Ne İçin Boykot...
CHP
ve MHP’nin ortak cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin ihsanoğlu’nu destekleyenler,
onun İslamcı bir aileden geldiği gerekçesiyle Recep Tayyip Erdoğan İle bir
elmanın iki yarısı gibi görülmesinin ve dolayısıyla seçimin boykot edilmesinin
çok yanlış olduğunu söylüyorlar...
*
Kuşkusuz
bu noktada haksız da değiller...
İslamcı
bir aileden gelmesi, İslam İşbirliği Teşkilatında Genel Sekreterlik yapmış
olması, elbette eşittir Recep Tayyip Erdoğan olduğu demek değildir...
Recep
Tayyip Erdoğan, 12 yıldır bilfiil icraatın başında olduğu için hakkında bir çok
yolsuzluk iddiası olan, mezhep ayrımcılığı gibi ilkelliklerden siyasi olarak
nemalanmaya çalışan, toplumu ayrıştıran bir politikacıdır...
Ekmeleddin
İhsanoğlu ise, icrai nitelikte hiç bir kamu görevinde bulunmamış, hakkında
yolsuzluk iddiaları olmayan, dindarlığı bilinmekle birlikte, bunu nemalanmak
için kullanıp kullanmayacağı konusunda gözle görülür somut veriler bulunmayan bir
sade vatandaş konumundadır...
Bu
tespitlerde büyük ölçüde tereddüt yoktur...
Ancak
gelin görün ki, boykot etmenin gerekçesi de salt, her iki adayın tamamıyla aynı görülmesi değildir...
*
Mesele,
İslamcı zihniyetin ve Etnik Kürt Milliyetçilerinin kendi içlerinden gelen ve
gönül rahatlığıyla oy verebilecekleri adaylarının olmasına karşılık, Atatürk’e
gönül vermiş cumhuriyet yanlısı yurttaşların, evet bu benim adayım diyebileceği
bir aday profilinin olmamasıdır...
İşin
özü budur!..
Nitekim
CHP’nin yetkili ağızları, İhsanoğlu ismi açıklandıktan sonra gelen eleştiriler
üzerine, “bu isim CHP’nin adayı değildir, çatı adaydır” diyerek, savunma
yaparken, bunun böyle olduğunu teyit etmiştir...
*
Öyleyse,
açık söylemek gerekir...
Ekmeleddin
bey, cumhuriyetçi ve Atatürkçülüğü ön planda olan bir adayla seçime gidilmesi
halinde, Recep Tayyip Erdoğan’a karşı kazanma olasılığının neredeyse
imkansız olduğu düşüncesinin ürünüdür; bu kabulün dışa vurumudur...
İşte
Emeleddin bey’e destek verilip verilmemesi konusundaki farklı düşünceler de bu
yaklaşımı doğru bulup bulmamaktan kaynaklanmaktadır...
Destekleyenler,
tam da bu bakış açısından hareketle Ekmeleddin bey’i benimserken, biraz da Recep
Tayyip Erdoğan’a duyulan nefret duygusuyla, adayın kim olduğunu bile önemsememekte,
İslamcı kesimden de oy alacak birisinin aday yapılmasını makul ve çok da
mantıklı bulmaktadır...
Cumhuriyet
ve Atatürk yanlısı olup da CHP ve MHP’nin çatı adayı Ekmeleddin beye de destek
vermeyerek seçimi boykot edecek olanlarsa, bunun tam tersini düşünmekte ve
savunmaktadır...
Çünkü
şayet işler açıkça cumhuriyetçi ve Atatürkçü bir adayla seçimin kazanılmasının
imkansız olduğu, ancak dini vasıfları ön planda olan bir aday belirlenmesi
halinde iddialı olunabileceği noktasına gelmişse, bu İslamcı değerlerin
toplumda yerleştiğinin ve artık onlara uymak gerektiğinin açıkça kabul edilmesi
demektir...
Bu
da doğrudan doğruya ulusu tanımamak, halka güvenmemek, Mustafa Kemal’i ve devrimlerini
anlamamaktır...
Ki bu durum, Recep Tayyip Erdoğan’ın
cumhurbaşkanı seçilmesinden çok daha büyük bir tehlikedir...
Erdoğan’ın
karşısında olduğunu ve Atatürk’e sahip çıktığını söyleyen muhalefetin, onun
silahları ve değerlerini referans alması, ortada ciddi bir sorun olduğunun ve artık
İslami referansların siyasetin merkezine oturduğunun göstergesi değilse nedir?
*
Oysa
herkes çok iyi bilmektedir ki, Mustafa Kemal, bu günlerden çok daha karanlık, taasubun
çok daha koyu olduğu, Halife’nin fetva verdiği, Padişahın ölümünü emrettiği
günlerde ulusa güvenmiş, cumhuriyeti ilan etmiş, şapka ve harf devrimleri yapmış,
kadınlara seçme ve seçilme haklarını vermiştir...
O,
toplumda o gün egemen olan havaya uymayı değil, o havayı değiştirmeyi, yerinde
saymayı değil, ileri gitmeyi amaç edinmiştir...
Bugünse,
Mustafa Kemal’in izinden gittiğini söyleyenler, bu devrimci ruhu kaybetmiş
olup, karşı devrimin referanslarına sarılarak onun mirasına sahip çıkacaklarını
sanma gafleti içine düşmüşlerdir...
*
İşte,
daha önce yazdığımız birçok neden yanında seçimi boykot etmenin esas ve temel
gerekçesi, bu devrimci ruhun kaybedilmesine ve sözde Atatürkçü kafalara duyulan
tepkidir...
Mustafa
Kemal’in devrimci ruhundan bihaber olanlar bu seçimi kazansa ne yazar?
Hülasa
mesele, sadece Ekmeleddin bey’in Erdoğan ile mukayese edilmesinden ibaret
olmayıp çok daha derindir...
Mesele,
onu cemaat ve ABD’nin telkin ve tavsiyeleriyle çatı adayı gösterenlerin teslimiyetçiliğidir...
Boykot
edilen, Ekmeleddin beyin şahsında bu teslimiyetçiliktir...
İşin
özü budur!.
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder