3 Şubat 2015 Salı

Malum da ilam da budur!..

Birinin, herkesçe bilinen ve açık olan bir şeyi söylemesine, eskiler “malumu ilam” derler...
*
Malumu ilam yapıyorsun demek, bilineni tekrar ifade ediyorsun anlamında biraz eleştiri ve küçümseme içerse de bazı “malumları” zaman zaman yeniden “ilam” etmekte yarar vardır...
*
Zira herkesçe bilindiği sanılan kimi doğrular,  farklı yorumlamalar ve buna bağlı uygulamalar sonucunda yozlaşabilmekte, yoz pratik, teorinin yerine geçince de yanlışlar doğruymuş gibi algılanabilmektedir...
*
Bu durumun en somut örneklerinden birisi de “demokratik kitle örgütü” kavramının veya bu kavramla tam örtüşmese de şimdilerde kullanılan “sivil toplum örgütü”  veya “dernek” tanımlamasının, Çayyolu’nda kimilerince yaşama geçirilme biçimi olsa gerektir...
*
Nedir, “demokratik kitle örgütü” veya yaygın adıyla “dernek” anlamında “malum” olan?
*
Demokratik kitle örgütünün, adı üzerinde yasalara uygun olarak kurulan, demokratik ilkeler çerçevesinde amaçlarını gerçekleştirmek için faaliyette bulunan, yönetimlerinin seçimle belirlendiği ve kararlarında üyelerin söz sahibi olduğu ve özellikle de siyasi düşüncesinin ne olduğuna bakılmaksızın yasalarda belirtilen kriterleri taşıyan herkesin üye olabildiği, bu çerçevede geniş kitleleri kucaklayabilmek için bütün siyasi akım ve partilere eşit mesafede duran örgüt olduğudur...
*
Peki, herkesçe malum olan bu doğru, Çayyolu’nda kurulu olan ve sayıları düzineleri bulan “derneklerde” tam da böyle mi ete kemiğe bürünmektedir?
Ne yazık ki, bazı istisnalar dışında bu soruya olumlu yanıt vermek mümkün değildir...
*
Bu derneklerin çoğunun üye sayısı, neredeyse yönetim kurulu üyeleriyle sınırlı bulunmakta, hal böyle olunca yönetiminde hep aynı kişiler görev almakta, kimilerinde tüzüğünde yazılı amaç doğrultusunda birkaç göstermelik uygulama dışında genelde çeşitli kursların verildiği dershane olma durumu öne çıkmakta, önemli bir kısmı çoğu zaman belli bir partinin adeta “arka bahçesi” gibi hareket etmekte, özel günler ve birlik olmak adına o partinin çatısı altında toplantılara katılmakta, ortak kararlar alıp uygulamakta,  günü birlik hesaplarla yerel yönetim otoritesinin “himayesine” girmeye, yandaşı olmaya çalışmaktadır...
*
Dahası, bazıları yayın organı çıkartmakta, ancak bu yayınlarında, kendi amaç ve ilkelerinin anlatılması ve buna dair konuların işlenmesinden çok, reklam yayımlamaya ağırlık vermek suretiyle ticaret yapmakta, bazıları da tersini yaparak başında bulunduğu derneği, çeşitli yöntemlerle, kendi ticari yayın organı ile iç içeymiş gibi göstererek, şahsi kazanç sağlamanın aracı olarak kullanmakta hiçbir beis görmemektedir...
*
Geniş kesimlerin katılımını engelleyen ve duyarlı semt sakinlerinin malumu olan bu olumsuzlukların bulunduğu yerde bırakın geniş kitlelerin kucaklanmasını ve Çayyolu’nun sorunlarına gerçek manada sahip çıkılıp kalıcı çözümler sağlanarak mevziler kazanılmasını, o derneğin kendi amaçlarını bile gerçekleştirmesi mümkün olmamaktadır...
*
Oysa gerçek bir kitle örgütü olmak için yapılması gereken çok açıktır...
Daha önce de çeşitli vesileler ile ifade ettiğimiz üzere Çayyolu’nda dernek olduklarını iddia edenler, bölgedeki diğer kitle örgütlerini, daha önce başarısız olmuş, hedefsiz, daha çok siyaset ve ikbal arayışı kokan zoraki birliklere dahil etmeye çalışmak yerine, bugüne kadar ortaya koydukları elitist, jakoben anlayıştan vazgeçmeli, dünyayı Çayyolu’ndan ibaret sanma alışkanlığını bırakmalı, ülke gerçeklerini görmeli, tavır ve davranışlarını buna göre sergileyerek, tüm siyasi partilere eşit mesafede durarak kendi tüzüklerinde yazan amaçları doğrultusunda siyasi düşüncesine bakmaksızın geniş kitlelerle buluşmaya çalışmalıdır...
*
Kimse kusura bakmasın, konu Çayyolu özelinde demokratik kitle örgütüyse, “malum” da “ilamda” da budur sevgili okurlarım...

Mustafa Tuğrul Turhan







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder