Malum da ilam da
budur!..
Birinin,
herkesçe bilinen ve açık olan bir şeyi söylemesine, eskiler “malumu ilam” derler...
*
Malumu
ilam yapıyorsun demek, bilineni tekrar ifade ediyorsun anlamında biraz eleştiri
ve küçümseme içerse de bazı “malumları”
zaman zaman yeniden “ilam” etmekte
yarar vardır...
*
Zira
herkesçe bilindiği sanılan kimi doğrular,
farklı yorumlamalar ve buna bağlı uygulamalar sonucunda yozlaşabilmekte,
yoz pratik, teorinin yerine geçince de yanlışlar doğruymuş gibi
algılanabilmektedir...
*
Bu
durumun en somut örneklerinden birisi de “demokratik
kitle örgütü” kavramının veya bu kavramla tam örtüşmese de şimdilerde
kullanılan “sivil toplum örgütü” veya “dernek”
tanımlamasının, Çayyolu’nda kimilerince yaşama
geçirilme biçimi olsa gerektir...
*
Nedir,
“demokratik kitle örgütü” veya yaygın adıyla “dernek” anlamında “malum” olan?
*
Demokratik
kitle örgütünün, adı üzerinde yasalara uygun olarak kurulan, demokratik ilkeler
çerçevesinde amaçlarını gerçekleştirmek için faaliyette bulunan, yönetimlerinin
seçimle belirlendiği ve kararlarında üyelerin söz sahibi olduğu ve özellikle de
siyasi düşüncesinin ne olduğuna bakılmaksızın yasalarda belirtilen kriterleri
taşıyan herkesin üye olabildiği, bu çerçevede geniş kitleleri kucaklayabilmek
için bütün siyasi akım ve partilere eşit mesafede duran örgüt olduğudur...
*
Peki,
herkesçe malum olan bu doğru, Çayyolu’nda kurulu olan ve sayıları düzineleri
bulan “derneklerde” tam da böyle mi ete
kemiğe bürünmektedir?
Ne
yazık ki, bazı istisnalar dışında bu soruya olumlu yanıt vermek mümkün
değildir...
*
Bu
derneklerin çoğunun üye sayısı, neredeyse yönetim kurulu üyeleriyle sınırlı
bulunmakta, hal böyle olunca yönetiminde hep aynı kişiler görev almakta, kimilerinde
tüzüğünde yazılı amaç doğrultusunda birkaç göstermelik uygulama dışında genelde
çeşitli kursların verildiği dershane olma durumu öne çıkmakta, önemli bir kısmı
çoğu zaman belli bir partinin adeta “arka
bahçesi” gibi hareket etmekte, özel günler ve birlik olmak adına o partinin
çatısı altında toplantılara katılmakta, ortak kararlar alıp uygulamakta, günü birlik hesaplarla yerel yönetim otoritesinin
“himayesine” girmeye, yandaşı olmaya
çalışmaktadır...
*
Dahası,
bazıları yayın organı çıkartmakta, ancak bu yayınlarında, kendi amaç ve
ilkelerinin anlatılması ve buna dair konuların işlenmesinden çok, reklam yayımlamaya
ağırlık vermek suretiyle ticaret yapmakta, bazıları da tersini yaparak başında
bulunduğu derneği, çeşitli yöntemlerle, kendi ticari yayın organı ile iç
içeymiş gibi göstererek, şahsi kazanç sağlamanın aracı olarak kullanmakta
hiçbir beis görmemektedir...
*
Geniş
kesimlerin katılımını engelleyen ve duyarlı semt sakinlerinin malumu olan bu
olumsuzlukların bulunduğu yerde bırakın geniş kitlelerin kucaklanmasını ve
Çayyolu’nun sorunlarına gerçek manada sahip çıkılıp kalıcı çözümler sağlanarak
mevziler kazanılmasını, o derneğin kendi amaçlarını bile gerçekleştirmesi mümkün
olmamaktadır...
*
Oysa
gerçek bir kitle örgütü olmak için yapılması gereken çok açıktır...
Daha
önce de çeşitli vesileler ile ifade ettiğimiz üzere Çayyolu’nda dernek
olduklarını iddia edenler, bölgedeki diğer kitle örgütlerini, daha önce başarısız
olmuş, hedefsiz, daha çok siyaset ve ikbal arayışı kokan zoraki birliklere
dahil etmeye çalışmak yerine, bugüne kadar ortaya koydukları elitist, jakoben
anlayıştan vazgeçmeli, dünyayı Çayyolu’ndan ibaret sanma alışkanlığını
bırakmalı, ülke gerçeklerini görmeli, tavır ve davranışlarını buna göre sergileyerek,
tüm siyasi partilere eşit mesafede durarak kendi tüzüklerinde yazan amaçları
doğrultusunda siyasi düşüncesine bakmaksızın geniş kitlelerle buluşmaya çalışmalıdır...
*
Kimse
kusura bakmasın, konu Çayyolu özelinde demokratik
kitle örgütüyse, “malum” da “ilamda” da budur sevgili okurlarım...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder