37. Yılında
Maraş Katliamı Üzerine...
19
Aralık, Cumhuriyet tarihinin kara lekelerinden birisi olan Maraş Katliamının
başlamasının 37. Yılı...
*
Kentte,
günler öncesinden, birçok yabancının boy gösterip Alevilerin ve “solcu” olarak
bilinenlerin oturdukları semtlerde nüfus sayımı yapıyoruz bahanesiyle konutlar
dolaşılarak kapılarına yeni numaraların verilip kırmızı boyayla boyanmasının
ardından; 19 Aralık gecesi, Esir Türkler
Haftası nedeniyle Ülkücü Gençlik Derneği tarafından Türkiye’de eşzamanlı olarak
gösterilen “Güneş Ne Zaman Doğacak” isimli “milliyetçi” filmin, “Müslüman
Türkiye”, “Milliyetçi Türkiye”, “Komünistler Moskova’ya” sloganları atılarak
oynatıldığı sırada Çiçek sinemasına bir bomba atılması üzerine kendilerine
“ülkücü – milliyetçi” diyenlerin önderliğinde “sağ” gruplarca, önce CHP,
TÖB-DER ve PTT binalarına yönelik olarak başlatılan ve sonraki günlerde
Alevilerin oturdukları mahallelerdeki işaretli evlere saldırılmasıyla süren
elim olaylarda resmi verile göre 150
Alevi yurttaşın katledilmesinin ve bir bu kadar işyerinin yakılıp yıkılmasının
37. Yılı...
*
Aralığın
19’unda başlayıp 26’sına kadar tam 7 gün süren bu katliam sırasında, zamanın
Maraş valisi Tahsin Soylu’nun kente asker gönderilmesi talebinin
reddedilmesinin, devletin güvenlik güçlerinin müdahalede yetersiz kalmasının veya
başka bir deyişle, müdahale etmemesinin, hatta polise de saldırılıyor
gerekçesiyle geriye çekilerek adeta çatışmaları izlemesinin 37. Yılı...
*
Olayların
3. Günü olan 21 Aralık’ta öldürülen 2 “solcu” öğretmenin cenazelerinin
kaldırılmasının “ülkücülerce” engellenmesinin ve olayların tırmanarak, ülkücülerin yönlendirdiği kitlelerin
Yörükselim, Madaralı, Serintepe, Yusuflar, Dumlupınar, Yenimahalle ve Sakarya
mahalleleri ile şehrin ticaret merkezine 24 Aralık günü, Sakarya ve Namık Kemal
mahallelerine, ayrıca Çokyaşar, Cüceli, Karacasu, Emiruşağı köylerine
yayılmasının, MHP, ÜGD, Katil Ecevit' ve üç hilal yazılı olan işyerleri
dışındaki ev ve işyerlerine saldırılmasının 37. yılı...
*
Kahreden
ayıbın ve utancın 37. Yılı...
*
Peki,
onca yurttaş katledildi evler, işyeri yakıldı sonra ne oldu?
*
Maraş
ve civar iller ile İstanbul ve Ankara’da sıkıyönetim ilan edildi; Maraş
katliamıyla ilgili olarak sıkıyönetim mahkemesinde çoğu “ülkücü” ve aşırı
“sağcı” 804 kişi hakkında dava açıldı 1991 yılına kadar süren yargılamalar
sonunda; sanıklardan 29’u idama, 7’si
müebbet hapse, 32’i 1-24 yıl arasında hapis cezalarına çarptırıldı, idam ve
müebbet hapis cezaları dışındakilere 1/6 oranında cezai indirimi uygulanırken
diğer cezalar azaltılmadı ancak, sıkıyönetim mahkemesinin bu kararı, Yargıtay
tarafından bozuldu ve yeniden yapılan yargılama sonucunda idam cezaları
uygulanmadı...
*
Dahası,
bu katliam davasına “mağdurlar” adına müdahil olan avukatlardan Ceyhun Can 10
Eylül 1979’da Halil Sıtkı Güllüoğlu 3 Şubat 1980'de ve Ahmet
Albay’da 3 Mayıs 1980'de öldürüldü...
*
Mahkum
olanların cezaları 1991 yılında çıkarılan Terörle Mücadele Kanunu kapsamında
ertelendi ve daha sonra da tümü serbest bırakıldı...
*
Daha
ilginci; olayların bir numaralı “ülkücü” sanığı Ökkeş Kenger, yargılanıp
beraat etti ve daha sonra soyadını Şendiller olarak değiştirdi; 1991 seçimlerinde
Refah partisiyle ittifak yapan Milliyetçi Çalışma Partisinden Kahramanmaraş milletvekili
oldu; daha sonra Büyük Birlik Partisine geçti, genel başkan yardımcılığı yaptı,
sonra buradan da ayrılarak siyaset yapmaya devam etti...
*
İşte
böyle; tıpkı daha öncesinde Malatya ve Çorum’da ve sonrasında Sivas katliamında
olduğu gibi, Maraş'ta da kimileri yaşamını yitirdi, ama onların yaşam haklarını ellerinden
alanlar, hiçbir ceza almadan ellerini kollarını sallayarak gezdi, üst makamlara
geldi...
*
Ve Maraş Katliamı, geçen 37 yıl içinde
unutturulmaya çalışıldı...
*
Başkalarını
eli kanlı olmakla suçlayanlar, Maraş sabıkalarını bir “marifetmiş” gibi
göstermekten utanmadı; ülkenin sahibi rolünü oynamayı pervasızca sürdürdü...
*
Toplumsal
hafızası neredeyse sıfır olan ülkemiz insanları, bu yüz karası olayları
unuttukça da bu günlere gelindi...
*
Bense naçizane, "unutmayacağız, unutturmayacağız" diyerek, Maraş
katliamın 37. Yılında, yaşamını yitiren tüm yurttaşları rahmetle anıyor,
düşünce, vicdan ve ifade özgürlüğünün sorunsuz kullanılacağı aydınlık günlerin
yakın olmasını diliyorum...
Mustafa Tuğrul
Turhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder