12 Nisan 2015 Pazar

Milletçe Alkışlamak Talihsiz Paradokstur...

Yaşı yetenler bilir, eskiden, yaşamını bir dava uğruna mücadeleye adayanların son yolculuğuna uğurlandığı cenaze törenlerinde olsun, miting meydanlarında olsun, sloganlar atılır, sol veya sağ yumruklar havaya kaldırılırdı...
*
Bir protesto “biçimi” olarak “alkışlamak”, son yıllarda moda oldu...
*
Buna bir protesto biçimi demek bile tartışılır aslında...
*
Bunu, benimseyenler olduğu kadar, benimseyenler de vardır...
*
Rahmetli Cem Karaca’nın, öldüğünde cenazesinde alkış tutulmamasını vasiyet ettiğini sevenleri hatırlar...
*
Alkışın, özellikle son yıllarda bir protesto biçimi olarak yaygınlaşması, bilinçli bir tercih değil, toplum üzerindeki baskı nedeniyle slogan atmanın, pankart açmanın, doğrudan dikilmenin ağır yaptırımlara uğratılmasının getirdiği zorunlu bir sonuçtur...
*
Yani kimse kusura bakmasın, ama alkış, son tahlilde sinmenin, çekinmenin ve hatta korkmanın ürünü olarak ortaya çıkmış, dolaylı ve pasif bir “protesto” şeklidir...
*
Hal böyleyken;  reklamcı Ali Taran’a uyup,  bir taraftan miting meydanlarında “korkmayın, yılmayın, sinmeyin” denilirken,  diğer taraftan seçim kampanyasını “milletçe alkışlıyoruz” sloganı üzerine inşa edilmesi, olsa olsa ülkenin mücadele tarihinden bihaber, talihsiz bir paradokstur...

Mustafa Tuğrul Turhan


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder