Baykal'ın Seks Kasetini Cemaat
Tek Başına mı Yaptı?..
Uğur
Dündar ve Soner yalçın, bugün Sözcü Gazetesindeki yazılarında, Emniyet Genel
Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski başkanı Sabri Uzun’un geçtiğimiz günlerde
piyasa çıkan “İN” isimli kitabında yer alan, “Baykal’ın Seks Kasetinin” kimler tarafından nasıl çekildiği, kameranın
yatak odasına nasıl yerleştirildiği ve bu işi yapan polislerin nasıl
ödüllendirildiği gibi ayrıntılar üzerinde duruyor...
*
Sabri
Uzun, kitabında Baykal kasetinin “cemaat” tarafından yapıldığını yazsa da Uğur
Dündar, yazısında bu kaset operasyonun gerçekleştiren polislerin “cemaatçi”
olduklarına dair bir ifade kullanmıyor...
Ancak
Soner Yalçın, Sabri Uzun’un kitabından alıntılar da yaparak, sadece Baykal
kasetinin değil, Mesut Yılmaz
hükümetinin düşmesine neden olan Alaadin Çakıcı ile Korkmaz Yigit’in telefon
konuşmasına ilişkin ses kaydının ve Hablemitoğlu cinayetinin de “cemaatçi”
polislerin işi olduğunu açıkça söylüyor...
*
Uğur
Dündar yazısının sonunda, “Kitabıyla hakikati örten esrar perdesini
kaldıran Sabri Uzun’a, hukukun üstünlüğüne gönül vermiş bir yurttaş
olarak içtenlikle teşekkür ediyor ve kutluyorum.” Demekle
yetiniyor...
Soner
Yalçın da,” Sabri Uzun’un kitabından
sonra, başta bazı CHP’liler olmak üzere kimileri Cemaat’i savunmaya
devam edecekler mi?” diye soruyor...
*
Ama
ne Sabri Uzun kitabında ve ne de Uğur Dündar ile Soner Yalçın yazılarında, genel
seçimlere 1 yıl kala, cemaatin bu kaseti ne için yaptığı, sonuçta bu kasetten kimin
menfaatlendiği, operasyonun kimin işine yaradığı, gerek Baykal’a, gerekse genel
seçime çok kısa bir süre kala MHP milletvekillerine yapılan kaset operasyonları
ile neyin amaçlandığı, ABD’nin parmağının olup olmadığı hususlarına hiç değinilmiyor...
Oysa
doğru tespitler yapmak için bu sorulara yanıt aramak gerekiyor...
*
Bu
soruların yanıtları, operasyonlar “cemaatçi” polisler tarafından yapılsa da
özünde, CHP ve MHP’ye güç kaybettirtip, ABD’nin Orta Doğu için öngördüğü BOP
projesinin uygulayıcısı AKP’nin 2011 seçimlerinde Anayasa’yı tek başına
değiştirecek çoğunluğa ulaşmasını sağlamak ve böylece karşı devrimi hızlandırmak
için yapıldığını açıkça ortaya koyuyor...
Ve
elbette ki,“cemaat” ile AKP’nin ortaklığı da açıkça belgeliyor...
*
Nitekim
Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Hala bu medya, bu siyasiler ‘İnsanın özeline
karışıyor’ diyorlar. Yahu kendi eşiyle mi bir şey oluyor da özel oluyor. Bu
özel değil, bu genel genel. Bu genel bir
ahlaksızlıktır. Eşini aldatanları mağdur olarak göremeyiz. Yahu senin hayatın
bu işlerle geçti. Bir kasetle duman oldun. Söylemeyecektim en sonunda
konuşturdun. Komplo komplo dedi, böyle bir şey yapmadığını söylemiyor. İsmi
geçen diğer kişi de bunu söylemiyor.” Cümlelerini miting meydanlarında büyük bir memnuniyetle sıkça tekrarlayarak, kaset işlerin oya çevirmek için kullanması da, AKP ile cemaatin ortaklığının
bir başka belgesi olma niteliğini taşıyor...
*
Hal
böyleyken, Baykal’ın seks kaseti operasyonunu veya MHP’li vekillere yönelik
benzer operasyonları yapan polisleri o görevlere kimlerin atadığına, siyasi
sorumluluğun kimlere ait bulunduğuna, hedefin aslında ne olduğuna ve çapının
büyüklüğüne değinilmeden, bütün bu olanların sadece üç beş “cemaatçi polisin”
kendi başlarına yaptığı işlermiş gibi sunmak, gerçeklerle bağdaşmıyor...
*
Bununla
da kalmıyor; AKP ve cemaat ortaklığının unutturulup, tüm olumsuzlukların “cemaatin”
üzerine yıkılıp, AKP’nin iyi niyetli
olduğu ve kandırıldığı şeklinde yürütülen algı operasyonuna ve propagandasına,
dolaylı da olsa destek vermek oluyor...
*
Öyleyse,
cemaatin ne “dolaplar çevirdiği” sadece bilmek ve/veya söylemekle yetinmeyip, bütün bunları
kimin için yaptığını ve suç ortağını da söylemeyi kesinlikle unutmamak, unutturmamak
gerekiyor...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder