10 Ocak 2015 Cumartesi

Baykal'ın Seks Kasetini Cemaat Tek Başına mı Yaptı?..

Uğur Dündar ve Soner yalçın, bugün Sözcü Gazetesindeki yazılarında, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski başkanı Sabri Uzun’un geçtiğimiz günlerde piyasa çıkan “İN” isimli kitabında yer alan, “Baykal’ın Seks Kasetinin”  kimler tarafından nasıl çekildiği, kameranın yatak odasına nasıl yerleştirildiği ve bu işi yapan polislerin nasıl ödüllendirildiği gibi ayrıntılar üzerinde duruyor...
*
Sabri Uzun, kitabında Baykal kasetinin “cemaat” tarafından yapıldığını yazsa da Uğur Dündar, yazısında bu kaset operasyonun gerçekleştiren polislerin “cemaatçi” olduklarına dair bir ifade kullanmıyor...
Ancak Soner Yalçın, Sabri Uzun’un kitabından alıntılar da yaparak, sadece Baykal kasetinin değil,  Mesut Yılmaz hükümetinin düşmesine neden olan Alaadin Çakıcı ile Korkmaz Yigit’in telefon konuşmasına ilişkin ses kaydının ve Hablemitoğlu cinayetinin de “cemaatçi” polislerin işi olduğunu açıkça söylüyor...
*
Uğur Dündar yazısının sonunda, “Ki­ta­bıy­la ha­ki­ka­ti ör­ten es­rar per­de­si­ni kal­dı­ran Sab­ri Uzu­n’­a, hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­ne gö­nül ver­miş bir yurt­taş ola­rak iç­ten­lik­le te­şek­kür edi­yor ve kut­lu­yo­rum.” Demekle yetiniyor...
Soner  Yalçın da,” Sabri Uzun’un kitabından sonra, başta bazı CHP’liler olmak üzere kimileri Cemaat’i savunmaya devam edecekler mi?” diye soruyor...
*
Ama ne Sabri Uzun kitabında ve ne de Uğur Dündar ile Soner Yalçın yazılarında, genel seçimlere 1 yıl kala, cemaatin bu kaseti ne için yaptığı, sonuçta bu kasetten kimin menfaatlendiği, operasyonun kimin işine yaradığı, gerek Baykal’a, gerekse genel seçime çok kısa bir süre kala MHP milletvekillerine yapılan kaset operasyonları ile neyin amaçlandığı, ABD’nin parmağının olup olmadığı hususlarına hiç değinilmiyor...
Oysa doğru tespitler yapmak için bu sorulara yanıt aramak gerekiyor...
*
Bu soruların yanıtları, operasyonlar “cemaatçi” polisler tarafından yapılsa da özünde, CHP ve MHP’ye güç kaybettirtip, ABD’nin Orta Doğu için öngördüğü BOP projesinin uygulayıcısı AKP’nin 2011 seçimlerinde Anayasa’yı tek başına değiştirecek çoğunluğa ulaşmasını sağlamak ve böylece karşı devrimi hızlandırmak için yapıldığını açıkça ortaya koyuyor...
Ve elbette ki,“cemaat” ile AKP’nin ortaklığı da açıkça belgeliyor...
*
Nitekim Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Hala bu medya, bu siyasiler ‘İnsanın özeline karışıyor’ diyorlar. Yahu kendi eşiyle mi bir şey oluyor da özel oluyor. Bu özel değil, bu genel genel.  Bu genel bir ahlaksızlıktır. Eşini aldatanları mağdur olarak göremeyiz. Yahu senin hayatın bu işlerle geçti. Bir kasetle duman oldun. Söylemeyecektim en sonunda konuşturdun. Komplo komplo dedi, böyle bir şey yapmadığını söylemiyor. İsmi geçen diğer kişi de bunu söylemiyor.” Cümlelerini miting meydanlarında büyük bir memnuniyetle sıkça tekrarlayarak, kaset işlerin oya çevirmek için kullanması da, AKP ile cemaatin ortaklığının bir başka belgesi olma niteliğini taşıyor...
*
Hal böyleyken, Baykal’ın seks kaseti operasyonunu veya MHP’li vekillere yönelik benzer operasyonları yapan polisleri o görevlere kimlerin atadığına, siyasi sorumluluğun kimlere ait bulunduğuna, hedefin aslında ne olduğuna ve çapının büyüklüğüne değinilmeden, bütün bu olanların sadece üç beş “cemaatçi polisin” kendi başlarına yaptığı işlermiş gibi sunmak, gerçeklerle bağdaşmıyor...
*
Bununla da kalmıyor; AKP ve cemaat ortaklığının unutturulup, tüm olumsuzlukların “cemaatin” üzerine yıkılıp,  AKP’nin iyi niyetli olduğu ve kandırıldığı şeklinde yürütülen algı operasyonuna ve propagandasına, dolaylı da olsa destek vermek oluyor...
*
Öyleyse, cemaatin ne “dolaplar çevirdiği” sadece bilmek ve/veya söylemekle yetinmeyip, bütün bunları kimin için yaptığını ve suç ortağını da söylemeyi kesinlikle unutmamak, unutturmamak gerekiyor...

Mustafa Tuğrul Turhan


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder