11 Mayıs 2017 Perşembe


ABD ve MÜTTEFİKLİK...

Ülkeyi emperyalizmin fiili işgalinden kurtarıp Cumhuriyeti ilan ettikten sonra da sınırlarını belirlemişsin, köprülerin altından çok sular akmış, herkes elindeki avucundakine rıza göstermiş, kavgasız, savaşsız yaşayıp gidelim istiyor...
Hal böyleyken, mevcut sınırların dışında kalmış bölgeler için, “efendim Misak-ı Millide bizimdi, Osmanlı zamanında bizimdi” diyerek hak iddia etmek, sahiplenmeye çalışmak, oralarda emperyalistlerce çıkarılan kargaşa ve savaşlara, emperyalistlerin yanında müdahil olmaya kalkmak doğrudan savaşa teşne olmak demektir...

Zira büyük devletlerle, başka bir deyişle emperyalistlerle ilişki kurmak, ayıyla yatağa girmek gibidir; sonunun ne olacağını asla bilemezsiniz...
Bir defa bunun tespit ve kabul edilmesi gerekir...
*
Güney sınırımızda YPG var, ötesinde DEAŞ bulunuyor, yok şurada bu yerleşmiş filan meseleleri bundan sonra gelir...

Hiç kuşku yok ki, her ülke sınırdaş olduğu ülkelerin kendisi için tehdit oluşturmamasını, sakin, huzurlu ve iyi bir komşuluk ilişkisi yaşamayı ister...
Lakin bu hiçbir zaman sizin elinizde değildir, komşuda yaşanan bir gelişme sınırlarınızın ötesinde, farklı bir yapılanma ve devlet modeli ortaya çıkarabilir...

Nitekim örneklemek gerekirse, İran’da Şah Rıza Pehlevi devrilmiş ve bir İslamcı devlet ortaya çıkmış, Sovyetler Birliği dağılmış, onlarca Türki Cumhuriyet oluşmuş, Bulgaristan’da Jivkov devrilmiş, daha ılımlı bir rejim var olmuş, Yunanistan’da cuntalardan bugünkü sosyal demokrat iktidara gelinmiştir...
*
Irak ve Suriye’de yaşananlarsa herkesin malumudur...

BOP projesi kapsamında emperyalist güçlerce önce Irak’ta operasyon başlatılıp kimyasal silah bulunduğu yalanlarıyla Saddam devrilmiş, arkasından sıra Suriye’ye gelmiş, IŞİD yaratılmış, bir sürü örgüt peydahlanmış ve Esad devrilmeye çalışılmıştır...
Ne var ki, Suriye’de evdeki hesap çarşıya uymamış, Esad’ın hamisi Rusya ağırlığını koyunca, stratejiler ve taktiklerde değişiklikler yapılmış, IŞİD denilen besleme İslamcı cihatçı çete kontrolden çıkınca Kürt gruplar inisiyatif sahibi kılınmış ve hız düşürülse de adım adım BOP hedeflerine yürümeye devam edilmiştir...
*
Şimdi, uzun zamandır “müttefikiz ona göre hareket edin, bizim için terörist olan gruplarla ilişki kurmayın” diyerek “ikaz” ettiğimiz ABD, bir süre bu taleplere yuvarlak yanıtlar verdikten son YPG’ye ağır silahlar vereceğini açıkça söyleyerek, tavrını net bir şekilde ortaya koyunca da şaşırılmıştır...

Oysa bunda şaşıracak bir şey yoktur; zira BOP projesi herkesin malumudur ve ABD kendi hedefine varmak için kim işine geliyorsa onunla ittifak yapmaktadır, “müttefiklik” filan hikayedir, hedefe yürürken kimden yararlanılıyorsa esas müttefik de odur, mesele bu kadar açıktır...
*
Öyleyse bu gerçeğe şaşırmak yerine, sınırlar ötesinde “şurada bizim de hakkımız var, buralar eskiden bizimdi gibi, birlikte operasyonlar yapmaya hazırız” gibi hamaset tezleriyle ganimetten pay kapmaya uğraşmayı bırakıp, savaşa karşı bir duruş sergilenmesi ve ülke içinde barış ve huzurun sağlanması, demokratik hakların genişletilmesine çalışılması gerekir...
*
Ülke içindeki barış ve huzur sınırların güvende olmasına bağlıdır, sınırların güvende olması içinde güneyde güvenli bölge oluşturulmalıdır, bunun için YPG şuralardan püskürtülmelidir demek, emperyalist müdahalelere ortak olmaya çalışmanın ve iç siyasete gaz vermenin kılıfıdır, savaş çığırtkanlığına mazeret ve gerekçe üretmekten başka bir şey değildir...
*
Sınırlarımızın ötesinde hangi devletin kurulup kurulmayacağına biz mi karar vereceğiz?

Ne hakla?...
Sınırlarımızın ötesinde şuna izin veririz, buna vermeyiz denilmesi halinde ülkenin başının beladan kurtulması mümkün olabilir mi?

Elbette olamaz...
O halde şimdi zaman, Mustafa Kemal’in “yurtta sulh, cihanda sulh” sözünün fiilen yaşama uygulanması için mücadele verme zamanıdır...

Bu da emperyalistlerin politikalarına alet olmamaktan, onların beslediği terör örgütlerinin sınırları elek haline getirmesine izin vermemekten, Kürt siyasetinin parlamento başta olmak üzere meşru zeminlerde temsilinin engellenmemesinden ve sorunların demokratik ortamlarda konuşulmasının sağlanmasından geçer...
*
Unutulmamalıdır ki en büyük müttefiklik, emperyalistler arasından tercih edilen bir emperyalist ülkeyle işbirliği yapmak değil, kendi ülkenin yurttaşlarıyla barış içinde yaşamaktır...

                                                               --0--

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder