Oylar Hangi
Partiye?...
Emin
Çölaşan, bugün Sözcü’de yayımlanan HDP gerçeği başlıklı yazısında, HDP barajı
geçerse ne olur, geçmezse ne olur meselesini kendisine göre değerlendirdikten
sonra sadede geliyor “Ve hiç ummadığım kimselerden “Oyum bu sefer HDP’ye” sözlerini
duymaktayım.
Ya da daha ılımlı yaklaşıp kararsız olduğunu söyleyenler var ve soruyorlar:
“HDP’ye versek ne dersiniz?..”
Karşıma çıkan herkese aynı şeyi söylüyorum:
“Eğer bu iktidara, yolsuzluklara, pisliklere karşıysan, oyunu ya CHP’ye ver ya da MHP’ye… HDP barajı aşarsa sorun yok ama aşıp aşmayacağı belli değil. Aşamazsa oyun boşa gider, AKP’ye ve Tayyip’e vermiş olursun.”
Ne olacağını bir hafta sonra hep birlikte göreceğiz.” Diyor...
Ya da daha ılımlı yaklaşıp kararsız olduğunu söyleyenler var ve soruyorlar:
“HDP’ye versek ne dersiniz?..”
Karşıma çıkan herkese aynı şeyi söylüyorum:
“Eğer bu iktidara, yolsuzluklara, pisliklere karşıysan, oyunu ya CHP’ye ver ya da MHP’ye… HDP barajı aşarsa sorun yok ama aşıp aşmayacağı belli değil. Aşamazsa oyun boşa gider, AKP’ye ve Tayyip’e vermiş olursun.”
Ne olacağını bir hafta sonra hep birlikte göreceğiz.” Diyor...
*
Ne
dediğini ben anlamadım doğrusu, anlayan varsa anlatsın öğrenmek isterim...
Birincisi,
yıllardır PKK ve yandaşlarına verip veriştireceksin, sonra çıkıp HDP sanki bu
çizgiden bağımsızmış gibi “HDP barajı aşarsa sorun yok, ama aşamazsa oyun boşa
gider demek suretiyle, barajı aşacaksa HDP’ye oy verilebileceğini makul
göreceksin...
*
Bu
ne perhiz bu ne lahana turşusu, neden doğrudan doğruya HDP’ye oy yok demiyorsun
diye sormazlar mı adama...
*
İkincisi,
insanlar “eğer bu iktidara, yolsuzluklara, pisliklere karşıysa” neden sadece
CHP ve MHP’ye oy vermelidirler?
*
Diğer
muhalefet partileri, parti değil midir?
*
Emin
Çölaşan’ın yaklaşımı ne yazık ki, aslında genel bir sorundur...
*
Hemen
her seçim öncesinde söylenen ve artık neredeyse özdeyiş haline gelmiş sözler
vardır; “Aman sandığa git ve oyunu kullan yoksa şuna yarar...”, “ Şu küçük
partilere verme oyun boşa gider...” bunların en başta gelenlerinden ikisidir...
*
Oysa
birincisi, sandığa gitmemek de bazen bir duruş bir tavır sergilemektir?..
*
Kimileri,
sandığı boykot edenleri “tatilci” olarak nitelemekte ısrar ettiyse de
Cumhurbaşkanlığı seçiminde yapılan bunun en somut örneklerinden biridir...
*
İkincisi,
siyasi partiler aynı ideolojiye sahip, aynı fikri savunan insanlar tarafından
ülkeyi daha iyi bir noktaya taşımak ve hizmet için kurulan örgütlerdir...
*
Bu
manada, Siyasi Partiler Yasasının ilgili maddesine göre, “ülke genelinde
illerin en az yarısında, oy verme gününden en az altı ay evvel teşkilat kurmuş
ve büyük kongrelerini yapmış ve bir ilde de teşkilatlanma merkez ilçe dahil o
ilin ilçelerinin en az üçte birinde teşkilat kurmuş olan bir siyasi partiye
gönül verenlerin, o partiye oy vermesinden daha doğal ne olabilir...
*
Neticede
o partide, ülkenin en az yarısında örgütlü ve yasalar çerçevesinde seçime girme
hakkına sahip değil midir?
*
Ölçü
buysa ki, budur; kimsenin kimseyi “oyunu o partiye, şu partiye verme boşa gider”
diyerek baskı altına almaya ve neredeyse vatan haini ilan etmeye hakkı
yoktur...
*
Bu
tür söylemleri yapanlara sormak gerekir; yılardır iktidar olamayan “büyük”
partilere verilen oylar boşa gitmemiş midir?
*
Bir
partinin büyük parti olması için taraftarlarınca desteklenmesinden daha doğal
ne olabilir?..
Eğer
insanlar kendi gönüllerindeki partilere, “oy verirsem boşa gider, en iyisi mi
bu seçimde şu büyük partiye vereyim diye diye bilmem kaç seçimde hüsrana uğramışlarsa
orada demokrasiden söz etmek mümkün müdür?..
*
Küçük
partilere oy vermeyin mantığı, özünde yüksek baraj sisteminin de savunmak değil
midir?
*
Öyleyse
bu seçimlerde, seçmenin seçim pusulasında yer alan 19 partiden hangisine
inanıyorsa ona oy vermesi hiç de yadırganacak bir durum olmamalıdır...
*
Tersine,
seçmenin “oyları bölüyorsun”, “şu veya bu partinin ekmeğine yağ sürüyorsun”
denilerek yönlendirilmesinin, baskı altına alınmasının garip karşılanması
gerekir...
*
Mesela,
insanlar gönül verdikleri ve inandıkları halde, neden oyunu Vatan Partisine,
Komünist Partiye, Merkez Partiye, TURK Partiye, Demokrat Partiye, Saadet
Partisine veya pusuladaki bir başkasına vermeyecektir?..
*
Vermezlerse,
bu partiler nasıl büyüyecektir; “şimdi zamanı değil daha sonra versinler” demek
çözüm müdür?
*
Unutulmamalıdır
ki, bu ülkede genel ifadeyle “sağ” oylar, “sol” oylardan çok daha fazladır;
geride kalan çok partili dönemde ezici bir ağırlıkla sağ partilerin iktidar
olması bunun en somut göstergesidir...
*
Kısacası,
küçük partilerin yok sayılıp büyük partilerde kutuplaşılması halinde, isimleri değişse
de sağ patilerin iktidarlarının devam etmesi kaçınılmaz olacaktır...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder