı, cemaat yukarı...
Bir
anda, yolsuzlukların üzerine giden “doğrucu Davut” oldu AKP’nin destekçisi
cemaat...
Muhalefet
olanları seyredip sadece hükümete çullanıyor...
Ya
cemaat?
Ona
söz yok...
Çünkü
o şimdi hükümetin karşısında...
Anlayış
bu...
Düşmanımın
düşmanı dostumdur...
Mantık
da bu...
*
Zamanında
AKP’ye toz kondurmayanlar, şimdi ekranlarda, cemaatten derin bir saygıyla “hizmet camiası” diye söz edip AKP’yi
eleştiriyor...
Bunu,
gerçekten yolsuzlukların kötü bir şey olduğuna inandıkları için yapsalar, cemaatin
müridi olarak ortalık karışınca hoca efendilerinin yanında tavır almak zorunda
kaldıkları için söylememiş olsalar gam yemeyeceğim...
Cemaatin
sadık adamı Hakan Şükür istifa mektubunda hoca efendisini nasıl anlatıyor?
“Muhterem Hoca efendi’yi
tanıyor ve seviyorum. Referandum başta olmak üzere milletin hayrına gördükleri
bütün meselelerde hükümeti var güçleriyle destekleyen, kapı kapı dolaşıp
insanları ikna eden, yurt dışından binlerce insanı fedakârca oy kullanmaları
için taşıyan, AK Parti kapanmasın diye dualar eden bu samimi insan...” diyor...
Başbakan
cemaat için ne diyor?
“Ne istediler de
yapmadık?”
diye soruyor...
Böylece
bir ittifak ve kader arkadaşlığı, aynı yolun yolculuğu itiraf edilmiş ve ortaya
çıkmış oluyor... İstihbaratı oldukça güçlü olan hoca efendi, nasıl oluyorsa,
AKP için oy isterken bu yolsuzlukları bilmiyor (!)
Ama
gerçek o ki, yolsuzluklar bir gecede bir sefer mahsus olmadığına göre, hoca efendi
ittifak bozulana kadar yolsuzluklara batmış bir siyasi iktidar için kapı kapı
dolaşmış bulunuyor...
Bu
gün gibi ortada...
Şimdi
menfaatler çatışınca sadece AKP “tu kaka” ilan ediliyor, cemaat son hamlesiyle
bir sıfır öne geçiyor ve doğrucu Davut oluveriyor...
*
Yanarım
yanarım da laik Türkiye Cumhuriyetinin geldiği noktaya yanarım...
Atatürk’ün
kapattığı tarikatlar, başka isim altında iktidar içinde muktedir olma kavgası
veriyor...
Legal
bir yapılanmaları olmadığı halde, herkes çok meşru bir durumdan söz edermiş
gibi “cemaat” lafını ağzına saygı ile alıyor...
Atatürk’ün
partisi de bu arada ABD elçisiyle görüşme üzerine görüşme yaparak ve bu
kavganın tarafları arasında taraf olarak, iktidar olmaya çalışıyor...
Millet
de çaresizlik içinde olanları izliyor...
Ne
günlere kaldık diye şaşarak, Aşık Mahzuni’nin “Bir Daha Gel, Gel Samsundan
Sarı Saçlım Mavi Gözlüm” türküsünü söylüyor...
Sarı Saçlım Mavi Gözlüm” türküsünü söylüyor...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder