Seçim Her Zaman
Doğru Yöntem Değildir...
Hep
söylüyorum; bir sözü, kimin söylediği değil, o sözün doğru olup olmadığı
önemlidir...
Bir
başka deyişle, kimin dediğine değil, ne dediğine bakılmalıdır...
*
Anayasa
Mahkemesi önceki başkanı Haşim Kılıç’ın bugün göreve veda ederken
söylediklerini de bu çerçevede değerlendirmek gerekir...
*
Haşim
Kılıç’ı sevip sevmemek apayrı bir iştir...
*
Kılıç’ın
bugün yaptığı açıklamalardan bir hususun altını çizmekte yarar vardır...
*
Bu,
“Yargıdaki seçimler yargıyı çürütüyor.” Tespitidir ki, buna katılmamak mümkün
değildir...
*
HSYK
Üyelerinin yüksek yargı organlarının başkan ve üyelerinin seçiminde yaşananlar
ortadadır; hemen bütün seçimlerde hükümete yakın gruplar, cemaate yakın
gruplar, sola yakın, sağa yakın gruplar günlerce liste mücadelesi vermekte, hakim
ve savcılar siyasi düşüncelerine göre kümelenmekte, kimin hangi siyasi çizgide
olduğunu herkes görmektedir...
*
Haşim
Kılıç, bu durumu “en ücra köşeye gidin oradaki hakim ve savcıların hangi siyasi
görüşe yakın olduğunu vatandaşlar biliyor” diyerek ifade etmektedir...
*
Kuşkusuz
bu tablo yargıya güveni sarsan en büyük etkendir; çünkü yargıç ve savcının
siyasi görüşünün ne olduğunun bilinmesi, farklı siyasi görüşte olan
yurttaşların o yargıç ve savcıya güven duymaması sonucunu doğurur...
İşte
bu nedenledir ki, siyasi kümelenmelerle
yapılan yargı seçimlerinin yargının çürümesine yol açtığı çok doğrudur...
*
Bugün
gelinen noktada hükümet, salt kendi desteklediği listenin kazanmasını sağlamak
amacıyla yargıç ve savcıların maaşlarına seçimler sonrasında geçerli olmak
üzere maaş rüşveti vermekte, bu suretle yargıdaki seçimlere müdahale
etmektedir...
*
Bu
da yargıdaki seçimlerin yargının ne denli çürüdüğünü gösteren en somut
örneklerden birisidir...
*
Türkiye,
bir zamanlar yargıçların savcıların dernekleri veya sendikaları olursa, bu
onların siyasi gruplaşmalarını doğurur denilen günlerden, yargıda
siyasallaşmanın aleni olarak yapıldığı günlere gelmiştir...
*
Seçim,
her zaman en uygun yöntem değildir...
Bazı
seçimler vardır ki, huzuru sükunu ve istikrarı değil, tam tersini kargaşayı,
çürümeyi getirir...
İşte
yargıda yapılan seçimler de bu tür seçimlerdir...
*
Haşim
Kılıç’ın da işaret ettiği gibi, Genel Kurmay Başkanını askerlerin, Diyanet
İşleri Başkanını din adamlarının ve Emniyet Müdürlerini polislerin seçmesi halinde
olacakları düşünmek bile ürkütücüdür...
*
O
halde yargıda yapılan seçimlerden de vazgeçilerek, başkan ve üyelerin evrensel ölçülerde
başka kriterlere göre belirlenmesini sağlayacak yeni bir sistem geliştirilmelidir...
*
Yargının
siyasi gruplaşmalardan uzak, siyasetin vesayetinde olmayan, bağımsız ve
güvenilir bir erk olabilmesi için bunun kaçınılmaz bir zorunluluk olduğu gün
gibi açıktır...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder