Hayırlara Vesile Olur İnşallah!..
Türbanın
serbest bırakılması çok iyi oldu, bakın artık konuşulmuyor; istismar edilemiyor
diyor kimileri...
*
Yanılıyorlar...
*
Türban
meselesi, sadece isteyenin başını örtmesi olsa biterdi; ama bitmedi, çünkü sadece
baş örtmenin değil, aynı zamanda din üzerinden siyaset yapmanın da bir
aracıydı...
*
Recep
Tayyip Erdoğan’ın“Velev ki” dediği simgeydi...
*
Din
siyasallaştırıldığında, simgeler değişir ancak istismar hiçbir zaman bitmezdi
ve de bitmedi...
*
Eski
seçimlerde türban vardı, bu seçimde türban oyundan çıktı, yerine “Kabe”,
“Kur’an’tercümesi, Diyanet İşleri Başkanlığı tartışmaları girdi...
*
HDP
eş başkanı Selahattin Demirtaş, “Müslümanlar Kabe'ye hacı olmak için gider.
İşçiler açısından da Taksim olmazsa olmazdır.” Dedi, kıyametler koptu...
*
Birilerine
yeni istismar fırsatı doğdu...
*
Başbakan
Davutoğlu tipik bir demagoji örneği vererek,“ Yahu bu nasıl söz. Biz Kabe'ye
laf söyletmeyiz, Kabe'ye şirk koşulmasına izin vermeyiz. Ne inancı taşırsan
taşı.” Deyip çıktı...
*
Oysa
bu ülkede Kabe’yi pasta yaptırıp yiyenler olduğunda sesleri çıkmamıştı...
*
Kaldı
ki, Demirtaş’ın söylediği çok açıktı; eş başkan, bazı şeylerin mekana bağlı
olduğunu, bir Müslüman’a ‘Başka bir yere
git, hacı ol’ denilemeyeceğini onun Kabe’ye gitmesi gerektiğini, işçilerin de 1
Mayıs’ta anma yapacaklarsa, bizzat Kazancı Yokuşu’nda, o insanların
öldürüldüğü, katledildiği yerde yapmaları gerektiğini söylüyordu...
*
Selahattin
Demirtaş, Diyanet İşleri Başkanı için alınan1 milyonluk Mercedes’i de ima
ederek, “Diyanet bir israf mekanizmasıdır, onu kaldıracağız, İnanç İşleri
Başkanlığı kuracağız.” Dedi...
*
Ve eleştirilerini, Kürtçe konuşmanın dahi
yasak olduğu 1992 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı’na Kürtçe Kur’an meali
sunulduğunu ancak bunun kabul edilmediğini söyledi ve “Devlet konuşacağı dili
belirliyor. Türkçe dışında hutbe veremezsin diyor Diyanet. Niye Allah, Kürtçe bilmiyor mu, İngilizce bilmiyor mu, kendi
yarattığı dili anlamıyor mu Allah, sen niye engelliyorsun Diyanet olarak...” Diyerek
sürdürdü...
*
Bu
defa Anayasa’ya göre tarafsızlık yemini etmiş olan Cumhurbaşkanı devreye girdi;
Diyanet İşlerini savunarak, Kürtçe Kur’an’ı Kerim’i elinde sallayıp miting
konuşması yaptı ve 1 milyonluk Mercedes için Diyanet İşleri Başkanına
seslenerek, “ Hocam ne yapıyorsun niye satıyorsun, senin bineceğin Mercedes’in
fiyatı ne ya...” Dedi...
*
Velhasıl
kelam bu seçimlerde de siyaset, din üzerinden oy devşirmeye tam gaz devam
etti...
*
E
haliyle, referansı din olan sözde laik “demokrasilerde” bunlar çok normaldi...
*
Hal
böyle olunca da geriye, “hayırlısı olur inşallah” demekten başka çare kalmadı...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder