5 Ağustos 2014 Salı

Ne İçin Boykot...

CHP ve MHP’nin ortak cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin ihsanoğlu’nu destekleyenler, onun İslamcı bir aileden geldiği gerekçesiyle Recep Tayyip Erdoğan İle bir elmanın iki yarısı gibi görülmesinin ve dolayısıyla seçimin boykot edilmesinin çok yanlış olduğunu söylüyorlar...
*
Kuşkusuz bu noktada haksız da değiller...
İslamcı bir aileden gelmesi, İslam İşbirliği Teşkilatında Genel Sekreterlik yapmış olması, elbette eşittir Recep Tayyip Erdoğan olduğu demek değildir...
Recep Tayyip Erdoğan, 12 yıldır bilfiil icraatın başında olduğu için hakkında bir çok yolsuzluk iddiası olan, mezhep ayrımcılığı gibi ilkelliklerden siyasi olarak nemalanmaya çalışan, toplumu ayrıştıran bir politikacıdır...
Ekmeleddin İhsanoğlu ise, icrai nitelikte hiç bir kamu görevinde bulunmamış, hakkında yolsuzluk iddiaları olmayan, dindarlığı bilinmekle birlikte, bunu nemalanmak için kullanıp kullanmayacağı konusunda gözle görülür somut veriler bulunmayan bir sade vatandaş konumundadır...   
Bu tespitlerde büyük ölçüde tereddüt yoktur...
Ancak gelin görün ki, boykot etmenin gerekçesi de salt, her iki adayın tamamıyla aynı görülmesi değildir...
*
Mesele, İslamcı zihniyetin ve Etnik Kürt Milliyetçilerinin kendi içlerinden gelen ve gönül rahatlığıyla oy verebilecekleri adaylarının olmasına karşılık, Atatürk’e gönül vermiş cumhuriyet yanlısı yurttaşların, evet bu benim adayım diyebileceği bir aday profilinin olmamasıdır...
İşin özü budur!..
Nitekim CHP’nin yetkili ağızları, İhsanoğlu ismi açıklandıktan sonra gelen eleştiriler üzerine, “bu isim CHP’nin adayı değildir, çatı adaydır” diyerek, savunma yaparken, bunun böyle olduğunu teyit etmiştir...
*
Öyleyse, açık söylemek gerekir...
Ekmeleddin bey, cumhuriyetçi ve Atatürkçülüğü ön planda olan bir adayla seçime gidilmesi halinde, Recep Tayyip Erdoğan’a karşı kazanma olasılığının neredeyse imkansız olduğu düşüncesinin ürünüdür; bu kabulün dışa vurumudur...
İşte Emeleddin bey’e destek verilip verilmemesi konusundaki farklı düşünceler de bu yaklaşımı doğru bulup bulmamaktan kaynaklanmaktadır...
Destekleyenler, tam da bu bakış açısından hareketle Ekmeleddin bey’i benimserken, biraz da Recep Tayyip Erdoğan’a duyulan nefret duygusuyla, adayın kim olduğunu bile önemsememekte, İslamcı kesimden de oy alacak birisinin aday yapılmasını makul ve çok da mantıklı bulmaktadır...
Cumhuriyet ve Atatürk yanlısı olup da CHP ve MHP’nin çatı adayı Ekmeleddin beye de destek vermeyerek seçimi boykot edecek olanlarsa, bunun tam tersini düşünmekte ve savunmaktadır...
Çünkü şayet işler açıkça cumhuriyetçi ve Atatürkçü bir adayla seçimin kazanılmasının imkansız olduğu, ancak dini vasıfları ön planda olan bir aday belirlenmesi halinde iddialı olunabileceği noktasına gelmişse, bu İslamcı değerlerin toplumda yerleştiğinin ve artık onlara uymak gerektiğinin açıkça kabul edilmesi demektir...
Bu da doğrudan doğruya ulusu tanımamak, halka güvenmemek, Mustafa Kemal’i ve devrimlerini anlamamaktır...
Ki bu durum, Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesinden çok daha büyük bir tehlikedir...
Erdoğan’ın karşısında olduğunu ve Atatürk’e sahip çıktığını söyleyen muhalefetin, onun silahları ve değerlerini referans alması, ortada ciddi bir sorun olduğunun ve artık İslami referansların siyasetin merkezine oturduğunun göstergesi değilse nedir?
*
Oysa herkes çok iyi bilmektedir ki, Mustafa Kemal, bu günlerden çok daha karanlık, taasubun çok daha koyu olduğu, Halife’nin fetva verdiği, Padişahın ölümünü emrettiği günlerde ulusa güvenmiş, cumhuriyeti ilan etmiş, şapka ve harf devrimleri yapmış, kadınlara seçme ve seçilme haklarını vermiştir...
O, toplumda o gün egemen olan havaya uymayı değil, o havayı değiştirmeyi, yerinde saymayı değil, ileri gitmeyi amaç edinmiştir...
Bugünse, Mustafa Kemal’in izinden gittiğini söyleyenler, bu devrimci ruhu kaybetmiş olup, karşı devrimin referanslarına sarılarak onun mirasına sahip çıkacaklarını sanma gafleti içine düşmüşlerdir...
*
İşte, daha önce yazdığımız birçok neden yanında seçimi boykot etmenin esas ve temel gerekçesi, bu devrimci ruhun kaybedilmesine ve sözde Atatürkçü kafalara duyulan tepkidir...
Mustafa Kemal’in devrimci ruhundan bihaber olanlar bu seçimi kazansa ne yazar?
Hülasa mesele, sadece Ekmeleddin bey’in Erdoğan ile mukayese edilmesinden ibaret olmayıp çok daha derindir...
Mesele, onu cemaat ve ABD’nin telkin ve tavsiyeleriyle çatı adayı gösterenlerin teslimiyetçiliğidir...
Boykot edilen, Ekmeleddin beyin şahsında bu teslimiyetçiliktir...
İşin özü budur!.


Mustafa Tuğrul Turhan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder