Etik Anlayışı...
Amiral’in
gemisi iki gündür, haklarında meclis soruşturması yapılmakta olan AKP’li eski
bakanlardan Erdoğan Bayraktar ve Egemen Bağış’ın mal varlıklarını ve bakanların
bu varlıklarına ilişkin açıklamalarını manşetten veriyor...
*
Bu
iki eski bakanla ilgili yayın yaptığına göre, kuvvetle muhtemel ki, diğer iki
eski bakan Muammer Güler ve Zafer Çağlayan ile ilgili de manşetler atacaktır...
*
Amiralin
gemisi bu yayınları yapmadan bir gün önce soruşturma komisyonuna ilişkin
haberlerin yayınlanmasının mahkeme kararıyla “yasaklanması” ile ilgili tüzel
kişilik olarak bir eleştiri yazısı yayınlayınca hayır inşallah, hangi dağda
kurt öldü acaba da Amiralin gemisi ucu hükümete de dokunacak şekilde
“yasakları” eleştiriyor demiştim ertesi gün bu yayınlar geldi...
“Kahramanlığının”
boşuna olmadığı anlaşıldı...
Bakalım
sonu nereye varacak...
Gerçekten
kamuoyu mu aydınlatılacak; yoksa bakanların aklanmalarına kamuoyu desteği
sağlanmaya mı çalışılacak...
Bekleyip
göreceğiz...
*
Hürriyet
Erdoğan Bayraktar’a, “Bir bakanın şirket hissedarı olması etik açıdan doğru
mu?” Diye soruyor...
Eski
bakan, “ Bu yasal olarak da etik olarak da sorunsuz, mecliste çok büyük
hisseleri olan çok büyük şirket sahibi milletvekilleri var.” Yanıtını
veriyor...
*
Soru
eksik, yanıt fazla...
Neden
mi?..
Birincisi,
buradaki mesele, bir “bakanın şirket hissedarı” olması gibi genel değil, özel
olarak inşaat işleriyle uğraşan bir aile şirketinin kurucusu ve “fiilen asıl
sahibi” olan birisinin, iştigal alanı şehircilik, imar ve inşaat işleri olan
bir bakanlıkta bakan olmasıdır...
İkincisi,
yasal olan her şey aynı zamanda etik değildir ki, burada Bayraktar’ın bakanlığı
etik olmadığı gibi, yasal olduğu bile tartışmalıdır...
Çünkü
son tahlilde bakanlık görevi bir kamu görevidir; kamu görevi, özellikle de
bakanlık gibi önemli bir kamu görevi deruhte eden birisin ticaretle uğraşması
etiğe ve hukuka aykırıdır...
Hukuka
ve etiğe uygun olmayan bir yasa da yasa değildir...
Nasıl
ki, kamu görevlisi en alt derecedeki bir memur ticaretle uğraşamıyorsa, kamu
görevi niteliğinde olan bakanlık görevini yürütenlerse haydi haydi
uğraşamamalıdır...
*
Ha,
bu ülkede artık hukuk da hukuka uygun yasa da kalmadığı için yasal bir engel
yoksa o başka...
Lakin eski bakanın, başında bulunduğu kamu kurumu ve bakanlıkların uğraş
alanı dışında bir şirketin küçük ve basit bir hissedarı değil, kurucusu olduğu,
ailesine ait olan ve başında bulunduğu kurum ve bakanlıkların uğraş alanına
giren inşaat işleri yapan bir şirketin “hissedarı” olması açıkça etiğe ve hukuka
aykırıdır...
Zira
etik, bir toplumun gelenek ve göreneklerine bağlı ahlak anlayışıdır;
vicdanıdır...
Hukuksa,
asgari mantıktır...
*
Çok
değil, şöyle biraz gerilere, toplumsal değerlerin bu denli yozlaşmadığı yıllara
gidin, bu tür görevlendirmeler göremezsiniz...
Mukayese
bile kabul etmez, ama bakın Mustafa Kemal’in, İnönü’nün, hükümetlerinde ticaretle uğraşan ve uğraştığı ticaretin bakanlığına getirilen
bir kişi bulamazsınız...
*
*
Hadi
etiği de bir tarafa bırakın; bir insanın ticaretini yaptığı bir işin kamudaki
en üst göreve getirilmesinin ve orada otururken ticarete devam etmesinin
mantıklı bir izahını hiç yapamazsınız...
*
*
Atalarımız,
“kuzunun kurda teslim edilmeyeceği” özdeyişini durup dururken söylememişler...
Demek
ki, başlarından bu gibi çok işler geçmiş...
Nihayetinde
tecrübe denilen şey, yenilen kazıkların bileşkesi değil midir?
*
Evet,
fazla söze gerek, eski bakan Bayraktar’ın, bürokraside yöneticiyken çoğunluk
hisselerini aile fertlerinin üstüne devrettiği halde TOKİ’nin başına geçer
geçmez yeniden hisse almakta neden beis görmediğini, şirketinin aktif
büyüklüğünün 17,5 milyon liradan nasıl olup da 58, 2 milyon liraya geldiğini,
gayrimenkul alımlarında Bayraktar’ın ve şirketin diğer hissedarı oğullarının
özel hesaplarından şirkete borç verdiğini, Kadıköy’de 42 milyon liraya gayrimenkul
edinirken kimden tak diye 10 milyon lira borç alındığını, ipotekli ve vergi
borçlu olan bu gayrimenkul alınırken Ziraat Bankasından kullanılan 10 milyon
lira gibi yüklü kredi için bankanın nasıl bir teminat istediğini gibi konuları
da bu yazı çerçevesinde irdelemeye imkan yoktur...
*
O halde kısaca
söylenmesi gereken, eski bakan Bayraktar’ın, bakanlığını yaptığı AKP iktidarının
ve yozlaştırdıkları toplum kesimlerinin etik anlayışının, yetim hakkının ne
olduğunu bilen dürüst yurtseverlerin etik anlayışından çok farklı olduğudur...
Mustafa Tuğrul
Turhan